'Baykal C.başkanlığı görevini...'
.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Habertürk'te gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı adayının, cepheleşmeyle belirlenmemesi gerektiğini belirterek, “Biz cepheleşmeden değil, toplumsal uzlaşmadan yanayız. Biz bu cepheleşme mantığını aşmak istiyoruz. Herkesi kucaklayan, herkesin sempatiyle baktığı bir Cumhurbaşkanı adayı istiyoruz” dedi.
Kılıçdaroğlu, katıldığı bir televizyon programında, ilk kez halkın Cumhurbaşkanı’nı seçeceğini hatırlatarak, şunları söyledi:
“Adayın özenle seçilmesi, bu sürece dikkat edilmesi gerekiyor. Ben STK’ların, sendikaların, meslek kuruluşlarının başkanlarını ziyaret ettim. Benim tek tek bütün yurttaşları ziyaret edip ‘Nasıl bir Cumhurbaşkanı istiyorsunuz’ diye sorma şansım yok ama Türkiye’de halkın önemli kesimini temsil eden kuruluşlarla oturduk, konuştuk. Amaç, herkesin kabul edebileceği, en azından ortak paydayı olabildiğince geniş tutan bir aday sürecini başlatmaktı. Aday sürecini büyük ölçüde tamamladık, bir siyasal partiler kaldı. Önümüzdeki süreçte sanatçılarla da bir araya gelebiliriz. Sonunda bir aday belirlenecek. Aslında çok geç kalınmadı. Süreç şunu gösteriyor; yeni isim belirleme konusunda kamuoyunun bildiği, tanıdığı bir ismin gündeme gelmesi gerekiyor. Kamuoyunun çok bilmediği ama nitelikleri itibariyle çok iyi Cumhurbaşkanlığı görevini yapabilecek olan isimler elbette ki var ama maalesef süreç, biraz da kamuoyunun bildiği, tanıdığı isimleri gündeme getiriyor. Cumhurbaşkanı adayı, cepheleşmeyle belirlenmemelidir. Böyle bir cepheleşmeyi doğru bulmuyoruz. Doğrusu geniş bir toplumsal uzlaşma yaratmaktır. Biz cepheleşmeden değil, toplumsal uzlaşmadan yanayız. Biz bu cepheleşme mantığını aşmak istiyoruz. Herkesi kucaklayan, herkesin sempatiyle baktığı bir Cumhurbaşkanı adayı istiyoruz.”
“DENİZ BAYKAL, CUMHURBAŞKANLIĞI GÖREVİNİ ÇOK İYİ YAPAR”
Deniz Baykal’ın CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı olabileceği iddialarını değerlendiren Kılıçdaroğlu, “Baykal siyaset deneyimi olan bir kişi. Cumhurbaşkanlığı görevini de çok iyi yapar, bu konuda en ufak endişem yok. Önümüzdeki sürece bakacağız. Baykal, belli görüş birlikteliği sağlanırsa kendisinin aday olabileceğini zaten ifade ettim. Yarın Almanya’ya gideceğim. Dönüşte siyasal partileri gezip görüşlerini alacağız. Daha sonra da adayı belirlemiş oluruz” dedi.
Abdullah Gül’ün adaylığının ise CHP açısından söz konusu olamayacağını vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Biz Cumhurbaşkanlığı makamına oturacak kişinin tarafsız olmasını, bütün partilere eşit uzaklıkta olmasını isteriz. Ben Gül’ü bu bağlamda tarafsız bir Cumhurbaşkanı olarak görmüyorum, zaten kendisi de tarafsız olmadığını kabul ediyor” ifadelerini kullandı.
“TÜRKİYE, ŞAİBESİZ BİRİNİ O MAKAMA OTURTMALI”
Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı için belirleyecekleri adayın Türkiye’nin bütün coğrafyasından oy almasını istediklerini kaydederek, şöyle konuştu:
“Hem kucaklayıcı olacak diyoruz, hem şu coğrafyadan oy alabilir mi, gibi bir endişe taşıyoruz. Bütün bunlar dikkate alınarak aday belirlenecek. Cumhurbaşkanlığı adayıyla, bir siyasal partinin iktidar mücadelesi yaptığı süreç farklıdır. Cumhurbaşkanı adayı, halkın karşısına çıkıp ‘Yol yaparım, okul yaparım, köprü yaparım’ demeyecektir. Böyle bir yetkisi yok. Cumhurbaşkanı’nın yetkileri Anayasa’da belirlenmiştir ve son derece sınırlıdır. O zaman halk neye bakacak? Cumhurbaşkanı adayı olarak belirlenen kişi, bilgisiyle, birikimiyle, geçmişiyle Türkiye’yi temsil edece nitelikte midir, değil midir? Kullandığı dil, üslup, herkesi kucaklaması ve çok daha önemlisi geçmişinin temiz olması. Cumhurbaşkanı, vatana ihanet hariç sorumsuzdur, hiçbir sorumluluğu yoktur; çünkü o makama oturacak kişi çok temiz, çok sade, çok duru biridir. O makama oturacak kişi 76 milyonu temsil edecek kişidir. Bizim aradığımız budur. Halk da buna katılırsa adaylara bakacak, geçmişlerine, başarılarına, birikimlerine bakacak. Cumhurbaşkanı devletin sağlıklı çalışmasının gücünü gösterecektir, devlet kurumları arasında uyumu sağlayacaktır.”
Kılıçdaroğlu, “Bana dünyada bir örnek gösterin; ‘Sokaktaki vatandaşını tokatlayan adam, şu ülkede Cumhurbaşkanı oldu’ deyin. Nasıl anlatacağız biz bunu dünyaya? Şaibeli bir kişi şu ülkede Cumhurbaşkanı oldu, deyin. Bunlar olmaz, olmamalıdır. Türkiye şaibesiz birini o makama oturtmalıdır. Birinin şaibesi varsa Türkiye bunu kaldıramaz, kaldırmamalıdır. Biz bunu dünyaya anlatamayız” dedi.
“BAŞBAKAN, CUMHURBAŞKANI ADAYI OLURSA İSTİFA ETMELİ”
“Bir kişi Cumhurbaşkanı seçildikten sonra, sıcak siyasetin içine girer ve Başbakan’a müdahale ederse, o zaman Başbakan, ‘kukla başbakan’ olur. Herhalde Türkiye Cumhuriyeti’ni kukla bir başbakanın yönetmesini kimse istemez. Hangi demokraside kukla başbakan olur?” diyen Kılıçdaroğlu, şunları ekledi:
“Cumhurbaşkanları, sorumsuz oldukları için az konuşur, özellikleri odur zaten. ‘Ben gideceğim, şunu yapacağım, başkan gibi olacağım, sağa sola koşturacağım.’ Böyle bir Cumhurbaşkanlığı olmaz. O zaman Başbakanlığı kaldırsın. Bu modelin yanlış olduğunu en başından beri söyledik. Model sağlıklı olmazsa kendi içinde sorun yaratır. Bu modelde bir kriz çıkacak. Başbakan kişilik sahibiyse bir kriz çıkar. Kendi işine müdahale edilmesini istemez. Başbakan kişiliksizse zaten herkes müdahale eder. Parlamentoya gelir, kimsenin yüzüne bakacak hali olmaz. Parlamentoda kendisini savunmanın ötesinde, başka bir sürecin içine girmiş olacak. Bunlar doğru değil. Halkımız Cumhurbaşkanı’nı seçerken, Türkiye’nin geleceğini düşünmelidir. Başbakan, Cumhurbaşkanı adayı olursa Başbakanlıktan ayrılmalıdır. Bir seçimin demokratik olabilmesinin yolu, seçime katılanların eşit koşullarda katılabilmesidir. Aksi halde demokratik değildir. Siyasette çifte standart olmaz. Çifte standart halkla alay etmektir.”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı adayı olabileceği iddialarına ilişkin, “Ben bu kadar kirli işlerin içine girmiş bir kişinin bu ülkede Cumhurbaşkanı seçileceğine inanmıyorum. Daha doğrusu aday olacağına da inanmıyorum. Bir insanda vicdan olur. Nasıl aday olacak?” dedi.
Kılıçdaroğlu, izleyicilerin sosyal medya üzerinden yönelttiği sorulara da yanıt verdi. Kılıçdaroğlu, “CHP iktidarda olsaydı, Öcalan’la görüşülür müydü?” sorusuna, “Biz sorunu daha farklı bir yöntemle çözerdik. Parlamentoda bir uzlaşma komisyonu kurardık ve bu sorunun çözümünü sağlamaya çalışırdık” dedi.
Kılıçdaroğlu, “Genelkurmay Başkanı’nı hedef alan sözleriniz ordunun yıpratılması anlamına gelmiyor mu?” sorusu üzerine şunları söyledi:
“Devletin bütün kurumları saygındır. Devletin kurumlarıyla ilgili söz söylerken dikkatli davranmak gerekiyor. Özellikle siyasetçilerin bürokratları doğrudan hedef almasını da doğru bulmuyorum; çünkü bizim muhatabımız siyasal iktidardır ama siz özel bir konuda rapor yazıyorsanız, raporla ilgili belli bilgilere, bulgulara ulaşmışsanız bunları raporlaştırır ve kamuoyuyla paylaşırsınız. Elde edilen bilgiler çerçevede elde edilmiş ve kamuoyuyla paylaşılmıştır.”
-“BENİ DİNLİYORDUN, SEN ORTAYA ÇIKTIN”-
“Erdoğan’ın beni dinlettiğini çok iyi biliyorum. Bir ülkenin Başbakanlık koltuğunda oturan kişi, ana muhalefet partisini hangi gerekçeyle dinler? ‘Ey Kılıçdaroğlu, senin nefes alışını bile takip ediyoruz’ dedi. Ne olacak yani? Ben çocuğuma telefon edip ‘Oğlum paraları sıfırla’ mı diyeceğim? Benim, çocuklarımızın boğazından haram lokma geçmemiştir. Asıl senin düşünmen lazım” diyen Kılıçdaroğlu, şunları ifade etti:
“Beni dinliyordun, sen ortaya çıktın. Olay budur. Telefonlarımızı dinliyorsun. Dinlesen ne olur, dinlemesen ne olur? Bir ülkenin Başbakanı yasa dışı dinlemelerden medet ummamalıdır, istihbarat örgütlerinden gelen bilgilerle ülkeyi yönetmemelidir. Bir başbakan devleti, hukukun üstünlüğü çerçevesinde yönetir. Tabi ki istihbarat bilgisi gelir ama o bilgileri yüzde 100 doğru kabul edip politika oluşturmaz. Düşülen en büyük hata budur.
Ben bu kadar kirli işlerin içine girmiş bir kişinin bu ülkede Cumhurbaşkanı seçileceğine inanmıyorum. Eğer bu ülkenin vicdanı varsa, öyle birinin Cumhurbaşkanı olma şansı yok, mümkün değil. Bir insanda yüz olur, ben nasıl Cumhurbaşkanı adayı olacağım? Ben seçileceğine inanmıyorum. Daha doğrusu aday olacağına da inanmıyorum. Bir insanda vicdan olur. Nasıl aday olacak?
Türkiye’de muhalefet boşluğu yok. Türkiye’de medya ve sendika boşluğu var. Muhalefet, kendi sesini duyurmakla güçlü olur. Ses çıkıyor, dillendiriyoruz. Yeteri kadar duyulmuyor. Ülkenin Başbakan’ı ‘Alo Fatih, şunu kes’ diye telefon ediyorsa ve o da aynı dakika kesiyorsa siz nasıl muhalefeti suçlayacaksınız? Eksiğimiz, yanlışımız olabilir ama kimse, ‘Sizin muhalefetiniz yok’ diyemez.”