‘Zarrab kendine savcı bulmuş’
.
Vatan Haber
CHP lideri, 17 Aralık soruşturmasına takipsizlik kararı veren Savcı Ekrem Aydıner’i Nazi savcılarına benzetti ve şöyle dedi: “Ona savcı diyorlar, gerçek adı reel dünyada Rıza Zarrab’ın avukatı. Soyadını değiştirsin; ‘Karanlık’ çok yakışır. Vicdanını satana savcı denemez”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin dünkü Meclis grubu toplantısındaki konuşmasında, 21 Ekim 1999’un Ahmet Taner Kışlalı’nın katledildiği tarih olduğunu da hatırlattı.
Kılıçdaroğlu, aydınlara yönelik suikastlarla ilgili açılan Umut davasının da 17 Aralık operasyonu gibi kapatıldığını söyledi. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun 17 Aralık’la ilgili tek cümle etmediğine dikkat çeken Kılıçdaroğlu, özetle şunları söyledi:
‘Bu dosyalar kapanmaz’
“Her türlü delil her taraftan fışkırıyor. Bu savcı hiçbir delili görmüyor. 17 Aralık’tan sonraki bütün yasal düzenlemelerin tek amacı vardı; yolsuzluk dosyalarını kapatmak. Davutoğlu’nun Başbakan yapılmasında tek amaçtı. ‘Dosyayı aklayacaksın’ dediler. O da ‘başüstüne’ dedi. Bugün konuşmamasının temel nedeni budur.”
‘Siz de yargılanacaksınız’
Birisi çıkıyor ‘ben bu dosyaları kapattım’ diyor. Neyi kapatırsanız kapatın, bu dosyalar kapanmaz. Bu dosyaların hesabını gün gelecek vereceksiniz. Bunun arkasında sonuna kadar duracağız. Ey hırsızlar; rüşvetçiler, rantçılar, komisyoncular, kaçakçılar, sakın ‘devleti de hukuku da satın aldık’ diye düşünmeyin. Satın aldığınız şey Türkiye değil, şerefini satılığa çıkarmış adamların kendisidir. Bu ara dönem mutlaka biter, bu devlet asli rotasına döndüğü zaman, adaletin tokadı suratınıza çarpacaktır, bundan emin olun. Bu hırsızların ortaklarına da seslenmek istiyorum. Bazı suçların zaman aşımı yoktur, halka karşı suç işleyip kimse elini kolunu sallayarak gezemez. Pinochet nasıl yargılandıysa siz de yargılanacaksınız.”
‘Ona savcı denmez’
“Ona savcı diyorlar, resmi adı savcı, gerçek adı reel dünyada Rıza Zarraf’ın avukatı. Rıza Sarraf kendine avukat değil, bir savcı bulmuş. O savcı şunu unutmasın; Nazi Almanya’sında Adalet Müşaviri Hans Brank’ın adalet teşkilatına yönelik bir açıklaması var, ‘verdiğiniz her kararda önce kendinize şunu soracaksınız; benim yerimde Führer olsa nasıl karar verirdi.’ Bu savcıda aynı felsefeyle yola çıkıp karar verdi. ‘Benim yerimde Erdoğan olsaydı, yolsuzluktan istifa eden dört bakan olsaydı, nasıl karar verirdi.’ O savcı adalet sarayına giderken, diğer hakimlerin yüzüne nasıl bakıyor, eşinin, çocuklarının, komşularının yüzüne nasıl bakıyor. Soyadı Aydıner, bence değiştirsin. Mesela ‘Karanlık’ soyadı çok yakışır. Ona savcı denmez, düşüncesini satan, vicdanını satan, kalemini satan, adaleti satan adama savcı denemez.”
Molotofa zaten ceza var!
“Şimdi yeni bir yasa getiriyorlar, ‘Efendim, ‘yüzü kapalı olanlar için ceza’; var zaten ceza. Sen yakaladın da elinden tutan mı oldu? ‘Molotof kokteyli atanlar için ceza’; var zaten ceza. Milleti niye kandırıyorsun? Niye yakalayamadın? Niye adalete teslim etmedin? Türkiye bir provokasyonla karşı karşıya. Daha baskıcı bir yönetim getirilmek isteniyor. Ülke yarı açık cezaevine döndürülme tehlikesiyle karşı karşıya. Biz molotof kokteyli kullanıp çevresine zarar veren insanları hiçbir zaman savunmadık. Biz iktidar olsaydık onları kulaklarından yakalar adalete teslim ederdik. Özgürlük diye satıyorlar bunu. Hangi özgürlükten bahsediyorsun sen? Belediye otobüsünü yakan adamı mahkemeye çıkardın da karşı çıkan vatandaş mı oldu? ‘50 yıllık, 100 yıllık kütüphaneyi yaktılar’ diye gittin failleri yakaladın, karşı çıkan mı oldu? Türkiye yeni bir sürecin içine sokulmak isteniyor.”
‘Yanımızda Berkin var’
“Bizim yanımızda komisyoncular, rüşvetçiler, kaçakçılar, katiller yok. Bizim yanımızda alnının akıyla kazanan Somalı madenciler var. 14 yaşında biber gazı kurşunuyla hayatını yitiren Berkin Elvan var. Adalet için sokağa çıkıp öldürülen Ali İsmail Korkmaz’lar var. Biz, Ethem Sarısülük’ün katiline 7 yıl hapis cezası verip, annesine 10 yıl isteyenlerle yan yana değiliz. Ethem Sarısülük duydukları üzüntünün aynısını Yasin Börü için de Uludere’de hayatını kaybedenler için de duyuyoruz.”