Türban Nesin’leri böldü!
Babamızın kitaplarını bir daha oku, hayatta olsaydı ne derdi acaba! İşte Nesin kardeşlerin mektuplu kavgası
Anayasa’da yapılacak türban değişikliği tartışmaları, üniversitelerden meydanlara kadar yayılırken; Aziz Nesin’in oğulları Prof. Dr. Ali Nesin ile Ahmet Nesin’i de karşı karşıya getirdi... Ünlü matematikçi Ali Nesin’in birçok öğretim elemanıyla birlikte türbana destek veren bildiriye imza atması kardeşi Ahmet Nesin’i kızdırdı. Ahmet Nesin, ağbayine duygularını bir mektupla dile getirdi....
Ahmet Nesin, mektubunda ağabeyine “Babamızın ’Korkudan Korkmak’ ve ’Ah Biz Ödlek Aydınlar’ kitaplarını bir kez daha oku” tavsiyesinde bulundu. İnternet sitelerinde de yayımlanan mektuba, ağabey Ali Nesin yanıt verdi: “Aziz Nesin’in kitaplarını basmak ve vakfa daha fazla gelir sağlamak amaciyla Nesin Yayınevi’ni kurmuş biri olarak, kimsenin bana ’Babanın kemikleri sızlamıştır’demeye hakkı yoktur.”
İşte Ahmet Nesin, ağabeyi Ali Nesin’e mektubunda şöyle diyor:
“Kız öğrencilerin kılık kıyafetlerini yaşadığımız medeniyetin gerisine götürmek ülkenin modernleşmesi değil, daha da geri gitmesine neden olur... Medeni ülkelerde insanların nasıl giyindiği çok açık ortadadır. Düşünce özgürlüğü ileriye atılan adımlar için geçerlidir. Geçmişteki yanlışlıkları savunarak özgürlük isteyemezsin. Özgürlük, modernlik ve demokrasi üzerine kurulur ama demokrasi sandığın gibi o kadar herkesin her istediğini, her an yapabilmesi demek değildir. Düşünce özgürlüğünün hedefi demokrasi ve sosyalizmin gelmesi içindir, gericiliğin değil. Bana bütün imza atan arkadaşlarınla beraber bilim üretimi yapan bir İslami ülke ya da kişi gösterirseniz çok memnun olurum. Ama ben size eğer bir gün sormak aklınıza gelirse, onların bilimsel olan nelere karşı çıktıklarını gösteren bir çizelge sunabilirim. Fazla merak edeceğinizi sanmıyorum ya. Babamız Aziz Nesin’in en büyük eleştirmeni olarak ’Korkudan Korkmak’ ya da ’Ah Biz Ödlek Aydınlar’ kitaplarını birkaç kez daha oku. Babam haklıymış, onun en büyük eleştirmeniymişsin ama yüzüne söyleme cesareti gösterememişsin. Aziz Nesin hayatta olsa da manzarayı görseydi.. Ne derdi acaba?”
Derse gerek yok, babamın kemiklerini sızlatmadımı
Yer yerinden oynadı: Üniversitede kılık kıyafet özgürlüğünü savunan bir metne imza attım diye yer yerinden oynadı. Sanki ortada bir suç varmış gibi, varsa da çocuklarımızın bunda bir suçu varmış gibi Nesin Vakfı’na bağışlarını kesenler oldu. Birçok kişi “Aziz Nesin’in kemikleri sızlamıştır” diyerek sitemde bulundu. Henüz 28 Şubat olmadan önce, yani herkesin korkudan tir tir titrediği bir zamanda kökten dinciliğe karşı konferans düzenleyenlerden biri olarak, inançsızlığını çekinmeden kamuoyunda açık açık dile getirmiş biri, herhangi birinin laikliğimden kuşku duyabileceğini sanmıyorum.
* İhtiyacım yok: Eski Türkçe öğrenip sabahlara kadar çalışarak Aziz Nesin’in birçok eserini Türkçemize kazandırmış biri olarak, kimsenin bana “Babanın kemikleri sızlamıştır” demeye hakkı yoktur. Kaldi ki, kendine özgü analiziyle bizleri sürekli şaşırtan Aziz Nesin’in hangi konuda ne öngöreceğini varsaymak kimsenin haddi değildir. Her biri birçok basım yapmış 6 popüler matematik kitabı yazmış biri olarak aydınlanma derslerine de ihtiyacım yok.
* Toplum bölünür: Bu yasak, toplumun bir kesimini eğitimsiz bıraktığından iyi bir şey değildir. Eleştirdiklerimizle, karşı olduklarımızla aynı davranışı gösterirsek o zaman onlardan ne farkımız kalır? “Bu yasak kalkarsa başı açık kızlarımız örtünme konusunda baskı göreceklerdir”, diyenler var. Doğru, böyle bir olasılık vardır. Ama demokrasi engebeli bir yoldur. Bu engebeli yolu yasaklarla düzleştirmeye çalışmak beyhude bir davranıştır. Türkiye bugün bu sorunla daha demokratik yollarla başa çıkacak olgunluktadır.
* Yasaklarla olmaz: Oyuna gelen ben değilim, oyuna gelenler bu saçma sapan türban sorununu siyasetin ve hayatlarının merkezine oturtanlar. Elbette bir gün bu yapay sorun tamamıyla ortadan kalkacak ve kıyamet kopmayınca haklı olduğum anlaşılacaktır. Laiklik bu tür yasaklarla elde edilmez. Gericilikle, yobazlıkla böyle savaşılmaz. Bu savaş, daha fazla Nesin Vakfı gibi vakıflar kurarak ve yaşatarak, daha fazla Matematik Köyü gibi köyler kurarak, daha fazla Matematik Dünyası gibi dergiler çıkararak, gençlere dersler ve konferanslar vererek, kimseye hakaret etmeden herkesi kucaklayarak, yani bir bez parçasıyla uğraşarak değil, işin özüne inilerek yapılır.