Demirtaş: Hükümet ile Cumhurbaşkanı arasında köklü kırılma var
.
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile hükümet arasında köklü bir kırılmanın söz konusu olduğunu öne sürerken, 2 hafta içerisinde gerçekleşmesini bekledikleri İmralı ziyaretinde izleme heyetinin yer alması halinde 'çözüm krizinin’ durumunun kendileri açısından belli olacağını söyledi. Abdulah Öcalan’ın mesajında yer alan ‘Eşme ruhu’ ifadesine Genelkurmay Başkanlığı’nın yaptığı açıklamayı tümüyle siyasi bulduğunu ve cumhurbaşkanının yanında yer aldığını gösterdiğini belirten Demirtaş, Öcalan’ın hükümet ile mutabakata varılan 10 maddelik mutabakat gerçekleşmeden PKK ’ya silah bırakma çağrısı yapmaması üzerine son krizin çıktığını savundu.
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Avrupa’dan uydu aracılığı ile yayın yapan Med Nuçe kanalının yayınına bağlanarak soruları yanıtladı. Demirtaş, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son 1 haftada yaptığı açıklamaların son derece bilinçli olduğunu, Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç’ın dediği gibi ‘Hissi duygularla şahsi fikirlerin olmasının’ çok ötesinde yapılan program çerçevesinde uygulanan bir stratejinin aşamaları olduğunu söyledi. Demirtaş, Erdoğan’ın sözlerinin düşünce, zihnindeki görüşlerin aleniyet kazanması olduğunu belirterek şöyle dedi: “Bunlar bir kez daha yakın zamanda ‘Kürt sorununu çözecek’ denilen Türkiye Cumhuriyeti devletinin resmi açık görüşleridir. Bu öyle alalade öfke, kızgınlıkla söylenmiş siyasi tespit veya söylemler değil. Ortadoğu hatta bununla bağlantılı uluslar arası dengeleri yakından etkileyen ve ilgilendiren ciddi bir mevzuda; Kürt sorununda tartışma yürütülürken hiç kimse gelişi güzel konuşmaz, tesadüfi değerlendirmeler yapmaz. Aslında Cumhurbaşkanı ve devlet kanadı ile Öcalan’ın; Kürt tarafının çözümden anladığı şey başkadır. Müzakere diyalog süreçlerinden taraflar başka amaçlar gütse, başka şeyler anlasalar da bu süreç diyalog sürecinde birbirlerine yaklaşmaları çözüm önerilerinin yaklaşması beklenir. 2013 yılı Ocak ayından bu yana sayın Öcalan’ın 2013 Newroz’undan bu yana Kürt tarafının sayın Öcalan’ın görüş, düşünceleri önerileri önemli ölçüde çözümün önünü açacak esnemeler içermekle beraber devlet tarafından özellikle cumhurbaşkanının tutumunda hiçbir değişiklik olmamıştır. O her zaman ‘Ben düşünmezsem yoktur, Kürt sorunu yoktur. Kürt kardeşlerim benim canım ciğerimdir’ gibi meseleyi ele alıp bireysel haklar çerçevesinde oldu- bittiyle konuyu kapatma peşindeydi. Bu düşüncesinin değişmediğini ilan etmiş oldu.” Demirtaş, AK Parti’nin bugüne kadar girdiği tüm seçimlerde PKK’nın ilan ettiği ateşkes süreçlerini yaşayarak girdiğini, o sürecinin yarattığı umutlu, pozitif olumlu havayı lehine dönüştürmeyi başardığını söyledi. Kürt sorununun barış çerçevesinde çözülebilmesinin toplumun ve kendileri rakip bir siyasi parti olmalarına rağmen bunu tolere edebildiği, bir durum olduğunu ifade etti. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın programda dile getirdiği görüşler özetle şöyle: * Bu dönemde başaramayacaklarını anladılar: Cumhurbaşkanı bunun siyasi rantını yemeye alışmıştı. 2015 seçimlerinde de ‘PKK’ya silah bıraktırıyoruz’ diyerek oldu bitti ile seçmenin karşısına çıkmaya çalışıyordu. Sayın Öcalan bu konuda çok net mesaj verirken demokrasi, barış, özgürlük kavramlarını iç içe geçirerek senkronize adımlar silsilesi ile adımlar atılarak buna gidilebileceğini ifade edince siyaseti tam olması gereken yere oturtunca bunu bu dönemde başaramayacaklarını anladılar. Bekledikleri, sayın Öcalan’ın çağrı yapması, PKK’nın silah bırakması ve ardından ‘Bu iş bitti’ demeleriydi. Öcalan bunun olabilmesi için açıklanan 10 maddenin tartışılabilmesi müzakere yapılabilmesi, ele alınması yasal düzenleme yapılması, yüzleşme komisyonunda bu sürecin ele alınması, parlamentoda onaylaması olduğunu söyledi. Bu durum hükümet ve cumhurbaşkanını rahatsız etti. Hiçbir adım atılmadan silahsızlanma gerçekleşsin beklentisi içindeydiler. Oysa İmralı’da hiçbir zaman konuşulmadı bu mevzular. Müzakere sürecek, tartışma yürüyecek elbette silahsızlanma olacak.
Newroz mesajında tahrifat-değişiklik yok: Hiçbir söz verilmiş değil: HDP’nin tanık olduğu hiçbir görüşmede Erdoğan veya hükümetin dile getirdiği çerçevede bir söz verilmiş değil. Taraflar farklı iddialarda bulunuyorsa bunu gidermenin tek yolu gözlemci heyet gidecek tartışmalar aleniyete kavuşur. Bizim gördüğümüz hiçbir şekilde tarih konuşulmadı. İmralı tutanaklarında da bu açıktır. Newrozda okunan mesajında da en ufak bir tahribat, değişiklik söz konusu değildir. İddia edildiği gibi ‘15 Nisan’ tarihi olsaydı olduğu gibi heyetimiz tarafından okunacaktı. Heyetimizin tarihi değiştirme yetkisi yoktur. Orada verilen mesaj neyse orada okuyup açıklamıştır. İmralı’dan iletilmek istenen mesaj çıkan neyse onu paylaşmıştır. ‘ AKP ’ye güvenmiyoruz’ derken tam da bunu kast ediyorduk. 10 madde konusunda güven veren bir tutum sergilemediler. Bugün ortaya çıktı ki; Hükümet çözüm sürecinden sadece silahsızlanmayı anlıyordur.
Cumhurbaşkanı ile hükümet arasında köklü kırılma: Cumhurbaşkanı ile hükümet arasında danışıklı dövüşün bir plan program içinde sürdürüldüğünü düşünmedik değil. Köklü bir kırılma yaşanıyor. Başbakan ve ekibi çözüm sürecindeki, İmralı’ya giden ekip tartışmalara hakimler. Gözlemci heyet bir sonraki ziyarete gidecekti. Varılan mutabakat ile gözlemci heyetin gitmesi konusunda mutabakata varıldı. Ama cumhurbaşkanı, 10 maddeye de, gözlemci heyetine, hepsine karşı olduğunu ifade etti. Ayrı açık bir duruş söz konusu. Çok danışıklı yapılma hali yok. Çok başlılık ve çok seslilik kendileri arasındaki bu tartışma kimi muhatap alacağımız konusunda kaos ortaya çıkarıyor. ‘İki maymunu oynuyorlar’ desem yanlış olmaz. Cumhurbaşkanının dediği mi egemen olacak önümüzdeki günlerde gözlemci heyeti İmralı heyeti ile giderse her şey ortaya çıkacak. Hükümet, izleme heyetini tartışıyor; cumhurbaşkanının bu konudaki tavrını hükümet diskalifiye etmiş görünüyor. Hükümet izleme heyetini oluşturursa görüşmeler devam eder. Biz ‘çözüm krizinin’ olmaması için çaba harcarız. Ama AKP’nin krizi kendi aralarındaki sorundur. Çözmezlerse de Türkiye için belki de hayırlı olur.
Erdoğan’ın ne söylediği önemli değil: AKP içindeki tartışmaların nereye gider kestirilebilecek şey değil. Bizim için HDP’nin güçlü çıkması dışında bir durum yoktur. Tek başına anayasayı çıkaracak oranında seçimden sonuç alırsa Recep Tayyip Erdoğan zihniyeti, anlayışı, cumhurbaşkanı olmanın ötesinde diktatöre dönüşecektir. Süreç açısından tehdittir. AKP’deki yarılma, çatışmaya umut bağlayarak siyaset yapılmaz... Güçlü bir sonuçla çıkarsak Erdoğan’ın ne söyleyeceği önemli değildir. Tekçi anlayışından vazgeçmeyecek. Düşüncesini değiştirme bir çabamız yok. Çözüm süreçleri karşılıklı birbirinin düşüncelerini değiştirmek üzerine yürümüyor. Çözüm için; mazlum, haklı olmak yetmiyor. Gücünüzün olması gerekiyor. HDP kendi işine bakacak seçime güçlü girecek. Cumhurbaşkanıın barıştan ne anladığı anlaşılmıştır. Bizi çekmek istedikleri sahaya çıkmayacağız. Barışı sığ çerçevede ele almayacağız. Giderek yalnızlaşarak tekleşecektir.
‘Eşme ruhu’ mutabakatla yer aldı: Sayın Öcalan’ın nevruz mesajında dile getirdiği ‘Eşme ruhu’ kavramının son 2-3 aslında İmralı görüşmesinde ifade edildiğini söyleyebilirim. ‘Eşme ruhunun’ mektupta yer aldığını devlet biliyordu. Devlet onayı ile ortak bir mutabakatla çıkıyor o mektup, alalede posta ile gelmiyor. Ortaklaşma, mutabakata varılmış bir mektup ardından ‘Şuna karşıyız’ demek ilkeli bir tutum değildir. Genelkurmay, mektupta ne yazdığını nevruz meydanında okununca mı öğrendi?. Öyle diyorlarsa devletin hiçbir ciddiyeti yok. Sayın. Öcalan bir mesaj hazırlıyor heyetler huzurunda bundan ortaklaşılıyor, devlete gidiyor, tüm kurumlarında tartışılıyor. Sonra heyetimize teslim ediliyor. O aşamada hiçbir sorun yokken ‘Şuna veya buna katılmıyorum’ deniliyor. Bu açıklama ile TSK cumhurbaşkanının yanında olduğunu ilan etti bence Genel kurmay Başkanı cumhurbaşkanının belirlediği biraz da ona bağlı bir kişilik olduğu için siyasi tavrını belirlemek için siyasi bir tavır koymuş oldu. Yoksa ‘Eşme ruhu’ denilen şey kimseye hakaret küçümseme amacıyla hor görme amaçlı bir kavram değil. Son derece akıllıca kavramsallaştırılmış Ortadoğu’nun sorunlarının sorunlarının çözümünde birlikte hareket edilirse tehlikelerin de kolay bertaraf edilebileceği sorunların çözümünün tarihsel bağını kurup, aktüel güncel bir gelişmeye atıf yapan son derece ustaca bir kavramsallaşmadır. TSK ‘Siyasi tartışmaların dışında kalmak istiyoruz’ dese de bu baştan sona siyasi ve cumhurbaşkanına güç verme açıklamasıdır.”