İzmir eski Emniyet Müdürü: Sıradan bir vatandaş kadar biliyorum
İzmir'deki "askeri casusluk soruşturması"nda, "Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY)" üyelerinin sahte delil ürettiği iddialarına ilişkin, 12'si tutuklu 68 sanığın yargılandığı davada, sanıkların savunmalarının alınmasına devam edildi.
2. Ağır Ceza Mahkemesindeki, "askeri casusluk soruşturması" için duruşma salonu haline getirilen İzmir adliyesi sosyal tesislerinin konferans salonunda gerçekleştirilen duruşmada, bazı sanık ve müştekilerle avukatlar hazır bulundu.
Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi'yle (SEGBİS) kayıt alınan duruşmada, sanık savunmalarına geçilmeden önce bazı müşteki ve avukatlar, dünkü celsede savunmalarını gerçekleştiren sanıklara soru yöneltti.
Tutuklu sanıklardan eski İzmir Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Taner Aydın, müşteki Coşkun Başbuğ'un "FETÖ terör örgütü ile herhangi bir bağı olmadığını söyleyen sanığın, örgütün yayın organı olan 15 Temmuz darbe girişiminin ardından kapatılan Samanyolu, Bugün ve Kanaltürk televizyonlarına çıkıp, saatler süren yayınlara neden katıldığını merak ediyorum. Sanık bu konuda neler söyleyecek?" şeklindeki soruyu, "Ortada böyle bir terör örgütünün olup olmadığı yönünde Yargıtay'ın henüz bir kararı olmadığı için, böyle bir tanımlamayı kabul etmiyorum. Ayrıca, görevden ihraç edildikten sonra bu televizyon kanallarından davet aldım ve programlara katıldım." diye yanıtladı.
FETÖ'ye "terör örgütü" diyemedi
Mahkeme başkanının, "Terör örgütü PKK polis ve askerleri şehit ederken, PKK'nın terör örgütü olduğuna dair Yargıtay kararı mı beklediniz?" sorusuna ise Aydın, "PKK'nın kurulduğu 80'li yıllarda görevde değildim." şeklinde cevap verdi.
Tutuksuz sanıklardan, eski İzmir Emniyet Müdürü Ali Bilkay ise savunmasında İzmir'e gelmeden önce Sakarya'da görev yaptığını, buraya atanması için özel bir çabası olmadığını öne sürerek, "Gizli Bilgi ve Belge Bulundurma" soruşturması başladıktan 15 ay sonra kente geldiğini ve soruşturmaya herhangi bir müdahalesinin söz konusu olmadığını "Soruşturmayla ilgili hiçbir şube müdürü ya da amire, yazılı ve sözlü talimat vermedim. Herhangi bir evrak, belgede paraf veya imzam yoktur." şeklinde savunma yaptı.
"FETÖ ile ilgili sokaktaki vatandaş kadar bilgi sahibiyim"
Bilkay, mahkeme başkanının, "FETÖ'nün Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve emniyet teşkilatı içerisinde bir yapılanması var. 15 Temmuz'dan sonra da bunların silahlı terör örgütü olduğu belli oldu. Gerek 17 Aralık 2013'ten önce gerekse bu tarihten sonra görev yaptığınız yerde böyle bir yapılanmanın olup olmadığı yönünde bir çalışma ya da araştırma yaptınız mı?" sorusuna verdiği cevapta, "FETÖ'yle ilgili, sokakta konuşulan ya da orada bilgi sahibi olan vatandaşlar kadar bilgi sahibiydim. Ama 'Bunların hangisi FETÖ'cüdür?' diye sorsanız, hiçbirini bilmem. Onlarla ilgili bir çalışma yapmadım, talimat verilseydi çalışma yapardım. Buna dair bir bilgi gelseydi gereğini yapardım." şeklinde cevap verdi.
Müşteki Bilgin Özkaynak'ın avukatı Muzaffer Sevgi Sakarya'nın, "Dalga dalga süren operasyonlarda gözaltına alınan o kadar TSK mensubu varken, bir emniyet müdürü olarak, ne oluyor, bu olay nereye gidiyor diye soru sormadınız mı? Basında yaygara kopartan operasyonlarda usulsüzlük yapılıp yapılmadığı ya da dijital delillerle ilgili olarak imajlar alınıp alınmadığı konusunda bir sorunuz olmadı mı?" sorusuna, Bilkay, "Bununla ilgili bir müdahalede bulunmadım" dedi.
Tutuklu sanık Suat Güraycan, savunmasında, aleyhine olan suçlamaları kabul etmediğini ifade ederek, dini vecibelerini yerine getiren biri olduğunu ancak FETÖ ile bağının olmadığını ve onlar adına himmet toplamadığını ileri sürdü.
Duruşmaya öğleden sonra devam edilmek üzere ara verildi.
Dava ve iddianame
"Askeri gizli bilgi ve belge bulundurma" iddialarına ilişkin İzmir Emniyet Müdürlüğüne 10 Ağustos 2010'da gelen ihbar e-postası üzerine başlatılan ve aralarında muvazzaf askerlerin de bulunduğu 357 sanık ve üst düzey askeri yetkili, devletin gizli bilgi ve belgelerini yabancı istihbarat servislerine vermekle suçlanmıştı. İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesi, şubat ayında tüm sanıkların beraatine hükmetmişti.
Sahte deliller üretilerek kumpas kurulduğu iddiaları üzerine başlatılan soruşturmada 25 kişi tutuklanmış, 5 zanlı ise daha sonra tahliye edilmişti. Soruşturmaya ilişkin İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan ve Fetullah Gülen'in bir numaralı sanık olarak yer aldığı 68 sanıklı iddianame, 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilmişti.
İddianamede, sanıklar hakkında Türk Ceza Kanunu'nun ilgili maddeleri kapsamında, "silahlı terör örgütü kuruculuğu, yöneticiliği, üyeliği, örgüt faaliyetleri kapsamında devlet ve ülkenin bütünlüğünü bozmak, hukuka aykırı kişisel verileri kaydetmek, iftira, kamu görevlisinin resmi evrakta sahteciliği, kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek ve yaymak, özel hayatın gizliliğini ihlal, suç delillerini yok etmek, gizlemek, değiştirmek ve suç uydurmak" gibi suçlamalar yer alıyor.
24 Haziran'da görülen duruşmada 2. Ağır Ceza Mahkemesi, aralarında eski İzmir Emniyet Müdürü Ali Bilkay'ın da bulunduğu 8 kişi hakkında tahliye kararı vermişti. Böylece dosyada tutuklu sayısı 12'ye inmişti.