Öcalan'dan T.C.'ye bağlılık mesajı!
.
Milliyet gazetesi yazarı Güneri Civaoğlu, Abdullah Öcalan'la ilgili önemli bir ayrıntıyı bugün köşesine taşıdı. Civaoğl, Öcalan'ın söylenenlerin aksine T.C. kavramına evet dediğini açıkladı.
İşte o yazı:
yle görünüyor ki PKK’nın bir daha tetiğe dokunmamak üzere kesin silah bırakması/kalıcı barış için son aşama “yeni anayasa...”
Bu anayasada İmralı ve Kandil “Türkiye Cumhuriyeti” iki kelimesine takıntılı mı?
İmralı günlüklerine göre “hayır.”
Sırrı Süreyya Önder, Öcalan’a anlatıyor:
- “Anayasada en büyük tartışma vatandaşlık tanımında yaşanıyor.
Kandil diyor ki, mutlaka Kürt halkının varlığı zikredilmeli, Çünkü azınlıklar denilince gayrimüslimler anlaşılıyor ki bu doğru bir tespit.”
Öcalan: (Sırrı’nın sözünü keserek araya giriyor.)
“Vatandaşlık maddesini sana yazdırıyorum:
Özgür iradesiyle Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlılığını ifade eden Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır.” (Biraz durup yeniden)
“Burada Türkiye Cumhuriyeti olmayabilir, sadece Türkiye de olabilir. Ulus aidiyetiyle devlet aidiyetini karıştırmayın......... Devlete aidiz, ama Türk ulusçuluğuna ait değiliz....... Millet, Arap, Türk ve Kürt’ü de kapsar. Ama millet-i hakime değil. Millet kavramı hem kolektiftir hem bireyselliği içerir. (Altan’a dönerek) Millet, İslam enternasyonalizmini ifade eder. Peygamber, ‘Arap’ın Acem’e üstünlüğü yoktur’ diyor....... Böyle ele aldığımız zaman bunu Türk ulusalcıları da kabul edebilir. Hedefimiz ne?
Kürt-Türk ilişkilerini özgür bir temelde anayasal bir ifadeye kavuşturmak istiyorum.”
AB ŞARTI KESER Mİ?
AB’nin “Yerel Yönetim Özerklik Şartı’na” Türkiye “rezerv (şerh)” koymuştu.
İmralı günlüklerine göre Öcalan Türkiye’nin bu “rezervi” kaldırması halinde sorun kalmıyor.
Şartın birinci ve ikinci maddelerinde “mali ve idari özerklik” olmasını yeterli buluyor.
Ancak...
Sırrı Süreyya Önder açıklama yapıyor:
“Sayın Başkan, buna şerhin kaldırılması tek başına yetmiyor. Bunun iç hukukla dönüştürülmesi gerekiyor.
Bunun yolu da anayasada düzenlemek.
Sanıldığı gibi bu haliyle (şartın, şerh kaldırılsa bile G.C) bir bağlayıcılığı yok.
Bir teminat da içermiyor. “(Bu açıklamalar üzerine Öcalan biraz düşünüyor, önündeki mektupları karıştırıyor. Sonra tekrar söze başlıyor.)
Öcalan:
“Tavrımız şu olacaktır, ana ilke olursa biz kullanırız. Siz ister yasa çıkarın, ister çıkarmayın. İspanya’nın bütünlüğü içinde milliyetler ve bölgelerin demokratik hakları ve dayanışmaları garanti edilir.
Dün yine tartıştık.
Tarihsel ve kültürel kimlikler miras zenginliğimizdir.
Kendilerini özgürce ifade etmeliler, ki bu örgütlenme ve yönetmeyi de içerir ve yaşamaları bir haktır ve garanti edilir.”
............
Yani...
Havada uçuşan “kalıcı barış için devletin adı da değişmeli” laflarından tutun da “yeni anayasada Kürtlerin de kurucu unsur olarak yer alacağı” iddialarına kadar bir sürü spekülasyon İmralı kaynaklı değil.
Peki...
İmralı’nın bu köşeleri -nispeten- törpülenmiş Türkiye Cumhuriyeti ve yapılanma projesi Kandil’de nasıl karşılanıyor?
Adayla dağ arasında örtüşme “tam” mı?
Bu konuya da geleceğim.
Bizzat Apo’nun ve dağdaki karargâhtakilerin söylemleriyle...