Başbakan'ın masasında ne olacak?
İşte o görüşmelerin detayları
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, en son 2010 yılının Nisan ayında Nükleer Güvenlik Zirvesi için geldiği Washington'a, bu defa çok daha geniş ve sayıca fazla dosyalarla geliyor.
Suriye, ikili görüşmelerin yoğunlaşacağı dosya olurken, Türkiye-İsrail ilişkileri, Irak, İran, ikili ticaret gibi konular da masaya yatırılacak.
ABD Başkanı Barack Obama'nın Mart ayında yaptığı İsrail ziyareti sırasında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Türkiye'den özür dilemesine aracı olması sonrasında, iki ülke ilişkileriyle ilgilenmeye devam ettiği biliniyor. Bu açıdan, Erdoğan'ın Beyaz Saray ziyaretinde İsrail ile ilişkiler önemli bir yer kaplayacak.
Washington'daki İsrail Enstitüsü'nde program direktörü olan Michael Koplow'a göre, Obama yönetimi Erdoğan'ın Gazze ziyaretini ertelemesini istiyor. Ama gidecekse de, sadece Hamas'a değil, aynı zamanda Batı Şeria'ya ve hatta İsrail'e gitmesini de isteyebilir.
Suriye konusunda İsrail ve ABD'nin hedeflerinin birbirine daha yakın olduğunu belirten Koplow, Türkiye'nin hedeflerinin ise daha geniş olduğunu ve rejim değişikliğine kilitlendiğini ifade ediyor.
Georgetown Üniversitesi'nin Dış ilişkiler Okulu'ndaki Yahudi Medeniyeti Programı'nda dersler veren Moran Stern ise İsrail ve Türkiye'nin Suriye konusunda aynı stratejik hedeflere sahip olup olmadıklarının henüz anlaşılamadığını iddia ediyor.
Stern, "Türkiye'nin Hamas'a yakınlaşması ve aynı zamanda Ortadoğu Barış sürecinde yer almak istemesi ABD ve Türkiye arasında bir uyumsuzluk ortaya çıkardı." diyor.
Stern'e göre, ABD Dışişleri Bakanı Kerry'nin geçen aylarda istediği gibi Türkiye bu barış sürecinde daha çok rol alır ve süreç başarısızlıkla sonuçlanırsa, Türkiye'nin İsrail ve ABD ile ilişkileri de ciddi yaralar alabilir.
Brookings Enstitüsü adlı düşünce kuruluşunda misafir akademisyen olarak görev yapan Dan Arbell da, İsrail ve Türkiye'nin tazminat konusunu yakın zamanda aşmasının ve büyükelçilerin görevlerine başlamasının beklendiğini, ancak ilişkilerin o kadar çabuk raya oturacağını beklemediğini dile getiriyor.
Arbell ayrıca Erdoğan'ın Gazze'ye gideceğini öngörüyor gezisinin olmasını bekliyor.
Bunun yanı sıra Arbell, her ne kadar Obama ve Erdoğan arasında özellikle Suriye konusunda bazı ciddi görüş ayrılıkları olsa da, birbirlerine olan ihtiyaçlarından dolayı iki liderin kamuoyu önünde son derece dikkatli bir dil kullanacağını düşünüyor.
Kendisi de aslen Kıbrıslı olan Stratejik ve Uluslararası Etüdler Merkezi'nin (CSIS) Türkiye masası direktörü Dr. Bülent Alirıza ise, Kıbrıs'ın bu ziyarette ön plana çıkabileceğini öngörüyor.
Alirıza, 2009 yılında, ilk Obama döneminde öne çıkan Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin şimdi Türkiye-Kıbrıs ilişkileriyle yer değiştirebileceğini iddia ediyor.
Obama ilk yılında, o zamanki Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın eşliğinde, Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkileri normalleştirme adına protokollerin hazırlanmasında öncü rol oynamıştı.
Aliriza'ya göre Kıbrıs adasını birleştirme müzakereleri için uzun zamandır sessiz kalan ABD, özel bir elçi atayabilir.
Geçen hafta Kıbrıs Dışişleri Bakanı'nın da Washington'da olduğunu hatırlatmakta yarar var.
KKTC Başbakanı İrsen Küçük de ABD'de bazı görüşmeler yapıyor.
Ayrıca, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry geçen hafta Kıbrıslı Rum mevkidaşı Ioannis Kasoulides'i kabulünde yaptığı konuşmada, Kıbrıs'ta on yıllardır süregiden anlaşmazlığı "derin dondurucudan indirmeyi istediklerini" söyleyerek bazı sinyaller vermişti.
Obama'ya yakın merkezden basın özgürlüğü raporu
Başbakan Erdoğan'ın Washington'a gelmek üzere uçağa bindiği saatlerde Obama hükümetine yakınlığıyla bilinen Center for American Progress (Amerikan Gelişim Merkezi), Türkiye uzmanı Dr. Michael Werz ile Max Hoffman'ın birlikte yazdığı ve Türkiye'nin basın özgürlüğü yaklaşımını eleştiren bir rapor yayınladı.
Raporda, hapsedilen ve köşelerini kaybeden gazeteciler ile 'anti-terör kanunlarının' kullanımı üzerinde duruluyor.
BBC Türkçe'ye konuşan Werz, ABD'nin Türkiye ile stratejik ortaklığa devam etmesinin önemine değinirken, "bu denli yakın bir müttefiğin kendi iç politika tartışmalarında şeffaf, sınırsız ve açık olmasının ilişkileri daha da güçlendirecektir." dedi.
Werz ayrıca Türkiye'nin insan hakları ve basın özgürlüğü konularındaki sorunlarının Obama tarafından gündeme getirileceğini umduğunu dile getirdi.
Türkiye uzmanı, hem Bakan Kerry'nin hem de ABD'nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone'nin bu konuları kamuoyu önünde ve özel görüşmelerde sıkça açtığını hatırlattı.