HAARP nedir? HAARP sismik dalgalar yayarak İran'da deprem mi oluşturdu?
İran Devrim Muhafızları’na bağlı Kudüs Gücü Komutanı Süleymani ve Haşdi Şabi Başkan Yardımcısı Mühendis’in öldürülmesinden sonra, İran’ın misilleme yaparak ABD’ye ait üstlerini vurmasının ardından, İran’da yaşanan deprem akıllara HAARP teknolojini getirdi. HAARP silahı olarak adlandıran bu teknolojiyle ABD’nin sismik dalgalar yayarak İran’da depreme neden olduğu iddia edildi. Bu iddiaların sosyal medyada çok konuşulması, vatandaşların HAARP nedir sorularına yanıt arasına neden oldu. Peki, HAARP projesi nedir? HAARP teknolojisi gerçekten deprem oluşmasına neden olabilir mi?
Depremle ilgili komplo teorilerinde sıkça rastladığımız HAARP bu kez İran’ın ABD’ye ait askeri üsleri vurmasından sonra İran’da yaşanan deprem sonrası yeniden gündeme geldi. ABD ordusu ve donanması tarafından yürütülen bir çalışma olan Yüksek Frekanslı Aktif 'Aurora'sal Araştırma Programı anlamına gelen HAARP, Amerikan Hava Kuvvetleri ve Deniz Kuvvetleri Komutanlıkları tarafından finanse edilir. İlk kez Sırp asıllı Amerikalı bilim adamı Nikola Tesla tarafından ortaya atılan fikir Alaska eyaletinde bulunan bu proje ne zaman başlatıldı? HAARP nedir? HAARP projesi deprem oluşturulabilir mi? İşte detaylar…
HAARP NEDİR?
Yüksek Frekanslı Etkin Güneşsel Araştırma Programı (İngilizce: High Frequency Active Auroral Research Program) bir diğer ifadeyle HAARP, ABD Ordusu, ABD Donanması ve Akasya Üniversitesi tarafından ortak yürütülen bir projedir. İyonosfer'in özelliklerini ve davranışlarını araştırmak için kullanılan fikir ilk kez Sırp asıllı Amerikalı bilim insanı, Nikola Tesla tarafından ortaya atılmıştır.
Türkçe karşılığı Yüksek Frekans Aktif güneşsel Araştırma Programı olan sistem; yüksek enerjiler kullanarak aktif ve güçlü radyo dalgaları oluşturmuş, 1997 yılında projenin son safhası tamamlandığında, 3 milyar wattlık bir güçten fazla enerjiyi atmosferin üst katmanlarına yaymak için güçlü bir verici inşa edilmiştir.
Proje, dünyanın en büyük "iyonosfer ısıtıcısını" içeriyor ve iyonosferin ısıtılması yoluyla "oldukça düşük frekans" dalgaları üretiyor. Ayrıca projede " yüksek frekans bazlı bir radyo vericisi" de kurulmuştur. 72 fit yüksekliğinde 180 tane de kule inşa edilmiştir.
HAARP PROJESİNİN (SİLAHI) ETKİLERİ NELERDİR?
Sahip olduğu manyetik dalgaları aracalığıyla, füzeleri havada imha etmek, toprağın altını incelemek, denizaltı haberleşmeyi kolaylaştırmak ve geniş bir alandaki tüm haberleşmeyi kesmek gibi etkileri bulunan HAARP projesinin, Amerikalı jeofizikçilerin iddialarına göre, ozon tabakasıyla oynamak, tsunami-deprem yaratmak, radyasyon yaymak gibi iklimleri değiştirmek ve insanlığı bitirmek gibi ürkütücü güce de sahiptir.
Bilinen diğer etkileri ise şu şekilde sıralanabilir;
Atmosferdeki termonükleer araçların elektromanyetik vuruşlarını değiştirmek.
Radar sistemleri geliştirmek.
Petrol,doğalgaz ve mineral kaynaklarını tespit etmek ve yer altının tomografik haritasını çıkarabilmek.
Cruise Füzeleri gibi güdümlü silah sistemleri ile yapılacak her türlü hava saldırısında silahı ve uçakları havada imha etmek.
HAARP PROJESİNE NEDEN KARŞI ÇIKILMAKTADIR?
İklim kontrolü ve yapay deprem silahı olarak kullanıldığı iddialara nedeniyle tartışmalı bir konu halini alan HAARP projesine karşı olan Prof. Gordon MacDonald, projeye karşı olma nedenlerini şu şekilde iddia etmektedir: İklimleri değiştirebilir
- Kutupları eritebilir
- Ozon tabakasıyla onanabilir ve deprem yaratabilir
- Okyanus dalgalarını kontrol edebilir
- Dünyanın enerji alanları ile oynanabilir
- İnsan beynini kontrol altına alabilir
- Radyasyon yaymayan termonükleer patlama oluşturabilir
- Dünyanın diğer ucundaki cihazları etkisiz hale getirebilir.
Moskova Devlet Üniversitesi Fizik Fakültesi profesörlerinden Georgi Vasilyev ise ABD'nin çalışmakta olduğu Alaska'daki HAARP İstasyonu'nu resmen Jeofizik ve tektonik bir silah olarak tanımlamış ve neden karşı olduğunu şu şekilde ifade etmiştir:
" HAARP çalıştırıldığı günden bu yana dünyanın değişik bölgelerinde iklim anormallikleri gözlenmeye başladı. Kar yağması gereken yerlerde güneş kavururken, Afrika'da kar yağışları gözlemlenmekte, bu tuhaf olgular genelde küresel ısınmaya fatura ediliyor.’’