İki numaralı sanık oldu
'Açılamaz' denen dava açıldı
Anayasa’nın geçici 15. maddesinin referandumla kaldırılmasından 16 ay sonra, 12 Eylül iddianamesi kabul edildi. Darbenin lideri Kenan Evren’in beklenenin aksine iki numaralı sanık olarak yer aldığı iddianamede bir numaralı sanık ise Hava Kuvvetleri Komutanı Tahsin Şahinkaya oldu
Evren ve Şahinkaya’nın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmalarının istendiği iddianamenin kabulüyle, Türkiye’de tarihi bir adım atılmış oldu. Böylece tarihimizde ilk kez, gerçekleştirilmiş bir darbe yargılanacak ve darbeciler tam 32 yıl sonra sivil mahkemeye hesap verecek...
Çocukların idam edildiği, yüzlerce gencin işkencede can verdiği, binlerce kişinin hapishanelerde çürüdüğü darbe dönemi, sonunda yargı önüne çıkıyor. Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi, 12 Eylül askeri darbesine ilişkin dönemin Genelkurmay Başkanı, 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile emekli Orgeneral Tahsin Şahinkaya’nın şüpheli olarak yer aldığı iddianameyi kabul etti. İddianamede, Evren ile Şahinkaya, “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın tamamını veya bir kısmını değiştirmeye veya ortadan kaldırmaya, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasına engel olmaya cebren teşebbüs etmek”le suçlandı. 2 Ocak 1980 ile 12 Eylül 1980-6 Aralık 1983 arası suç tarihi, Ankara ise suç yeri olarak gösterilirken sanıkların ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmaları istendi.
Sıralamayı bilgisayar yaptı
İddianamede bir numaralı sanık olarak Ali Tahsin Şahinkaya, ikinci sırada ise Ahmet Kenan Evren isimleri yer aldı. Bir numaralı sanığın Şahinkaya olarak belirlenmesinin savcının tercihi olmadığı, Ulusal Yargı Ağı Projesi sistemine göre şüphelilerin iddianamedeki yerinin bilgisayar sistemi tarafından belirlendiği belirtildi. İddianamede sanıkların sırasının hukuken bir anlamı bulunmuyor.
Tarihi tespitler
Özel yetkili savcı Kemal Çetin’in hazırladığı iddianamede 12 Eylül öncesindeki terör olaylarının yönetimi ele geçirmek isteyen “devlet içindeki derin yapılar” tarafından çıkarıldığı, darbecilerin darbenin halkın gözünde meşru görülebilmesi için terör olaylarının üzerine bilerek gitmediği belirtildi. Birçok kitap, gazete, dergi, belgesel ve internet sitesinden yararlanarak hazırlanan iddianamede darbecilerin ülkeyi yarı açık cezaevine çevirdiği yorumu yapıldı. İşte iddianamedeki bazı çarpıcı tespitler:
- TERÖR OLAYLARINI DERİN DEVLET ÇIKARDI: 12 Eylül öncesi terör olayları, toplumu kaosa, iç çatışmaya sürükleyerek ülkeyi yönetilemez hale getirip, askeri darbeye zemin hazırlamak ve yönetimi ele geçirmek isteyen devlet içindeki derin yapıların yönlendirmesi ve kurgulamasıyla çıkarılmış olaylardır. Devlet içindeki etkili güçlerin, olaylarda güvenlik güçlerinin etkin olarak görev yapmasını engellediği, güvenlik güçlerinin bazı olaylarda kullanıldığı, bu kadar organize ve geniş çaplı olayların devlet içinde örgütlenmiş illegal güçlerin planlaması ve iştiraki olmadan yapılamayacağı anlaşılmıştır.
- OLGUNLAŞMASINI BEKLEDİLER...: Şüpheliler darbe yapmaya yaklaşık bir yıl önceden karar vermişlerdir. Her halükarda ülke yönetimini cebren ele geçirmek niyetinde oldukları, darbenin halkın gözünde meşru görülebilmesi için terör olaylarının üzerine bilerek gitmedikleri, müdahale etmedikleri veya tertiplenen olay amacına ulaştıktan sonra müdahale ettikleri, şüphelilerin darbe yapmak için bir yıl şartların olgunlaşmasını bekledikleri, darbe için fırsat kolladıkları anlaşılmıştır.
- SİSTEMATİK İŞKENCE: Bütün merkezlerde benzer veya aynı tür işkence yöntemlerinin kullanılması, cezaevi ve gözaltına alınan kişilerin rutin olarak aynı işkence yöntemlerinden geçirilmesi, işkence uygulamalarını yapan görevlilerin aynı tür davranışlar sergilemesi cezaevlerinde sağ ve sol görüşlü kişilerin arasındaki husumetleri yok etmek amacıyla kullanılan ‘karıştır-barıştır’ yöntemleri, işkencelerin cezaevlerinde bu dönem içinde bilinçli ve sistematik olarak uygulandığını göstermektedir.
- HALKIN VERGİLERİYLE DARBE: Şüpheliler, 12 Eylül 1980’de, daha önce gizlice hazırladıkları “Bayrak Harekat Direktifi” adlı darbe planı çerçevesinde, Türkiye Cumhuriyeti halkının vergileriyle alınmış ve yurt savunması için kendilerine tevdi edilmiş silahları kullanarak cebren ülke yönetimine bütünüyle el koymuşlardır.
DARBE MAĞDURLARI MEMNUN
‘2 yaşlı general yetmez, sistem yargılanmalı’
- Devrimci 78’liler Federasyonu Başkanı Hüseyin Esentürk: “İddianame kabul edilince federasyon adına yaklaşık 4 bin üyemizi temsilen davanın müdahil tarafız dedik ve başvuruda bulunduk. Darbe sürecinde hepimiz gençtik ve bu gençliği işkenceler altında geçirdik. 6 yıl hapis, 2 yıl da sürgün cezası çektim. Bugün 56 yaşındayım, hayatı erteledim. Bu dönemin sistemi MGK, YÖK, HSYK, RTÜK gibi kurumlarla devam ediyor. Meseleyi iki yaşlı generale indirmemek lazım, 12 Eylül rejimi yargılanacak. Doktoru, işkencecisi, polisi, sivili, askeri, resmisi 25-30 bin kişi yargılanmalı. Biz bu işin peşini bırakmayacağız.”
‘Ülkücü gençleri kullandılar’
- Dönemin Ülkü Ocakları lideri Yılmaz Durak: “Darbeci Kenan Evren’den şikayetçiyim. 105 yaşında da olsa ceza almasını istiyorum. 12 Eylül yıllarımı, ümitlerimi ve geleceğimi çaldı. 16 Mart 1977 İstanbul Beyazıt’taki bomba atma eylemi ve Abdi İpekçi suikasti gibi eylemler MHP’li geçlerin karıştığı provokatif eylemlerdir. Bu eylemi yapan gençler kullanılmışlardır. Gücü olmayan Anadolu çocukları üzerine bu suçları yüklediler. Maraş ve Çorum gizli örgütlerin işidir. Olan memlekete olmuştur.”
Acı bilanço
İddianamede 12 Eylül döneminin bilançosuna şu sözlerle yer verildi: “Sıkıyönetim kanununa dayanılarak hiçbir yargı kararı olmadan 30 bin memurun görevine son verildi. 7.233 memur bölgelerinin dışına gönderildi. 300 bin kişiye sakıncalı oldukları gerekçesiyle pasaport verilmedi. Yurt dışına kaçan 14 bin kişi vatan haini oldukları gerekçesiyle vatandaşlıktan çıkarıldı.”