Cumhurbaşkanı Erdoğan Malatya'da konuştu
Cumhurbaşkanı Erdağan, Malatya'da vatandaşlara seslendi. Erdoğan, Kandil'den "hayır deyin" talimatı geldiğini ve hayır diyenlerin onlardan farkı olmayacağını söyledi.
Vatan Haber
Cumhurbaşkanı, 'hayır' talimatı için şu sözleri kullandı: Kandil'den talimat geliyor; 'hayır diyeceksiniz' diyor. Şimdi Kandil hayır diyor. Kandil'le beraber hayır diyenler onlarla aynı değil mi? Kılavuzu karga olanın... Neyse bir şey demiyorum...
İşte Erdoğan'ın konuşmalarından satır başları:
- Toplam yatırım bedeli 1 milyar 162 milyon liralık, yani 1 katrilyon 162 trilyon liralık proje eser ve hizmetin resmi açılışını yapıyoruz. Ne mutlu Malatya'ya. Ne mutlu Malatyalılara.
- Eğitimde 2 adet 160 kapasiteli pansiyon, atölye, konser salonu, halısaha ve alt yapı çalışmalarını hizmete alıyoruz. Gençlik ve Spor Bakanlığı'mız yeniledi, kapalı halısahayı tamamladı. TOKİ yaklaşık 338 milyon liralıkla 3 bin 387 konutu 32 dersliğin altyapı çalışmalarını ve çevre düzenlemelerini bitirdi.
- Milletimle gurur duyuyorum. Ben, milletimle iftihar ediyorum.
- 15 Temmuz gecesi benim milletim F16'lara göğsünü gerdi. O bombalar yağdıran helikopterlere göğsünü gerdi. Tanklara toplara göğsünü gerdi. Model silahlara göğsünü gerdi. Benim milletim eşi benzeri olmayan bir millettir.
- 248 şehidimizin hesabı sorualcak. Bundan hiç endişeniz olmasın.
- İçişleri ve Ulaştırma bakanlıklarımızın yatırımları var. Tünel ve bağlantı yollarını tamamladık. Bütün bu hizmetlerin resmi açılışını bugün yapıyoruz.
- Malatya'da özel sektörümüz de hiç boş durmuyor. Hamdolsun onların önünü açmak için gereken desteği verdik, vereceğiz.
- Hizmet etmek yatırım yapmak her şeyden önce gönül işidir. Aşk işidir. Sevda işidir. Aşık olmayan bunları yapamaz. Her zaman söylerim ya biz Ferhat'ız Ferhat. Şirin'e ulaşmak için dağları nasıl deldiyse biz de bu hizmetlerle milletimize ulaşmak için dağları dele dele ilerliyoruz.
- Unutmayın, inanç varsa imkan vardır.
- 14 yıl önce nasıl bir Malatya vardı? Bugün nasıl bir Malatya var?
- 14 yıl önce ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlendiğimizde memuruna maaş ödemekte zorluk çeken Merkez Bankası'nın kasası tam takır kalmış bir Türkiye vardı. 2002 yılında gençler IMF'ye 23,5 milyar dolar borcumuz vardı. Şimdi borcumuz yok, hatta bizden borç istediler. Merkez Bankası'nın kasasında ne vardı biliyor musunuz? 27 buçuk milyar. Şimdi 120 milyar dolara kadar Merkez Bankası'nın rezervi çıktı. 26 milyar dolar ihracı olan bir Türkiye vardı. Şimndi 143 milyar doalra yükseldi. Kişi başına düşen milli gelir 3500 dolardı. Şimdi bu rakam da 11 bin doların üzerine çıktı.
- Sağlık sistemi çökmüş, eğitim altyapısı zamanın gerisinde kalmış bir ülke vardı.
- Vatandaşına hizmet etmek yerine onunla kavga eden, yasaçılıktan başka bir şey bilmiyorlardı. Başörtüsüyle uğraşan bir devlet vardı. Onları üniversitenin kapısından geri çeviren bir Türkiye vardı. Onlar şimdi 'hayır'cı oldular. Hayır diyorlar. Ama ne oldu? Üniversitelerin kapısı açıldı mı? İmam Hatipler açıldı mı? İşte onlar da evetçi.
- Kandil'den talimat geliyor; 'hayır diyeceksiniz' diyor. Şimdi Kandil hayır diyor. Kandil'le beraber hayır diyenler onlarla aynı değil mi? Kişi sevdikleriyle beraberdir. Dolayısıyla 'ne alakası var', ne demek ne alakası var? Kılavuzu karga olanın... Bir şey demiyorum... Olay bu.
- Vesayet odaklarının millete ayar vermeye çalışanların, milletin sırtından para kazanmaya alışmış bir avuç elitin gönlünü hoş tutmaktan başka mahareti olmayan bir sistem vardı. Nereye elinizi atsanız orada sorunlarla karşılaşıyordunuz. Biz böyle bir ülkeyi devraldık. 14 yıl boyunca inançla cesaretle, hepsinden ötesi aşkla çalışarak Türkiye'yi o karanlık günlerinden aydınlığa çıkardık. Bir taraftan Merkez Bankası'nın kasasını doldururken diğer yandan devletin borçlarını kapattık.
- Türk ile Kürt'ün birlikte yaşadığı, ülkemizin tüm güzelliğini bağrında taşıyan Malatya karanlık günlere dönmek istemez. Ahmet Kaya gibi bir değeri yurt dışına itmek zorunda kalan bu şehir bir daha aynı sıkıntıları yaşamamalıdır. Milletin özlemlerine uygun bir yönetim sistemleri gelmelidir. Bu sistemin adı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'dir. Esasen adının ne olduğu da çok önemli değildir. Ülkemizin ihtiyacı gülü bir yürütme organı ile kendi işine odaklanmış yasama ve yargı organlarından oluşan bir Türkiye'dir.
- Malatya'nın evladı merhum Turgut Özal'ın hayali de işte böyle bir Türkiye'dir.
- Rahmetli Özal'ın hayalini gerçekleştirmek üzere yola çıktık. Hani ne diyor o güzel Malatya türküsünde: Mevlam bir çok dert vermiş. Beraber derman vermiş. Bu tükenmez derdime neden ilaç vermemiş. Ayrılıp da kavuşamayanların dertleri dışında her derde fdeva vermiş. Türkiye'nin çektiği dertlerin devası işte bu yeni yönetim sistemidir.
- Hep söylemişimdir, Malatya insanı köşeli olur. Eğik duruk olmaz. Köşeli olur. 16 Nisan'da Malatya Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ne geçiş noktasında öyle güçlü bir destek verecek ki tüm Türkiye dönüp Malatya'ya bakacak ben buna inanıyorum. Malatya'ya yakışan budur.
- Bu sistemin arkasında yüzlerce yıllık bir birikim, çekilmiş acılar ve yaşanmış tecrübeler vardır. Türkiye'nin son çeyrek yüzyılı dahi bu ihtiyacı tüm açıklığıyla göstermeye yetecektir. Müslüman aynı delikten 2 defa sığınmaz derler. Gereken adımı atıyoruz, daha doğrusu tamamlıyoruz. Ayakları ısırdılar, burun kırdılar.. Nerede oldu bu? Parlamenter demokraside oldu. Bizim bu attığımız adım 2007 yılında yapılan anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanı'nı seçme yetkisinin doğrudan halka verilmiş olması.
- Son adımda inşallah 16 Nisan'da onaylanacak anayasa değişikliği. Türkiye'nin son 2,5 yıldır sahip olduğu yönetim biçiminin bir ismi ve örneği yoktur. Dünyanın hiçbir yerinde.
- Bizden önce bu ülke anayasa kitapçığının Başbakan'ın suratına fırlatıldığını gördü. Bu ülke bu hallere düşmeli mi? İşte bunun sebebi sistemin kendisiydi. Şimdi Cumhurbaşkanı ile Başbakan larak bizim aramızdaki bu diyalog sebebiyle bu sıkıntılar yaşanmadı. Birbirlerini yakından tanıyan kişiler arasındaki uyum, şahsidir.
- Sağolsun Sayın Yıldırım ve Sayın Bahçeli elele vermek suretiyle parlementoda milletvekilleriyle beraber oluşturdukları güven oyuna giden o süreci aşştık ve 339 oyla referandum kararı çıktı. Ama şimdi yeni bir şey var. Buradan sesleniyorum. Diyorum ki, AK Parti'ye gönül vermiş kardeşlerim size sesleniyorum. CHP'ye gönül vermiş kardeşlerim, MHP'ye gönül vermiş kardeşlerim, HDP'ye gönül vermiş kardeşlerim, size sesleniyorum: İnşallah hep birlikte bu 18 maddeden oluşan halk oylamasında 16 Nisan'da birleşen bir anlayış olalım. Hepsini buraya davet ediyoruz.
- Cumhurbaşkanı'na yeni sistemde yaptığı tüm işlemlerle ilgili soruşturma açılabilecek. Ancak 2 dönem Cumhurbaşkanı seçilebilecek. Geçmişte çok acılara sebep olan sıkıyönetim uygulaması tamamen kaldırılıyor. Cumhurbaşkanı'na gerektiğinde OHAL ilan etme yetkisi veriliyor. Yürütme ve Yasama konusunda da önemli hükümler yer alıyor. Her şeyden önce yargının bağımsızlığı ilave ediliyor. Böylece yargıyı da çok rahatsız eden çift başlı sistemden kurtulmuş oluyoruz.
- Seçilme yaşını 18'e indiriyoruz. Seçme yetkisini veriyoruz da seçilmeyi neden vermeyelim?
- Bu gençlik Fatih'in nesli. 21 yaşında bir çağ kapatıp bir çağ açtı mı? Demek ki oluyor bak. Fatih'in İstanbulu fethettiği yaştasınız. Ama çok çalışacaksınız. Dersler önemli. Sosyal faaliyetlerin içerisinde olacaksınız. Ve inşallah parlamento bu gençlerimizde inşallah çok daha güçlü olacak hatta kabinemizin içerisinde de evel Allah genç arkadaşlarımız olacak.