O akademisyenlere tepki yağıyor
Türkiye'de kendilerini "Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi" olarak adlandıran bin 100 akademisyenin imzası ile yayımlanan bildiriye, ülkede çeşitli siyasi parti temsilcileri, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları tepki gösterdi.
Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, bir otelde düzenlenen Büyükelçiler Konferansı öncesi, akademisyenlerin bildirisine ilişkin gazetecilerin sorusu üzerine, bilgileri olmadığı bir konuda bildiri yayınlamanın akademisyenlere yakışmadığını ifade etti.Türkeş, bu konuda en çok akademisyenlerin hassas davranması gerektiğine işaret ederek, "Hiç bilmedikleri bir konuda anlamadıkları bir meselede sadece güncel medya haberlerine veya dezenformasyona dayalı haberlere bağlı olarak açıklama yapmaları Türk akademik hayatı açısından kaygı vericidir" değerlendirmesinde bulundu.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ da son günlerde bazı akademisyenlerin birtakım açıklamalar yaptığını hatırlatarak, "Ben eminim ki bu akademisyenlerin önemli bir kısmının o bölgede yaşananlardan haberi yok. Gidip gördüklerini zannetmiyorum. Doğru dürüst bir Şırnak, Cizre, Silopi ziyareti yaptıklarını, Sur'da ne olup bittiğini gözlemlediklerini düşünmüyorum. Sadece kendilerine kim ne aktarıyorsa, onlar üzerinden bir değerlendirme yaptıklarını düşünüyorum" diye konuştu.Bu akademisyenlerden, olay yerlerine gidip bakmalarını isteyen Bozdağ, "Sanki bölgede bir terör örgütü yok, sanki hendekleri uzaylılar kazdı, barikatları uzaylılar kurdu, Türkiye Cumhuriyeti devleti, hükümeti olmayan şeyle mücadele ediyormuş gibi. Yani bunların görecek gözleri demek ki yok, duyacak kulakları hakikati yok ve bunları değerlendirecek bir idrak anlayışına sahip değiller. O yüzden sadece diploma almak veya isminin önünde bir takım sıfatları bulundurmak 'aydın' olarak kişinin nitelendirilmesine yetmez" ifadesini kullandı. Aydını, "Gerçeğe açık, gerçeği olduğu gibi kabul eden ve gerçek üzerinden gerçek sözler söyleyen kişi" olarak tarif eden Bozdağ, "Siyasi duruşuna, ideolojik tarafına göre gerçeği eğip, büken gerçek aydın kabul edilemez. Ben onun için bu açıklamayı yapan aydınları da şiddetle kınadığımı ifade ediyorum. Bunların 'aydın' sıfatını hak etmediklerini düşünüyorum" dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de gazetecilerin bildiriye ilişkin sorusu üzerine teröre ve özellikle Güneydoğu Anadolu'daki o hazin ve cani tavra ne siyasi partiler ne de aydınlar tarafından hiçbir şekilde destek verilmemesi gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Aydınlar bu ülkenin evlatları ise ülkeyi yıkmaya yönelik felakete karşı aydınlatıcı ve sahip çıkıcı bir üslup olması lazımdır. Üniversitelerimizde hainlere destek veren zihniyete çocuklarımızı emanet edemeyiz. Onun için Yükseköğretim Kurulu'nun üzerine düşeni yapması ve ayrıca da üniversite rektörlerinin bu konuda hassas olmaları lazım. Benim burada özellikle uyarmak istediğim konu hainlere destek veren ve büyük çoğunluğu araştırma görevlisi ve yardımcı doçent olarak sıfat taşıyanların üniversiteye nasıl girdiklerinin araştırılması lazım.
MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay da "Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi"nin yayımladığı bildiride imzası bulunanlara tepki gösterdi. Bu akademisyenlerin terör örgütüne ve terör faaliyetine açıkça destek verdiği kanaatinde olduğunu söyleyen Akçay, "Terör örgütüne söyleyecekleri tek bir kelime yok mudur bu aydınların" ifadesini kullandı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, bazı akademisyenlerin kendi görüşlerini ifade eden bir açıklama yaptıklarını ve sonrasında 'fırtınanın koptuğunu' kaydetti. Koç, "Bildirinin içeriği ayrı. Ben o içerikten bağımsız yapıyorum değerlendirmeyi. Düşünce hürriyeti, ifade hürriyeti demokrasilerde temel alanlardan bir tanesidir. Bu çerçeve içerisinde bakmak lazım. Şiddet önermeyen, terörü teşvik etmeyen düşünceler ifade edilebilir" dedi.
Koç, Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu'nun "Parti olarak bildirinin arkasındayız" şeklinde bir açıklamasının olduğunun hatırlatılması üzerine, şunları kaydetti:
"Parti olarak bu bildirinin arkasında değiliz. Ben partinin sözcüsüyüm. Düşünce ve ifade özgürlüğü çerçevesinde herkes düşüncesini, ifadesini yapar. Bu hürriyetten yararlanır. Teröre davetiye çıkarmadan, şiddeti teşvik etmeden bu çerçevede düşüncesini ifade eder. Bunu hainlikle itham edenlerin, kendi düşüncesini ortaya koyması lazım. Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifinin bildirisine ilişkin bunu söylüyorum. O bildirinin içeriğinden bağımsız olarak bu değerlendirmeyi yaptığımı üç kere ifade ettim.
"AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ da bazı akademisyenlerin devleti "katliamla" suçladığını, terör örgütünün de bölgeyi hendeklerle, tuzaklarla adeta "kevgire" çevirdiğini vurgulayarak, bildiriyi yayınlayanların, Kürt halkı başta olmak üzere bölgede yaşayan insanlara aylardır kan kusturan terör örgütünü görmezden geldiğini belirtti.Devlet üniversitelerinin bazı akademisyenlerinin, devşirme fikirlerle hareket ettiğini aktaran Özdağ, "Cizre'de, Silopi'de, Sur'da güvenlik güçlerine, masum sivillere saldıran teröristlerin yaptığı ile ihanet kokan bildirilerde devlete çamur atan sözde aydınların yaptığı aynı şeydir" değerlendirmesinde bulundu.
AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) üyesi Mehmet Muş da PKK'nın katlettiği çocukları, şehit ettiği asker ve polislerimizi görmezden gelip devleti suçlamanın, Türkiye'yi katliamcı gibi göstermenin terörün amacına hizmet ettiğine işaret ederek, "Bu anlamda kendisini 'bilim insanı' olarak tanıtan bazı akademisyenlerin, PKK terörünü meşrulaştırmaya çalışması bilim ve insanlık adına utançtır" ifadesine yer verdi. Sağduyulu akademisyenlere bu bildiriye sessiz kalmamaları çağrısında bulunan Muş, "Bin yüz akademisyen bildiri yayınlayarak, terör örgütü PKK'yı aklamaya çalışmış ve devletimizi suçlamıştır. İftiralarla dolu bu metin, açık bir ihanet bildirisidir. Bu ihanet bildirisini yazanları ve onaylayanları esefle kınıyoruz. Bırakın bilim insanını, akıl, insaf ve vicdan sahibi hiç kimse terör örgütünü meşrulaştırmaya çalışmaz, teröristlere destek mahiyetinde bildiri yayınlamaz" diye konuştu.
Üniversitelerin bildiriye tepkisi
Siyasilerin yanı sıra bazı akademisyenler ve üniversitelerden de söz konusu bildiriye tepki gösterildi.Bingöl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Abdurrahman Gül, akademisyenlerin bildirisine ilişkin, "Bir akademisyen olarak bize düşen görev, eğitim ve öğretimin yanında terör örgütleriyle mücadele eden devletimize her türlü desteği vermektir. Akademisyenlerin sunduğu bu bildiriyi, hiç birine yakıştırmıyorum" dedi.Görevleri eğitim öğretim olan akademisyenlerin yayınladığı bildiriyi tasvip etmediklerini anlatan Gül, bildiride imzası bulunan Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Eda Erdener hakkında, YÖK'ün vereceği karar doğrultusunda işlem yapılacağını ifade etti.
Muş Alparslan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fethi Ahmet Polat da akademik özgürlükten kastedilenin "insanların herhangi konuda, o gün aklına gelen bir düşünceyle ortaya çıkıp açıklama yapması" olmadığını vurgulayarak "Bu açıklamaya imza atanlar 'Bir siyasi muhalefet hareketi olarak bunu yapıyoruz' deseler, diyecek sözümüz olmaz. Ama kalkıp akademik özgürlük kılıfının altında böyle bir şey yapılırsa olmaz" dedi.
Kilis 7 Aralık Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Güvenç de bildirinin içerik olarak hakikatten ve aynı bilimsellikten de yoksun olduğunu söyleyerek, bu tür araştırmaların Türk üniversite sistemini ve akademisyenlerini bağlayıcı nitelikte olmadığını dile getirdi.Üniversite senatosu olarak ülkenin birlik ve beraberliğine yönelik terör faaliyetlerini kınama kararı aldıklarını aktaran Güvenç, yayınlanan bildirinin akademik özgürlükler çerçevesinde değerlendirilemeyeceğini, bildirinin akademik bir araştırma değil bir takım kişilerin şahsi kanaati olduğunu söyledi.
Erciyes Üniversitesi Senatosu da "Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi'nin ortaya koyduğu ihanet belgesini reddediyoruz. Haksız yere devletimizi suçlayan, ülkemize uluslararası gözlemci davet eden ve terör örgütüyle müzakere isteyen bu zihniyete karşıyız" değerlendirmesinde bulunurken Yalova Üniversitesi Rektörlüğü de bildirinin, üniversitedeki akademik camiayı asla temsil etmediği kaydetti.
Akdeniz Üniversitesi Rektörlüğünce yapılan açıklamada, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bölünmez bütünlüğü için terörle mücadele kapsamında yürütülen operasyonlara karşı çıkan bir grup öğretim elemanının, yayımladıkları bildiride Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni, vatandaşlarına "kıyım ve katliam yapmakla" suçladığı hatırlatıldı.
Bildiride Akdeniz Üniversitesinden de bazı öğretim elemanlarının imzasının bulunduğu vurgulanan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
"Yayımlanan bildiriyi imzalayan öğretim elemanlarının savundukları düşünce sadece kendi şahsi görüşlerini ifade etmekte olup, üniversitemizde görev yapan 2 bin 500'e yakın öğretim elemanının görüşlerini kesinlikle temsil etmemektedir. Akdeniz Üniversitesi olarak, devletimizin terör konusundaki haklı mücadelesinin yanındayız. Bu bağlamda Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin, vatandaşlarımızın güvenliğini sağlamak adına yaptığı mücadeleye tepki gösteren Akdeniz Üniversitesi öğretim elemanları ile ilgili de Yükseköğretim Kurulu'nun talimatı gereğince üniversitemiz yönetimi tarafından gerekli yasal sürecin başlatılacağını bildiririz."
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Rektörlüğü ise bildiriyi yayınlayan akademisyenleri kınayarak, "Son günlerde kendisine 'sözde aydın sorumluluğu' yükleyen bir grup akademisyen, tarihsel tecrübeyi görmezden gelerek, buradan ilham alınarak kurulmuş devletimizi, iftira dolu sözlerle tarih, vicdan ve hukukun asla affetmeyeceği bir ithamın altına sokmaya çalışmaktadır" değerlendirmesinde bulundu
KTÜ Rektör Yardımcısı ve Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Yusuf Şevki Hakyemez ise bildirinin çifte standartlı, taraflı, gerçeklerle bağdaşmayan, devleti yanlış ithamlarla itham eden bir bildiri olduğunu belirterek, "Bildiride PKK'ya hiç vermeyip çok ağır şekilde devlete kolluk kuvvetlerine, hükumete yönelik ağır eleştiri itham söz konusudur, bunun kabulü mümkün değildir" dedi.
Savcılık soruşturma başlattı
Siyasiler ve üniversitelerin dışında bir çok akademisyen ve sivil toplum kuruluşunun da tepki gösterdiği söz konusu bildiride imzası bulunan Ondokuz Mayıs Üniversitesinde görev yapan akademisyenler hakkında Samsun Cumhuriyet Başsavcılığınca "Terör örgütünün propagandasını yapmak" ve "Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni ve devletin kurum ve organlarını alenen aşağılama" suçlarından resen soruşturma başlatıldı.
Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı da bildiride Abdullah Gül Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Tanju hakkında "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama" ile "Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni ve devletin kurum ve organlarını alenen aşağılama" suçlamalarıyla resen soruşturma başlattı
Profesörlerden bildiride imzası olan akademisyenlere suç duyurusu
Fırat Üniversitesinde 6 öğretim üyesi tarafından, "Barış için Akademisyenler İnisiyatifi"nin yayınladığı bildiriyi imzalayan akademisyenler hakkında, Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunuldu. Adliye önünde bir araya gelen akademisyenler adına suç duyurusunun ardından açıklama yapan Fırat Üniversitesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Memet Şekerci, üniversitesinde görev yapan 6 profesör olarak bildiriye imza atanlar hakkında suç duyurusunda bulunma kararı aldıklarını ifade ederek, ''Bildiriye imza atanlar askerimizin, polisimizin Doğu ve Güneydoğu'da barışı, huzuru sağlamak için yaptığı operasyonlara karşı durmak, terör örgütünü desteklemek suçunu işlediklerinden dolayı bunu yaptık" dedi. "Yayınlanan bildiri ve yapılan açıklama akademik çevreyi zorda bırakacak bir durumdur" diyen Şekerci, bu açıklamayı şiddetle kınadıklarını belirtti.
Ayrıca Abant İzzet Baysal Üniversitesi (AİBÜ) Rektörü Prof. Dr. Hayri Coşkun, "Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi"nin yayımladığı bildiride imzası bulunan Prof. Dr. Barış Kılıçbay, Doç. Dr. Selime Güzeları ve Dr. Ülkü Güney hakkında soruşturma başlattı.Coşkun, bildiride AİBÜ'de görevli 3 ve üniversiteden emekli 1 akademisyenin de imzasının bulunduğunu ve bu bildirinin kabul edilemez olduğunu ifade ederek, "Devletimiz için 'planlı kıyım' gibi bir ifadenin geçtiği, 'katliam' gibi ifadenin geçtiği böyle bir bildiriye imza atanlar hakkında gerekli soruşturmalar başlatıldı. Devletimize karşı bu türden yaklaşımları asla kabul etmeyeceğimizi, gereğini de yapacağımızı buradan paylaşmak isterim" değerlendirmesinde bulundu.