Mezopotamya’da sorgül bereketi
İnsanoğlunun 12 bin yıl önce ilk kez tarıma başladığı Mezopotamya’da en eski buğday türü olan ve yeniden canlandırılıp tohumluk olarak ekimi yapılan sorgül buğdayının hasadı Mardin’de gerçekleştirildi. AB Büyükelçisi Christian Berger poşu takıp kasket giydi, buğday tarlasına indi
Dünyaca ünlü Mardinli kadın şef Ebru Baybara Demir’in girişimiyle hayata geçirilen, Türkiye ve AB tarafından finanse edilen, “Yaşayan toprak yerel tohum” projesi meyvelerini verdi. Proje kapsamında yeniden canlandırılan ve 2017’den bu yana tohumluk olarak ekimi yapılan, Mezopotamya’nın en eski buğdayı sorgülün hasadı Mardin’de gerçekleştirildi. Hasada projede çalışan bölgedeki yerel ve Suriyeli kadın çiftçiler ve kadın mühendislerle beraber AK Parti İzmir Milletvekili Ceyda Bölünmez Çankırı ve Avrupa Birliği (AB) Büyükelçisi Berger ile eşi Marilena Berger de katıldı. Hasadı yapmak için buğday tarlasına inen Avrupa Birliği (AB) Büyükelçisi Christian Berger ve eşi Marilena Berger, poşu takıp kasket giydi. Bergerler, Mardin’de Kürtçe ezgilerle halay çekti.
Susuz gelecek için
Hasat şenliğinde proje hakkında bilgi veren Şef Demir, sorgül tohumunun en sağlıklı buğday tohumu olduğunu söyleyerek, şöyle konuştu:
“Bu bizim genetik mirasımız. 8 bin yılda oluşmuş bir tohum kültürümüz var ve ne yazık ki bu kültür şimdilerde kaybolmak üzere. Çiftçi maalesef verim düşük olduğu için bunu kabul etmiyor ve bu tohumu kullanmak istemiyor. Fakat önümüzde yaklaşan ve sadece Türkiye’nin değil dünyanın da en önemli sorunu olan iklim değişikliğine bağlı kuraklık tehlikesiyle karşı karşıyayız. Bu tohumlar susuz yetişiyorlar. Susuz tarıma geçmenin gerekli ve mümkün olduğunu tüm dünyaya göstermek istiyoruz.”
Projede Suriyeli mülteci kadınların geleneksel tarım bilgisinden çok yararlandıklarını anlatan Demir, “Onların geleneksel bilgileri ile bizim mühendislerimizin profesyonel bilgilerini yan yana getirince çok başka tarım yöntemlerini ortaya koymuş olduk. Öncellikle genetik mirasımız olan tohumların kurtarılması, yaşatılması ve gelecek kuşaklara aktarılması, daha sonra Suriyeli kadın çiftçilerin istihdamı, toprağın korunması, iklim değişikliği ve susuzluğa karşı bu yerel tohumlarla en sağlıklı gıdaya ulaşabilmek için çalışıyoruz” dedi.
‘Başarı hikâyesi’
Tarımın AB’deki en önemli sektörlerden olduğunu dile getiren Berger ise, şunları kaydetti:
“AB, Türkiye’de kırsal alanları Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı Kırsal Kalkınma Programı (IPARD) aracılığıyla destekliyor. AB politikaları üzerine şekillendirilen bu program şu ana kadar çiftlik, gıda işleme firmaları ve kırsal çeşitlendirme ve işletmeler konusunda 14 bin projeye yatırım desteği sağladı. Kırsalda yaklaşık 57 bin iş yaratan IPARD her ay giderek daha fazla iş yaratmaya devam ediyor. Program önemli desteklerle herkese ulaşarak, küçük ve orta ölçekli girişimcilere ve çiftçilere fayda sağlayacak şekilde tasarlandı. Bu projeyi AB ile Türkiye arasındaki işbirliği kapsamında bir başarı hikâyesi olarak nitelendirilebiliriz.”