‘Darbecilere en güzel cevap yeni anayasa’
İki yeni üye için yapılan törende konuşan Arslan, “Olağanüstü hal anayasaya göre zorunluluktur, ancak hukuksuzluk hali değildir. 15 Temmuz, 61 ve 82 Anayasası’ndaki ironi ve paradoksu ortadan kaldırdı” dedi
Anayasa Mahkemesi üyesi seçilen Recai Akyel ve Yusuf Şevki Hakyemez için Yüce Divan yargılamalarının yapıldığı Anayasa Mahkemesi salonunda and içme ve kisve giyme töreni düzenlendi. Törende Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, konuşmasının büyük bölümünü 15 Temmuz darbe girişimine ayırdı. O gece ‘demokrasi destanı’ yazıldığını ifade eden Arslan, “Darbecilik, milli iradeyi gasp etmeye çalışan, vesayetçi elitizmin pençesinde demokrasiyi içten içe kemiren iflah olmaz bir hastalık, tam bir siyasi sapkınlıktır” dedi.
OHAL zorunluluğu
“Devlet ve milletin varlığına yönelik ağır tehditler hiç kuşkusuz bir zaruret hali oluşturur” diyen Arslan, demokratik olağanüstü yönetim usulü anlayışının, anayasaların bütünüyle askıya alınmasını, temel hak ve hürriyetlerin tamamen kullanılamaz hale getirilmesini reddettiğini söyledi. Arslan, “Bu nedenle, olağanüstü hal hukuksuzluk hali değildir. Nitekim olağanüstü hal hukuku Anayasa’da detaylı düzenlenmiş, temel hak ve hürriyetlere yönelik müdahalenin şartları ve sınırları açıkça belirlenmiştir” dedi. Arslan, olağanüstü halin amacının, demokratik anayasal düzene ve temel hak ve özgürlüklere yönelik tehdidin en kısa sürede bertaraf edilerek olağan durumu dönülmesi olduğunu da söyledi.
Özgürlükçü yeni anayasa
15 Temmuz sonrası oluşan birliğin “biz” düşüncesini yeniden inşa ettiğini ifade eden Arslan, “15 Temmuz’da bir kez daha hortlayan darbeci zihniyete milletçe verilecek en güzel cevap, demokratik ve özgürlükçü yeni bir anayasa yapmaktır. Darbelerin ve darbe teşebbüslerinin arkasındaki vesayetçi anlayışı tamamen tasfiye eden, milletin siyasi özne olduğunu ilan eden ve insan haklarına dayanan demokratik hukuk devletini tüm kurum ve kurallarıyla tesis eden yeni bir anayasa, hepimizin özellikle de demokratik siyasetin 15 Temmuz şehitlerine ve gazilerine olan vicdan borcudur. Esasen 15 Temmuz sonrası oluşan toplumsal ve siyasal birlik ruhu yeni anayasa için gerekli iklimi de sağlamıştır” dedi. Arslan, 15 Temmuz’un, Türkiye’de insanların yüreğinde özgürlüğün ölmediğini gösterdiğini söyledi.
‘Kuzuların sessizliği’
Dünya demokrasi tarihine geçecek bir olay olan 15 Temmuz konusunda, “hür dünya”nın maalesef iyi bir sınav veremediğini belirten Arslan, “Her fırsatta demokratik değerlerin sahibi ve savunucuları olarak ortaya çıkanlar, Türkiye’de ölümcül silahlarla demokrasinin taammüden katledilme girişimi ve onun karşısında sergilenen demokratik direniş karşısında ‘kuzuların sessizliği’ni oynamışlardır” dedi.
61 ve 82’deki paradokslar
Arslan, 15 Temmuz’un özellikle anayasanın başlangıç bölümünü anlamlı hale getirdiğini söyledi. 1961 ve 1982 Anayasası’nın başlangıç kısımlarında Anayasa’nın, demokrasiye aşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi edildiğinin yazıldığını anlatan Arslan “Hem 61 Anayasası bakımından hem de 82 Anayasası’nın mevcut başlangıcı bakımından bu ifadelerin tüm zamanların en büyük ironisi olduğunu ifade etmiştim. İroniydi çünkü bu başlangıcı yazanlar da, yazdıranlar da, bunun muhatapları da her durumda demokrasiye ve hürriyete aşık olduklarını tam olarak gösterememişlerdir. İşte 15 Temmuz bu paradoksun ve ironinin de ortadan kalkışını simgeliyor. Hazırlandıkları dönemi ve arkasındaki dinamikleri bir an için bir kenara bırakıp anayasaya bakarsak artık gerçekten de Anayasa Türk milletinin demokrasiye aşık evlatlarına emanettir” dedi.
Fotoğrafları kaldırılmamış
Darbe girişiminin ardından Anayasa Mahkemesi üyeleri Alparslan Altan ve Erdal Tercan meslekten çıkarılmıştı. Altan ve Tercan’ın isimleri mahkemenin internet sitesinden kaldırıldı. Bina içindeki albümde ise iki ismin fotoğrafının durduğu görüldü.