Devlet töreni tartışması!
.
Vatan Haber
12 Eylül darbesinin lideri Kenan Evren, müebbet hapse mahkum edilmesine rağmen yargı süreci devam ettiği için yasalara göre devlet töreniyle defnedilecek. Ancak 12 Eylül mağdurları tepkili: Devlet töreni hem darbeyi hem de Evren’i meşrulaştırır, yaraları kanatır.
Kenan Evren, 12 Eylül darbesi nedeniyle yargılandığı davada, müebbet hapse mahkum edilmişti. Ancak temyiz edilen davanın Yargıtay süreci devam ediyordu. Evren, hem Genelkurmay Başkanlığı hem de Cumhurbaşkanlığı görevinde bulunduğu için defni öncesinde cenaze namazı sırasında devlet töreni düzenlenecek. Eğer ailesi karşı çıkmazsa veya aksi yönde bir vasiyeti yoksa Evren’in, Devlet Mezarlığı’na defnedilmesi gerekiyor.
‘Yasal düzenleme yapılsın’
Evren’in sağlığının kötüleştiğine ilişkin haberlerin kamuoyuna yansıması üzerine 12 Eylül Girişim Grubu, geçtiğimiz Mart’ta, Başbakanlık BİMER’e yazılı olarak başvurdu. Başbakan Ahmet Davutoğlu’na hitaben yazdıkları dilekçede, Evren için devlet töreni yapılmasının, darbeyi meşrulaştıracağını ve yaraları kanatacağını savundular. Ancak bu talep reddedilmişti. Yapılan başvuruda Evren’in hayatını kaybetmesi durumunda kendisine “devlet töreni” yapılmasının gündeme geleceği, buna karşı gerekli yasal değişikliklerin yapılması talep edilmiş ve şu değerlendirmeler yapılmıştı:
‘Gerilime neden olur’
“12 Eylül darbesi Türkiye insanına yönelik insanlık dışı uygulamalarıyla, ağır suçlar işlemiştir. Sembolik de olsa 12 Eylül darbesinin gölgesinin üzerimize düşmemesi için olası ölüm halinde devlet töreni yapılmamalıdır. Diğer yandan 12 Eylül’ün işlediği suçların doğrudan ya da dolaylı sorumluluğunu taşıyan kişileri cenazelerinin resmi törenle kaldırılması ciddi gerilimlere ve toplumsal ayrışmalara yol açabilecektir. Bunun önlenebilmesi için Devlet Cenaze Töreni Yönetmeliği ile Askeri Merasim ve Protokol Talimatnamesi’nde bir an önce gereken düzenlemenin yapılması gerekmektedir.”
‘Darbeyi meşrulaştırır’
“12 Eylül darbesinin meşrulaştırılması görüntüsünün verilmemesi ve darbe yüzünden yaşanan acıları yeniden yaşatmamak, yaraları yeniden kanatmamak için; ‘12 Eylül darbesini gerçekleştiren eski cumhurbaşkanı, eski Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının cenazelerinde devlet töreni ya da kurumsal cenaze töreni yapılamayacağına dair düzenleme yapılmasını bekliyor ve diliyoruz.”
‘Anılarına saygısızlık’
İnsan Hakları Savunucular Derneği (İHSD) Genel Başkanı Ali Akbaş da devlet töreni yapılmamasını istedi: “Devlet töreni hukuksuzlukların tescillenmesi, devlet tarafından kabulü ve 12 Eylül darbesinde hayatını kaybeden vatandaşların manevi hatırası ile mağdur edilen yüz binlerce insana saygısızlık anlamına gelecektir. Evren için devlet töreni yapılması, insanlığa, insan haklarına, hukuka ve halkın özgür iradesine saygısızlıktır, darbeyi meşrulaştırmaktır. Bu darbecinin cenaze törenine katılmak, yaptığı darbeyi, insan hakları ihlalini hoş görmekle eş anlamlıdır.”
EVREN’İN AİLESİ MECLİS’TEN UĞURLANMASINI İSTEMEDİ
Resmi tören Genel Kurmay’da
7’NCİ Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in cenazesi yarın Genelkurmay’da yapılacak resmi törenden sonra Ankara Bilkent’teki Akseki Camii’nde kılınacak cenaze namazının ardından Devlet Mezarlığı’nda toprağa verilecek.Evren’in kızlarının Meclis’te tören istemediği öğrenildi. Ailenin bu kararı, Meclis’in kapalı olması ve milletvekillerinin seçim çalışmaları için Ankara dışında bulunmasını dikkate alarak verdiği belirtildi.
‘Elim ayağım tutarken ölmeyi istiyorum’
Cumhurbaşkanlığı döneminde Evren’i yakından takip eden gazeteci Mustafa Kınalı o günleri şöyle anlattı: “Marmaris’teki ilk günleri de Evren’in çok hareketli geçiyordu. İlçeye gelen giden eksik olmuyordu. “Beyaz Ev’”i görmek, kendisiyle konuşmak, elini öpmek, fotoğraf çektirmek isteyenlerin ardı arkası kesilmiyordu. Emekliliğe adım attığında birkaç ay siyasi demeç vermeyeceğini söylemişti. Sıkı bir güvenlik çemberi içindeydi. Zaman zaman yaptığı sohbetlerde ölüme dair de konuşmuştu, ölümden korkmadığını söylüyordu. Hatta Hürriyet’te Celalettin Çetin’e verdiği bir röportajında bunu, “12 Eylül’den beri korunmam için hiçbir talepte bulunmadım. 12 Eylül’de çok ölüm tehditleri aldım ama hiç korkmadan halkın karşısına çıktım. Tanrı bana elim ayağım tutarken bir ölüm nasip etsin. Şöyle çalışırken, yürürken öleyim istiyorum. Hiç kimseye sıkıntı vermeden öleyim” diyerek ifade etmişti.
22 yıl boyunca hastalıklarla boğuştu
Kenan Evren, uzun yıllardır sağlık sorunlarıyla mücadele ediyordu. 1993’te ABD’de prostat kanseri ameliyatı oldu. 1998’te GATA Kalp Damar Cerrahi ana bilim dalında yatarak tedavi gördü. 2002’de koroner anjiyo oldu. 2005’te sol kulakta kanser hücreleri tespit edilerek tedavi gördü. 2009’ta zatürree tedavisi gördü. Ağustos 2009’da bağırsak ameliyatı oldu. Mart 2012’den itibaren yaşlılığa bağlı bir dizi rahatsızlığı nedeniyle GATA’da tedavi görmeye başladı.
‘Bir sağdan bir soldan astık, elim titremedi!’
12 Eylül davasına hasta yatağından telekonferansla bağlandığında “Bugün olsa yine darbe yaparım” diyen Kenan Evren, daha önceki röportajlarında da pişmanlık belirtisi göstermedi. 2006 yılında “Abbas Güçlü ile Genç Bakış” Programı’na katıldığında, idam kararlarını savunarak, şunları söyledi: “İdam kararlarını onaylarken elim titremedi. 35 kişi idam edildi. İdam edilenler insanları işkenceyle öldürenlerdi. Bir kısmı kahveleri, otobüsleri taradı. İnzibat erini sırtından vurdular” dedi.
‘Sırf denge olsun diye’
Evren bir röportajında da, idam ettikleri gençlerle ilgili olarak, “Ben sağ ve sol ayrımı yapmadım. Hatta o kadar ki mahkum olanlar, idam cezası alanlar var. Mesela sağdan bir tane mahkumun idamından sonra, bekletirdim. Sonra soldan bir tane idam ettirip, mahkum bekletirdim. Yani bir tane sağdan bir tane soldan adam astık. Sırf denge olsun diye buna dikkat ettim.” dedi.
‘Asmayalım da besleyelim mi?’
Evren, 19 Mart 1980’de yaşı büyütülerek idama mahkûm edilen Erdal Eren’in infaz kararı Yargıtay tarafından iki kere iptal edilmiş olmasına karşın, MGK tarafından onaylanmasıyla ilgili darbe döneminde Muş gezisi sırasında, “Şimdi ben, bunu yakaladıktan sonra mahkemeye vereceğim ve ondan sonra da idam etmeyeceğim, ömür boyu ona bakacağım. Bu vatan için kanını akıtan bu Mehmetçiklere silah çeken o haini ben senelerce besleyeceğim. Buna siz razı olur musunuz?” sözlerini söyledi.
KİM NE DEDİ?
‘Keşke bir gün hapiste yatsaydı’
TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu Üyesi AK Partili Selçuk Özdağ: “Ölüm haberini duyduğumda keşke cezaevinde yatsaydı. Bir gün de olsa elleri kelepçelenseydi dedim. Onunla hesabımız yarım kaldı.”
‘Ölünün arkasından kötü konuşulmaz ama’
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz: “Bizim bir geleneğimiz var, ölünün arkasından kötü konuşulmaz. Allah rahmet eylesin diyoruz. Ülkemiz, 12 Eylül’de çok acılar yaşadı. Allah bir daha memleketimize böyle günler yaşatmasın. Şimdi çok şükür Türkiye bunları geride bırakmış bir ülkedir.”
‘HDP cenazeye katılmayacak’
HDP Eş Genelbaşkanı Selahattin Demirtaş: “Resmi tören yapacaklarmış. Kim katılacak izleyelim hep beraber. Biz tek bir HDP’li ne resmi törene, ne de cenazesine katılacak. Bu kadar anneye acı çektirmiş, işkenceleriyle idamlarıyla yüz binlerce anneye acı çektirmiş birinin cenazesine tek bir HDP’li katılmaz.”
‘Artık hesabını kendisi verecek’
Eski Adalet Bakanı Bekir Bozdağ: “Öncelikle Allah rahmet eylesin, Kenan Evren her insan gibi yaptıklarıyla artık yüz yüze hesabını, yaptıklarının kendisi verecektir. Kenan Paşa bundan sonra Allah’ın huzuruna gitmiştir.”
‘Devlet törenine ben gitmeyeceğim’
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci: “Ben devlet törenine katılmayacağım. Şunu da unutmamak gerekir ki Türkiye’nin 1980 öncesi döneminde, Türkiye’yi o şekilde kurgulayanlar, Kenan Evren ve arkadaşlarına da böyle bir görev vermişlerdi. Türk tarihine, milletine ve Allah’a havale ediyoruz.”
Başbuğ’dan başsağlığı
26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Kenan Evren için başsağlığı diledi. Başbuğ, tweet’inde, “ Dün hayatını kaybeden 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren’e Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı dilerim” dedi.
‘Kötü bilirdik’
Kenan Evren’in ölümü ardından Twitter’da ‘kötü bilirdik’ hashtag’i açıldı, ünlü ünsüz isimlerden binlerce yorum yağdı:
Zülfü Livaneli: Kenan Evren, Allah rahmet eylesin değil de Allah taksiratını affetsin demek sanırım daha doğru olur.
Twitter’da ‘Kenan Evren öldü,
Erdal Eren yaşıyor’ yorumları yapıldı.
Muharrem İnce: Kenan Evren öldü, kurumları, yasaları, yüzde 10 seçim barajı, o yasa ve kurumları savunan apoletsiz Kenan Evrenler yaşıyor!
Ahmet Hakan : Kenan Evren öldü ama barajı hâlâ yaşıyor.
Atilla Taş: Kenan Evren ölmüş ama 12 Eylül’ün acılarını yaşamış insanların kötü hatıralarında ve öfkelerinde yaşayacak sanırım.
Barış Atay: Aileme ettiklerini unutmayacağım... Huzur bulma
Sezgin Tanrıkulu: Kenan Evren’in koltuğuna heveslenen biri varsa, Evren’in ardından yazılanları iyi okusun derim...
Mirgün Cabas: Olmasaydın, böyle olmazdık
Armağan Çağlayan: Yaşını büyütüp astığı çocuklar vardı değil mi? Bülent Ersoy yarın konser verir valla. Halk konseri.
Uğur Işılak: Bir sağdan, bir soldan sorarlar adama...
Aylin Aslım: Kötü bilirdik.
İŞTE SUÇLAMALAR
12 Eylül 2010 referandumunun ardından Evren ve komutanlara yargı yolu açıldığında, İnsan Hakları Derneği şu suçlamalarda bulunmuştu:
- İNSANLIK DIŞI İŞKENCE: 366 kişi “kuşkulu” şekilde öldü. Cezaevlerinde 299 kişi yaşamını yitirdi. 171 kişinin işkenceden öldüğü belgelendi. 14 kişi açlık grevinde öldü 16 kişi kaçarken vuruldu. 95 kişi çatışmada öldü. Yayınevi sahibi İlhan Erdost işkence ile öldürüldü.
- 50 GENCİN ASILMASI: 210 bin davada 230 bin kişi sıkıyönetim mahkemelerinde yargılandı. 7 bin kişi için idam cezası istendi. 517 kişiye idam cezası verildi. İdam cezası verilenlerden 50’si asıldı. (18’i sol, 8’i sağ görüşlü, 23 adli ve 1 Asala militanı bulunuyordu)
- 1 BUÇUK MİLYON KİŞİYİ FİŞLEME: 1 milyon 683 bin kişi komünist, Alevi, Kürt, şeriatçı ve dinci denilerek fişlendi. 10 binlerce kişiyi içeri attılar. 30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten atıldı. 18 bin 525 kamu görevlisi hakkında soruşturma açıldı. 3 bin 854 öğretmen 120 öğretim üyesi ve 47 hakimin işine son verildi. 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkartıldı. 30 bin kişi mülteci olarak yurt dışına gitti.
- HER ŞEYİ YASAKLAMA: 937 film yasaklandı. 23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu. Siyasi partiler ve sendikalar kapatıldı. Çok sayıda siyasetçi gerekçesiz gözaltında tutuldu ve tutuklandı.
- GAZETECİLERİ CEZAEVİNE TIKMA: 400 gazeteci için 4 bin yıl hapis cezası istendi. Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi. 31 gazeteci cezaevine girdi. 3 gazeteci öldürüldü. 13 gazeteye 303 dava açıldı.
- TONLARCA KİTAP YAKMA: 39 ton gazete ve dergi imha edildi. Yüz binlerce yayına el konulup imha edildi. Sadece bilim ve sosyalizm yayınlarına ait 113 bin 607 kitap yakıldı.
DARBENİN MAĞDURLARI KONUŞTU
Suçlarının cezasını çekemeden öldü
35 yıl önce kaybolan oğlu Hayrettin Eren’i arayan 82 yaşındaki anne Elmas Eren Cumartesi Anneleri’nin simge isimlerinden biri oldu. Hayrettin Eren’in kardeşi Faruk Eren, Kenan Evren’in ölümüyle ilgili olarak, “Ben o dönem abimi kaybettim. Cuntanın arkasından sonra kayboldu. 1982 Anayasası’nın oylandığı dönem ben de tutuklandım. Ailemiz 12 Eylül’de en çok acı çeken ailelerden biri oldu. Bütüm zulmü yaşadık. Kenan Evren’in ölümüne gelince bizler için çok fazla şey ifade etmiyor. Çünkü 12 Eylül döneminde çıkarılan birçok yasa hâlâ yürürlükte. Kurulan sistem halen devam ediyor. Siyasi Partiler Yasası’ndan, sendikalara ilişkin yasalara kadar hâlâ da Türkiye 12 Eylül’den kurtulmuş değil. Evren de, doğru dürüst yargılanmadan suçlarının cezasını çekmeden hayatını kaybetti.”
‘Baş suçlu o ve komutanları’
78’lerin Dev-Genç Genel Başkanı Bülent Uluer de, 12 Eylül mağdurlarından. HDP’den İstanbul Milletvekili adayı olan Uluer, Fransa ve İsviçre’de siyasi mülteci olarak yaşarken Türkiye’de iki kez idam cezasına çarptırıldı ve hakkındaki cezalar düşünce Türkiye’ye geri döndü. Bülent Uluer, Evren’in ölümü için şunları söyledi: “Tüm 12 Eylül’ün biletini Evren’e kesmemek lazım. Çok sayıda karakol komutanı, gardiyanlar ve görevlileri unutmamak gerek. Öyle ki cezaevi müdürleri ve polis şefleri var. Gözaltında kayıp olan arkadaşlarımızın cenazeleri ortada yok. Bunlar Kenan Evren zihniyeti. Tabii ki baş suçlu o ve yanındaki komutanlar. Ancak Evren’in vücudunun gitmesi zihniyetinin gittiği anlamına gelmiyor. 12 Eylül yasaları, Anayasa’sın kendisi, Partiler Kanunu, Seçim Kanunu, yüzde 10 barajı hepsi devam ediyor.” (Kenan BUTAKIN / HABER MERKEZİ)
‘Kendisini yarı tanrı sayıyordu’
Kamuoyunda Berfo Ana olarak bilinen Berfo Kırbayır da, oğlu Cemil Kırbayır’ı 33 yıl boyunca aradı. 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında gözaltına alınan Cemil Kırbayır’dan bir daha haber alınamamıştı. Berfo Ana ise iki yıl önce halen oğlunu ararken verdiği mücadele sırasında 106 yaşında hayatını kaybetti. Cemil Kırbayır’ın kardeşi Mikail Kırbayır, şunları söyledi: “Bugün üstat Zeki Alasya’nın cenazesi var. Gök kubbe ile yerküre arasında iyi iz bırakanlar ve lanetle anılanlar var. Zeki abi için tüm insanlık orada. Onu helalleşerek uğurladılar. Bir zamanların kendisini yarı tanrı sayan Kenan Evren ise binlerce insanın yaşam hakkını elinden aldı veya almasına sebep oldu. On binlerce insanı zindanlarda çürüttü ve bir o kadarını da işlerinden etti. Yaşadığı müddetçe hayatı boyunca insanlık suçu işledi, hesabını veremeyeceği işler yaptı.”