Kuran'da çekirge ayeti A'râf'ta ne yazıyor? Çekirge istilası kıyamet alametleri arasında mı?
Türkiye’ye çekirge istilası geliyor iddiası bugün sosyal medyanın en çok konuşulan konuları arasına girdi. Sosyal medya üzerinden yayınlanan görüntüler vatandaşların panik olmasına neden olunca, arama motorlarında çekirge ile ilgili sorularda da artış oldu. Çekirge istilasının nereden geldiği araştırılırken, Kuran’da geçen Araf’ta çekirge istilasına yönelik ifadelerin yer alması, kıyamet alametlerinin yeniden tartışılmasını beraberinde getirdi. Çekirge istilası kıyamet alametleri arasında mı?
Afrika'yı etkisi altına alan çekirge istilası kuzeye doğru hareket etmeye başladı. Tarlalardaki ekinlerin kısa sürede talan edilmesi nedeniyle büyük sorunlara yol açan Çekirge istilası kıyamet alametleri arasında mı?
KURAN 'DA ÇEKİRGE AYETİ A'RÂF'TA NE YAZIYOR?
132. ayet
Ve dediler ki: "Bizi büyülemek için ne işaret getirirsen getir, biz sana inanacak değiliz."
133. ayet
Biz de açık seçik mûcizeler olmak üzere onların üzerine tûfan, çekirge, haşarat, kurbağalar ve kan gönderdik. Yine de büyüklük tasladılar ve günahkâr bir kavim olmakta direndiler.
Daha önce (130. âyette), kuraklık sıkıntısından söz edilmişti. Anlaşıldığına göre bu bir ilk uyarıydı. Ne var ki Firavun ve çevresi, bundan ders alacakları yerde, inkâr ve inatlarını daha da pekiştirdiler; bu uğurda bütün sıkıntılara katlanmaya hazır olduklarını açıklayarak âdeta Allah’a karşı meydan okudular. Yüce Allah da onları 133. âyette özetle bildirilen felâketlere mâruz bıraktı.
Kur’ân-ı Kerîm’de Firavun ve Mısırlılar’ın inkârları, İsrâiloğulları’na karşı haksız tutumları ve onları serbest bırakmamaktaki ısrarları yüzünden başlarına türlü felâketler geldiği özetle anlatılmış; ibret alınması için bu kadarı yeterli görülmüştür. Tevrat’ta ise, Firavun’u İsrâiloğulları’nı serbest bırakmaya mecbur etmek için, daha çok Hârûn’un değneği vasıtasıyla gerçekleştirilen ve İsrâiloğulları’na isabet etmeyen çeşitli felâket mûcizelerinin gerçekleştirildiği bildirilmiştir. Mısırlılar’ın hayat damarları olan Nil sularının kana dönüştürülmesi, bütün ülkenin ve evlerin kurbağalarla dolup taşması, önce tatarcık, ardından at sineği (kımıl) istilası, hayvanların kırılması, insanların ve hayvanların vücutlarını çıban kaplaması, dolu felâketiyle dağdaki insanların ve önceki felâketlerden artakalan hayvanların kırılması, büyük bir çekirge sürüsünün yeri göğü kaplaması şeklinde sıralanan mûcizelerden hiçbiri Firavun’u yola getirmeye yetmemiş; o, her felâket vuku bulduğunda, Mûsâ’ya kendilerini bu felâketten kurtarması halinde İsrâiloğulları’nı serbest bırakacağına dair söz vermiş; fakat felâket geçince sözünden dönmüştür. Nihayet “Rab,... Mısır diyarında bütün ilk doğanları vurdu... Ve Mısır’da büyük feryat vardı; çünkü içinde ölü olmayan bir ev yoktu.” Artık bu son felâket üzerine Firavun, erkeklerinin sayısı 600.000’i bulan İsrâiloğulları’nın 400 yıldır kalmakta oldukları Mısır’dan çıkmalarına izin verdi (Çıkış, 5-12).