Bölücübaşı yine konuştu!
İmralı’dan avukatları vasıtasıyla açıklamalar yaptı, dinden Ergenekon’a bir çok konuda konuştu
Bölücübaşı, terör örgütüne yakınlığıyla bilinen internet sitesinde yer alan habere göre, şu açıklamalarda bulundu:
‘Gerçek müslümanlık Hz. Muhammed'in ölümüyle sona erdi’
Din üzerine bir ilahiyatçı gibi ahkam kesen Öcalan, gerçek Müslümanlığın Hz. Muhammed'in ölümü ile sona erdiğini iddia etti. Öcalan bu konuda şunları söyledi: 'Gerçek Müslümanlık Hz. Muhammed'in ölümüyle sona ermiştir. O'nun ölümünden sonra Müslümanlık iktidara alet edilmiştir. Bilindiği gibi Muaviye ile Hz. Muhammed'in torunları arasındaki mücadele bir iktidar mücadelesidir. Muaviye, Hz. Muhammed'in torunlarını öldürdü. Hz. Hasan'ın karısını da aldı. Aslında bu İslami bir mücadele değil bir iktidar mücadelesiydi. Bundan sonra artık Gerçek Müslümanlık, Ehli-beyt kalmamıştır. Ehli-beyt dönemindeki Müslümanlık yoktur. Harem kuruyorlar, kadını sömürüyorlar, bunlar kadın düşmanıdırlar, kadını çok kötü kullanıyorlar. Bunlar dinsizdirler. Benim gerçek İslamiyet'e çok büyük saygım vardır. Benim inançlı insanlara saygım sonsuzdur. Sasonlu Mele Abdullah ile çok görüştüm. Suriye'deydi, 80 yaşındaydı. Vefat etti, mezarı da ordadır. Mele Abdullah gibi Müslümanlar, gerçek müslümandırlar.'
Tanrı kavramını derinlikli ele almış!
Laikliği de değerlendirmekten geri kalmayan Öcalan, 'Yine laikiz diyorlar Ancak bunlar laikliği yanlış yorumluyorlar, iktidar amaçlı kullanıyorlar. Dünyadaki seküler anlamdaki laikliği kabul ediyorum. Biz de laikiz. Laiklik bağımsız düşünmektir' diye konuştu.
İslamcı basının kendisine yönelik değerlendirmelerine dikkat çeken Öcalan, şöyle dedi: 'İslamcı basın benim hakkımda ne diyor, bu önemlidir. AKP ve Fethullah Gülen onlar. Özellikle benim dine yaklaşımım üzerinden güya değerlendiriyorlar. Çünkü ben son savunmalarımda bu konuyu özellikle Tanrı kavramını çok daha derinlikli açtım. Benim bu değerlendirmelerimden kaynaklı kendimi yarı tanrılaştırdığımı iddia ediyorlar. Bazı çevreler benimle ilgili bir site de açmışlar herhalde. Buradan bana ilişkin değerlendirmeler yapıyorlarmış. Benim din karşıtı olduğumu iddia ediyor. Bunlar doğru değil.'
‘Ergenekon’cular benimle görüştü’
Ergenekonculara da değinen Öcalan, 'Benim Ergenekonla hiçbir ilişkim yok. Atilla Uğur, Emre Taner ayrı ayrı İmralı'da ilk dönemde benimle görüşmüşlerdi. Ben Emre Taner'i tanımıyordum' diye belirtti. Öcalan, 'Çok olgun biriydi, şaşırdım. Daha önce söylemiştim bana birlikte çözelim demişlerdi, onlara 'sizin gücünüz var mı?' demiştim. Çok iddialı konuşuyorlardı. Biz bu sorunu KDP, YNK ve Amerika ile değil sizinle PKK ile çözelim diyorlardı. Bana konuşmaları olumlu geldi. Ben de onlara normal davrandım ama şimdiki durumları ortada. Güçlerinin olmadığı ortadadır. Benim sorguma katılan paşa cezaevinde ama ne için cezaevinde olduğunu bile bilmiyor' şeklinde sözlerini sürdürdü.
Öcalan, 'Ben bunların Ergenekonla olan ilişkilerini açığa çıkartmaya, kanıtlamaya çalıştığım için bunun üzerinden bana yöneliyorlar' diyerek Ergenekon'un aslında tasfiye edilmediğini iddia etti. Öcalan sözlerini şöyle sürdürdü:: 'Yeni bir Ergenekon oluşturulmaya çalışılıyor. Bazıları eski Ergenekon bazıları yeni Ergenekon. Aslında bunların hepsi birbirleriyle aynıdır. Aralarında bir iktidar savaşı var. Ergenekon'la yapmak istediklerini bir dönem Veli Küçük ile JİTEM üzerinden yaptılar. Şimdi ise yeni bir Ergenekon yaratmaya çalışıyorlar. Bunu AKP üzerinden yapıyorlar. Bunların hepsi Amerika'nın izniyle yapılan şeylerdir. Bunlar PKK ve Kürtler üzerindeki oyunlarını bazı şahıslar üzerinden yapmaya çalıştılar. Şemdin Sakık'a da, benim aleyhime kitaplar yazdırdılar. Bazı şahıslara da Almanya'da benim hakkımda yayınlar yaptırıyorlar. Bunları yapan, bunları yayınlatan aynı kaynaktır. Onların Ergenekon'u bunlardır. Aynı merkezden yönlendiriliyorlar. İşte bu merkezi iyi görmek, iyi analiz etmek gerekiyor.'
‘Her şeyin sorumlusu Yahudiler’
Sık sık Musevilerin Türkiye’de çok etkin olduğunu vurgulayan bölücübaşı, bir Yahudi düşmanı olmadığını söyledi. Öcalan bu konuda şunları söyledi: 'Anadolu Hıristiyanlarının, Ermenilerin sürülmesi ve katliamlarının arkasında Yahudi milliyetçiliği vardır. Yahudilerin İspanya'dan sürülmelerinin intikamını böyle aldılar. Anadolu'yu Hıristiyansızlaştırdılar. İsrail, Selanik, Amsterdam ve Londra merkezli bir yapı oluşturmaya çalıştılar.
‘Mustafa Kemal'in etrafını kuşatarak hareket etmesine izin vermediler. Mustafa Kemal'in Kürtlerle kurduğu diyalogu istemeyen güçler, Mustafa Kemal'in etrafını saran güçler, ittihat terakkiciler bunu engellediler. Bu güçler, sahte Türkçülüğü de geliştirdiler. Türkiye'de geliştirilen bu milliyetçilik şimdi de Güney'de geliştirilmeye çalışılıyor. O dönem Türkiye'ye müdahale eden el şimdi de güneye müdahale ediyor. Bu eli iyi görmek gerekiyor.’
Altı ayda işsizlik sorununu çözermiş!..
Şimdi de bu politikalarını Türkiye'de AKP ile yürüttüklerini iddia eden Öcalan, 'Diyarbakır'da, Bitlis'te belli bazı aileler, yine başka aileler ile bunu yapıyorlar. Bitlis'te kimi şirketler vasıtasıyla holdingler yaratarak, bölge ekonomisine hâkim olmaya çalışıyor. Hatta GAP bölgesinde bazı toprakları da satın almışlar' dedi.
'Kürtlerin ellerindeki toprakları satın almaya çalışarak, Kürtleri aç, yoksul, işsiz bırakarak kendilerine bağımlı hale getirme politikasını uyguluyorlar' diyen Öcalan, 'Ben olsam altı ayda GAP'la 10 milyon insanın işsizlik sorununu çözerim' vurgusunu yaptı.
‘Barzani ve Talabani Amerika'nın denetiminde’
Öcalan sözlerini şöyle sürdürdü: 'Ama devlet bunu bilerek yapmıyor. Güneyde devlet kurduracağız diyorlar ama kuracakları devlet Kuveyt gibi olacaktır. Güneyi de Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ekonomik olarak kendilerine bağlamışlar. Diyarbakır aydınları bu konuda dikkatli olmalı, duyarlı olmalıdır. Bunları etraflıca görüp, tartışıp, halka anlatmalıdırlar. Güney'deki oluşum da bu politikaların sonucudur. Bu da tehlikelidir. Güneydeki güçler tamamıyla Amerika'nın denetimindedir dikkatli olmak gerekir. Bunlar bu tehlikenin farkında değiller mi? Mesut Barzani kötüdür demiyorum. Tutarlı, yurtsever olursa kabul ederim ama Amerika'nın kontrolündedir. Ben bunu söylerken Barzani'yle bir şey yapılmayacağı anlamında söylemiyorum. Barzani ile görüşülebilir, ortaklaşa bir şeyler yapılabilir ama bu yönü de bilinerek, gözetilerek. Biz olmazsak bunlar bir gün bile yaşayamazlar. Bunu kendileri de söylüyorlar. Talabani defalarca bana bunu söyledi. Onlar da bunun farkındalar.'