Kadına uygulanan şiddet sadece fiziksel değil!
Sosyal Hizmetler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Öğretim Üyesi Berna Ekal, kadına uygulanan şiddetin sadece fiziksel olmadığını, çoğu kadının bunun maalesef farkında olamadığını dile getirdi. Dr. Ekal, “Kadının, kazancına el koymak ya da çalışmasına engel olmak da şiddettir” dedi.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle değerlendirmelerde buluna Dr. Berna Ekal, günümüzde hem Türkiye’de hem de dünyada fiziksel şiddetin oldukça yaygın olduğunu, hatta kimi zaman kadınların yaşamlarını dahi tehdit eden, acı olaylar olduğunu belirtti.
Fiziksel şiddetin, diğer şiddet türlerine göre tanıması, anlamasının daha kolay bir olgu olduğuna işaret eden Dr. Ekal, “Zira vurma, yaralama gibi eylemler gözle görülebilir, acısı fiziksel olarak hissedilebilir eylemler. Kadınlar, fiziksel şiddeti tanımakta zorlanmıyorlar. Yine aynı şekilde tecavüz, taciz gibi cinsel şiddet biçimleri de kadınlar açısından netlik taşıyan, ancak erkek egemen toplumların genellikle kurbanı suçlama eğilimleri dolayısıyla kadınların açıklamakta ve anlatmakta zorlandıkları şiddet türleri” dedi.
Dr. Berna Ekal, oysa şiddetin, ilk elde akla gelen fiziksel ve cinsel şiddet türlerinden çok daha kapsamlı bir mekanizma olduğunu vurguladı. Kadının yaşam alanını sınırlandırmak, tehdit etmek, özgüvenini zedeleyecek şekilde sürekli hakaret etmek, kadını destek alabileceği sosyal ilişkilerinden soyutlamak, zorla çalıştırmak ya da hiç çalışmasına izin vermemek, kazancına el koymak gibi birçok davranışın aslında şiddet olarak değerlendirilmesi gerektiğine işaret etti.
“PSİKOLOJİK VE EKONOMİK ŞİDDET EN YAYGINI”
Dr. Berna Ekal, kadına yönelik erkek şiddetinin, sadece cinsiyetler arası bir hiyerarşiden kaynaklandığını ve şiddetin anlık bir öfkeyle, alkol-madde kullanımıyla ya da eğitimsizlikle ilişkilendirmesinin yeterli ve doğru bir bakış olamayacağını söyledi. Dr. Ekal, “Sistemli bir şekilde, erkeğin kadın üzerinde üstünlük kurma çabasıyla ilişkili olduğunu görmek durumundayız. Şiddet, aslında bir kontrol mekanizması ve fiziksel/cinsel şiddet dışındaki şekillerde de ortaya çıkabiliyor. Aslında şiddete uğrayan tüm kadınların bu gibi durumlarda ilişkide bir yanlışlık olduğunu hissediyor, ancak şiddetin adını koymakta zorlanıyor. Oldukça yaygın olan psikolojik ve ekonomik şiddet olarak tanımlayabileceğimiz bu şiddet türlerini anlamak için kadınların temelde ‘Korkuyor muyum ve kontrol ediliyor muyum? Örneğin ne yaptığım, nereye gittiğim, kimle görüştüğüm sorgulanıyor mu? Bazı arkadaşlarımın, akrabalarımın bana iyi gelmediği mi söyleniyor, onlarla görüşmem mi kısıtlanıyor? Evde bazı cisimler ‘bir anlık öfkeyle’ duvarlara mı fırlatılıyor? Bu beni korkutuyor mu?’ sorularını kendi kendileri sormaları gerekiyor” dedi.
“ŞİDDET GÖREN KADIN, GÜÇLÜ BİR SOSYAL DESTEKLE HAYATA YENİDEN TUTUNABİLİR”
Her şeyden önce şiddet gören kadınların sanıldığı gibi güçsüz olmadıklarını teslim etmek gerektiğini söyleyen Dr. Ekal, “Gördükleri şiddet dolayısıyla güçsüz görünebilirler, ancak bunun dönemsel olduğunu, gerekli destek ve dayanışmayla yeniden güçlerini toparlayabileceklerini bilmeliyiz. Sosyal destek dediğimiz aile-akraba-arkadaş ilişkileri önemli. Bu kişilerin şiddete bakış açısı, aslında kadınların şiddetten uzaklaşmasında oldukça belirleyici oluyor. Şiddetin normal karşılandığı bir ortamda kadınlar şiddetten uzaklaşmak için gerekli desteği bulamayabiliyorlar; ancak şiddetin haklı olmadığını düşünen yakınlar, tüm imkanlarıyla seferber olabiliyor” diye konuştu.
“SİSTEMİN DESTEKLEDİĞİ KADINLAR, YAŞAMLARINI YENİDEN KURABİLİYOR”
Desteğin sınırlı olduğu ya da destek verenlerin gücünü aşan durumlarda da kurumsal yapıların önem kazandığına dikkati çeken Dr. Ekal sözlerini şöyle sürdürdü: “Örneğin kadının hayatına yönelik çok ciddi bir tehdit varsa, sosyal çevresi kadını destekliyor olsa dahi mutlaka bir sığınma evi ihtiyacı ortaya çıkıyor. Her halükârda, kurumsal ve hukuki mekanizmaların kadını destekleyecek şekilde yapılandırılmış olması önemli. Şiddet uygulayan kişiye yönelik yaptırımlar işin bir yönü; bunun yanı sıra şiddetten uzaklaşmış kadınların iş bulma, yeni bir ev kurma, çocuklarını kreşe/okula gönderme gibi adımlarda da sistemli bir destek almaları önemli. Bu adımlarda doğru desteklenen kadınlar yaşamlarını yeniden kurmakta daha az güçlük çekiyorlar” ifadelerini kullandı.