Veli Küçük'ten itiraf gibi savunma
Devlet görev verdi ben yaptım, siz asıl Susurluk’taki silahları kim verdi ona bakın!
Emekli Tuğgeneral Veli Küçük, savunmasında Susurluk’la ilgili ilginç imalarda bulundu. Kazada araçtan çıkan silahların nereden geldiğinin bilindiğini ama incelenmediğini iddia eden Küçük, “Ama ben Susurluk’un merkezinde hala yargılanıyorum, bu ayıptır” dedi.
Ergenekon davası sanıklarından emekli Tuğgeneral Veli Küçük, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Ben profesyonel çalıştım
“Jitem, Susurluk’ dediler, ’Tuncay Güney’i, Osman Yıldırım’ı buldular. Ben gerçeği biliyorum. Ben Türk milliyetçisiyim. Atatürk’ün izindeyim. ’Vatanı parçalamaya kimsenin gücü yetmez’ dediğim için buradayım. Ama artık bana bir şey deyin. ’JİTEM’ dediler. Nedir bu JİTEM. Ben Jandarma İstihbarat Gruplar Komutanlığı yaptım, amatör çalışmadım, profesyonel çalıştım. Devletin maaşlı elemanıydım. Devlet görev veriyordu, yapıyordum. Varsa dönemimle ilgili suç ispatlayayım. Jandarma Genel Komutanlığından ’JİTEM nedir’ diye soruldu. ’JİTEM diye bir kuruluş yok’ yanıtı geldi. Türkiye’de bankaların istihbarat şubesi var. Ama ülkenin yüzde 92’sinde emniyet ve asayişi sağlayan Jandarma Genel Komutanlığı’nın istihbarat teşkilatını hazmedemediler.”
Silahlarda numaralar vardı
“Ben Susurluk’un tam göbeğindeyim. Olaya el konuldu. Arabanın içinden silahlar çıktı ve arabanın içinde aranan bir kişi Mehmet Özbay vardı. Özbay için ’derin devletin en kıdemli ismi’denildi. Arabada silah bulundurmak suçsa gereken cezayı verselerdi. Silahların üzerinde numaralar vardı, nereden geldiği sorulmadı. Silahları verenler belliydi. Kazanın ardından Sami Hoştan aradı ve kaza hakkında bilgi verdi. ’Sedat kötü durumda’dedi. Arabada bulunan emniyet müdürü Hüseyin Kocadağ’ın doğuda terörle mücadelede ayağının değmediği taş kalmadı. Beraber çalıştık, can ciğer kardeşimdir.”
Perinçek Özbay’ı bildirmişti
“Sedat Bucak aşiret lideridir. Bucak aşireti PKK’yı Urfa’ya sokmadı. PKK Urfa’ya girseydi, İzmir, Burdur elden çıkmıştı. Hoştan, kazayı bildirmeseydi darılırdım. Kazanın ardından dönemin Balıkesir Emniyet Müdürü ile telefonda konuştum. ’Sedat’ı hastaneye yetiştirin’ dedim. Emniyet Müdürü’ne ’Mehmet Özbay, Mehmet Özbay olmayabilir, dikkat et’ dedim. Çünkü Perinçek, iki ay önce Mehmet Özbay’ın Abdullah Çatlı olduğunu TBMM Başkanlığına bildirmişti.”
Çatlı’ya kimliği devlet verdi
“Çatlı’nın üzerinde sahte kimlik var dediler. Devletin verdiği sahte kimlik, pasaport olmaz. Neden bu incelenmedi? Ama ben Susurluk’un merkezinde hala yargılanıyorum, bu ayıptır. Ergenekon ’Türk’ün kıblesi, mihrabı ve doğduğu yer’dir. Veli Küçük’ü suçlamak için yalancı, gizli tanıklar, Osman Yıldırım’ı getirdiler. Osman Yıldırım, Veli Küçük’ün her şeyini anlatıyor, sonra söylediklerinin yalan olduğu ispatlanıyor. Başka gizli tanıklar da vardır, biz içeride onları bekleyeceğiz.”
TÜRKİYE’Yİ SARSAN KAZA
3 Kasım 1996’da saat 19.25 sularında Susurluk yakınlarında meydana gelen kaza, yasadışı polis-mafya-aşiret ilişkilerini ortaya çıkarmıştı. Bir kamyonun çarptığı Mercedes’i kullanan eski emniyet müdürü Hüseyin Kocadağ, üzerinde Mehmet Özbay kimliği bulunan Abdullah Çatlı ve Melahat Özbay sahte kimlikli, Gonca Us ölmüş, DYP Şanlıurfa Milletvekili Sedat Bucak yaralanmıştı.
İŞTE SUSURLUK SİLAHLARI
TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu Raporuna göre kaza yapan araç içerisinde bulunan silahlar şunlardı: “2 adet MP-5 tam otomatik tabanca, bunlara ait bir adedi 20, 3 adedi 30 fişek kapasiteli 4 adet şarjör, iki adet 9X19 mm çaplı Tarig marka tabanca ve buna ait şarjör, bir adet 22 Calibre Baretta marka ucunda susturucu takılmak üzere kılavuz açılmış tabanca ve bir adet şarjör, 22 kalibre Baretta marka tabancada kullanılmak üzere bir adet susturucu ve bir adet ham susturucu, 20 adet 22 kalibre çapında fişek, bir adet 9 mm çapında Sig Sauer marka tabanca ve bir adet şarjör, 175 adet 9X19 mm çapında fişek, beş adet 9X19 mm çapında yabancı menşeli fişek, 13 adet 7,62X54 mm çapında fişek cinsinden silah ve mühimmat.”