TEM Müdürü'nün koruması açıkladı!
15 Temmuz gecesi başından vurularak ağır yaralanan Terörle Mücadele Daire Başkanı Turgut Aslan’ın, koruması Hüseyin Uğur İşçi,"Arslan, Jandarma Genel Komutanlığı’ndan biriyle konuştuktan sonra karargaha çağrıldı"dedi
FETÖ’nün darbe girişiminde bulunduğu 15 Temmuz gecesi Jandarma Genel Komutanlığı’nda alıkonulan ve başından vurulup ağır yaralanan Terörle Mücadele Daire Başkanı Turgut Aslan’ın koruması polis memuru Hüseyin Uğur İşçi, o geceyi şöyle anlattı:
MÜDÜRLERLE YEMEKTEYDİK:
Aslan’ın yakın korumalığını yapıyorum. Olay günü saat 20.30 sularında Beştepe’deki Atlı Birlikler’de genel müdür yardımcılarımız ve daire başkanlarımızla yemekteydik. Ankara Emniyet Müdürü’müz Mahmut Karaaslan’a korumaları, Genelkurmay’dan çatışma sesleri geldiğini söylediler. Bunun üzerine il emniyet müdürümüz yemekten ayrıldı. O esnada üzerimizden alçak uçuş yapan 2 savaş uçağı geçince yemekte bulunanlar dışarı çıkarak mekândan ayrıldı.
‘KOMUTANLIKTA BULUŞALIM’:
Başkanımın dışarı çıkması üzerine araca bindik ve Söğütözü istikametine doğru yola çıktık. Jandarma Genel Komutanlığı’nın önünden geçerken başkanım cep telefonundan birisiyle görüşmeye başladı. Telefondaki şahsa “İstanbul’da tankların yol kestiğini, askerlerin vatandaşlara kimlik sorduğunu duyduğunu, bunun ne anlama geldiğini” sordu. Bir müddet sonra başkanım “Genel komutanlığa yakınım, o zaman orada buluşalım” dedi. Jandarma Genel Komutanlığı istikametine döndük ve nizamiyeye geldik.
‘ONLARIN HÜKMÜ GEÇMİYOR’:
Nizamiyede askerler araçtan indirdi. Çevremizdeki askerlerin bize silahlarını doğrultmuş olduğunu gördüm. Askerlere, başkanım yanlış hatırlamıyorsam “Ali Can Paşa ile görüşmeye geldim” dedi. Kapıda bulunan tören elbiseli yarbay, “Onların bundan sonra burada hükmü geçmiyor, Silahlı Kuvvetler yönetime el koydu” diyerek, askerlere silahlarımızı ve telefonlarımızı almalarını emretti.
SİLAH DOĞRULTMUŞLARDI:
Büyük bir kapıdan içeri girdik. İçeride üzerinde askeri üniforma olan yaklaşık 50 kişinin oturduğunu, köşelerde bazı şahısların silahlarını oturan bu kişilere çevirmiş olduğunu gördüm.
AĞZINI BANTLADILAR:
Bir yüzbaşının emir vermesi üzerine bizi arkadan ters kelepçeleyip arka arkaya çapraz olarak oturttular. Bir süre sonra başkanımın elinin uyuştuğunu söyleyip kelepçeyi biraz gevşetmelerini istemesi üzerine ağzını bantladılar.
‘TEREDDÜT ETMEYİN’:
Elinde tabancayla başka bir rütbeli içeri girerek “Emirlere uymayan, kendi arasında konuşan kim varsa vurun, silah kullanmakta tereddüt etmeyin” diye emir verdi.
GÖZLERİMİ BAĞLADILAR:
Dışarıdan uçak sesleri, ağır makineli tüfek sesleri geliyordu. Salondaki yüzbaşı,“Polisler kalksın” dedi ve bizi yukarı kata çıkardılar. İçeri girdiğimizde salonun iki ucunda gözleri bağlı vaziyette 2 üniformalı kişi bulunuyordu. Gözlerimizi bağladılar. Sabah ezanına kadar o şekilde oturduk.
BİZE ATEŞ AÇILDI:
Sabah ezanından yaklaşık 2 saat sonra “Bunları alın, aşağı indirin” diye bir ses duydum. Merdivenlerden aşağıya indik, bir rampadan yukarı yürürken bize birkaç el tüfekle ateş edilince beni götüren şahıs uzaklaştı, yanımda kimsenin olmadığını anlayınca ateş edilen yerin aksi istikametine doğru eğilerek hafif koşar vaziyette kaçtım.