Tarihi kuruma 'ilk kadın' başkan
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü görevini yürüten Aylin Çiftçi, Darülaceze Başkanlığı'na atanarak, kurumun ilk kadın başkanı oldu.
1895 yılında Sultan II. Abdülhamit Han tarafından kurulan ''Şefkat Yuvası'' Darülaceze'de görev değişimi yaşandı.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nda Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürü olan Çiftçi, görevi Nevzat Beyhan'dan devraldı.
1968 yılında Karadeniz Ereğli'de doğan Çiftçi, TED Koleji ve İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun oldu.
Mecburi hizmetini Artvin'de tamamladıktan sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sağlık Daire Başkanlığı'nda 1995 yılında göreve başlayan Çiftçi, engelliler, kadın sağlığı, evde bakım, sokak çocukları ve yaşlı bakımı alanlarındaki projelerin planlanması, yürütülmesi ve denetiminde uygulamacı ve idareci olarak 12 yıl görev yaptı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sağlık ve Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı'nda Darülaceze Müdür Yardımcılığı, Sağlık Müdürlüğü, Engelliler Müdürlüğü görevlerinde bulunduktan sonra 2011 yılında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü görevini yürüttü.
Çiftçi, görev değişikliğini ve yeni görevinde yapmayı hedeflediği çalışmaları anlattı.
Yeni görevini ''çok etkileyici'' olarak değerlendiren Çiftçi, ''Çok farklı bir yer. Aslında konuların çok içinde olan bir kişi olarak ben, doğrusu burayı yeterince bilmediğimi gördüm. Çünkü buranın tamamen kendine ait bir yanı var. Bu sistem 120 yıl önce Abdülhamit Han tarafından kurulmuş sistemle hala gidiyor. O kadar muazzam bir alt yapı oluşmuş ki, o bugünü bile taşıyor'' diye konuştu.
O dönemde oluşturulan yönetmeliğin bugün aynı şekilde kullanılabildiğini ifade eden Çiftçi, ''Bu müthiş bir birikimdir ve alt yapıdır'' dedi.
Kurumun çalışanları dahil olmak üzere devletten hiçbir destek almaksızın hayırseverlerle, gayri menkullerden edinilen gelirlerle hizmetleri yürüttüğünü aktaran Çiftçi, bunun Türkiye'deki sosyal devlet anlayışı içinde, fakire, mağdura bakım hizmeti verilen yerlerde uygulanması gereken bir sistem olduğunu söyledi.
'İNSAN FARKLI HİSLERE KAPILIYOR'
Kurumun mimari yapısıyla müze haline getirilebilecek bir yer olduğunu anlatan Çiftçi, ''Son derece tarihi bir yer. İnsan farklı hislere kapılıyor. Abdülhamit Han'ın kendi elleriyle, bir tek çivi bile kullanmadan yaptığı toplantı masası çok etkileyici. Çok ayrı bir mekan burası'' diye konuştu.
Kurumun ilk kadın başkanı olduğunu, bunun da kendisini çok etkilediğini ifade eden Çiftçi, ''İlk 1895'te kuruluyor. 1896'da açılışı yapılıyor. Açılışına ilk Abdülhamit Han başkanlık ediyor bir süre. Daha sonra üst düzey yöneticilerle gitmiş ama hep de erkek olmuş. Uzun süreli başkanlıklar olmuş. Kısa sürede değişiklikler son yıllarda olmuş'' dedi.
'TARİHİ DEĞERİ GERİ KAZANDIRILMALI'
Darülaceze Başkanlığı'nın tarihi değerinin geri kazandırılmasının önemli olduğuna vurgu yapan Çiftçi, ''Hakikaten korunması gereken, çok önemli bir kültür var burada. Valimizle iftar programında biraraya geldik. Valimiz iftar sonrası sakinlerimizle güzel bir sohbet etti. Ne kadar kıymetli insanlar buradan yararlanıyor onu bir kez daha görmüş olduk. Nice şairler, İstanbul beyefendileri, hanımefendileri diyebileceğimiz insanlar, konuşmalarına doyum olmuyor'' dedi.
Kurumun her boyutuyla işlenmesi gerektiğine dikkat çeken Çiftçi, ''Tarihçilerle, edebiyatçılarla, sosyologlarla, bilim dünyasıyla, sağlıkçılarla ayrı ayrı buranın çalışılması gerekiyor. Biz de herhalde onları yapacağız. Kurumun hem tarihini hem de sosyal boyutunu ön plana çıkaracak çalışmalara ihtiyaç var. İlk kurulduğu zamanlar buna çok özen gösterilmiş'' diye konuştu.
'HATIRAT OLUŞTURULMALI'
Kuruluş aşamasında yapılan her şeyin fotoğraflanarak arşivlendiğini, müthiş bir kayıt tutulduğunu ifade eden Çiftçi, şunları kaydetti: ''Şimdi biz teknoloji çağındayız ama bizim o denli kaydımız yok. Kurulduğundan bu yana 72 bin kişiye hizmet vermiş. Bu 72 bin kişinin bir tanesine ait bir hatırat belki de yok şu anda. Nereden gelmiş, ne yapmış, nasıl bir hayattan sonra burada olmuş? Tek tek onların işlenmesi, kendi ağızlarından hatıratların oluşması, bunların bir yayın haline gelmesi gerekir. Belki öyle olduğu zaman yıllar sonra torunları gelecek 'Benim dedem buradaymış' diyecek. Çok önemli diye düşünüyoruz. Çok büyük hayatlar var burada. Çok büyük travmalardan, tecrübelerden geçmiş hayat mağdurlarının olduğu insanlar var. Günü birlik, selam verip gidilen yerler olarak görmemek lazım. Bir çay bahçesine, kahveye gider gibi geçip sohbete dalmak, o hayatları keşfetmek çok çok ayrı bir şey.'' Buradan çıkabilecek özel bilim çalışmalarının, tezlerin olabileceğini ifade eden Çiftçi, ''O yüzden hem üniversitelere hem edebiyat dünyasına hem de sanat dünyasına böyle bir açma çalışmamız olacak'' dedi.
Kuruma bir kadın yani anne olarak, bu bakış açısıyla farklılık kazandıracağını düşündüğünü ifade eden Çiftçi, ''Ona da ihtiyaç olduğunu görüyorum. Çünkü daha ilk günden itibaren böyle bir kucaklaşma, samimiyet oluştu. Böyle bir ihtiyaç olduğuna göre bizim de katkıda bulunacağımız şeyler olacak. Burada kuvvetli bir alt yapı var. O yüzden artı olarak konabilecek şeyler olacak. Burada bulunmak çok kıymetli bir görev'' diye konuştu.