Balbay’ın günlükleri darbe notları mı?
İşte Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay’ın tutuklamanmasına delil olan günlükleri..
Gazetecilik faaliyeti mi?..
Balbay’ın bilgisayarından çıktığı ileri sürülen günlükler tempo24.com.tr adlı internet dergisinde yayımlandı. Site, giriş yazısında bunların bir gazetecinin notları mı, yoksa darbe girişimi içinde bulunmak mı olduğunu okurların yorumuna bıraktı.
Ergenekon operasyonunda tutuklanan gazeteci Mustafa Balbay’ın bilgisayarından çıktığı ileri sürülen metinlerde, dönemin Jandarma Genel Komutanı Eruygur ile bazı komutanların darbe girişimlerine ilişkin notlar bulunuyor.
Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay’ın ikinci kez gözaltına alındıktan sonra tutuklanması tartışma yaratmıştı. Balbay’ın ilk gözaltı gerçekleşmeden önce bilgisayarından sildiği günlüklerin çözüldüğü ve ünlü gazetecinin bu günlüklerdeki bilgiler nedeniyle tutuklandığı iddia ediliyordu.
İnternet dergisi Tempo 24, Balbay’a ait olduğu ileri sürülen günlükleri yayınladı. Yayınlanan günlükler, 10 Şubat 2004 tarihinde aralarında Balbay’ın da bulunduğu bir grupla dönemin Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur’un yaptığı görüşmeyle başlıyor. İddiaya göre Balbay, her görüşmenin ardından düzenli olarak not tutmuş. Balbay’ın bilgisayarında ele geçirildiği iddia edilen ve sayfalarca tutan günlüklerde askerlerin isimleri baş harfleriyle yer alıyor. Günlüklerden öne çıkan bölümler şöyle:
Batışı mı seyredeceğiz?
(Metne göre içinde Balbay’ın da bulunduğu bir grup gazeteci Etimesgut Jandarma Eğitim ve Spor Tesislerinde dönemin Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur’la sohbet ediyor...)
10 Şubat 2004
ŞE- arkadaşlar şöyle bir araya gelelim, ne oluyor, ne yapabiliriz, enerjimizi nasıl birleştirebiliriz, bir konuşalım dedim... Hepimiz farklı yerlerde aynı şeyleri düşünen insanlarız ama, gücümüzü birleştirmediğimiz için bir sonuç alamıyoruz... Öte yandan da bu iktidar yapacağı her şeyi yapıyor..
- Nasıl bir şey düşünüyorsunuz?
ŞE- Benim düşüncem şu... Birçok dernek var, gazeteciler var, memlekette olup bitene duyarlı insan var... Bunları bir araya getirmek gerekiyor... Mesela siz öncülük etseniz, burada üç kişi bir araya geldi, bu on olur, sonra 20 olur... Derneklere yön verilir... Toplumu biraz duyarlılığa sürüklemek lazım..
- Valla paşam bu dediğiniz zor. Bu kuruluşları, kişileri bizlerin bir araya getirmesiyle alınacak bir sonuç göremiyoruz biz... Bir de bu iş gazete anlamında yazarlardan çok gazete yönetimlerinin işi... Şimdi biz yazdık, şu gazetede şu kadar yazar, ötekinde bu kadar yazar... Köşelerinde yazarlar, ama sonuç alınabilmesi için gazetenin bir yayın anlayışı olarak buna sahip çıkması lazım. O zaman çoğalır bu iş... Geçmişte de böyle olmuştu... 28 şubat döneminde mesela..
ŞE- Arkadaşlar haklısınız da, ne yapacağız, ülke batıyor, size söyleyeyim... Her şey kayıp gidiyor... Ne yapacağız, bu batışı hep birlikte izleyecek miyiz? Olamaz böyle bir şey.
- O konuda haklısınız. Bizler de yazıyoruz... Melesa Kıbrıs, gitti gider...
ŞE- İş onunla da kalmayacak, arkasından Ege gelecek, sonra Güneydoğu’yu tartışılır hale getirecek... Gidiş bu... Ama öte yandan da Anadolu’da bir potansiyel var. Bana gelen tepkilerden, gidince karşılaştığım manzaradan bunu görüyorum... Bunu harekete geçirmenin yollarını bulmak lazım...
Cemsede size de bir yer ayıralım dedim. AB, ma be dinlemeyiz, ne AB’si yaa!..
12 Eylül 2002
Çalgan’da yemek. Yücel Yener, İhsan Erbaş, Erdal Şenel, Engin Aydın, Birkan ERDAL..
-E.Ş.- AKP yükseliyor. Tek başına iktidara gelebilir. Bunlar Erbakan’dan daha beter. Erbakan’ı ararız. Laikliği sulandırmak isteyeceklerdir. Merkez sağdan bir kişi onlara geçecekti, sordular. Cemsede size de yer ayıralım’ dedim... Öyle bir şey olursa AB, ma be dinlemeyiz. Ne AB’si yaaa..
-30 Ağustos’ta Yılmaz’ı çektim, ya bu seçim kararını niye aldınız’ dedim. Bir şey diyemedi... Böyle şey olmaz...
(Yücel Yener TRT Genel Müdürü, İhsan Erbaş Adalet Bakanlığı Müsteşarı, Erdal Şenel Genelkurmay Adli Müşaviri, Engin Aydın Adalet Bakanlığı Danışmanı, Birkan Erdal KİT Komisyonu Başkanı)
10 Kasım bildirisine ekler yaptım
“8 Kasım saat 10.15 KKK Aytaç Yalman’ın makamında görüşme..
Bugün yayınlanacak bildiriyi okudu. 10 Kasım nedeniyle ilk kez, Atatürk’e raha uyu ve bize güven... diye bitiyor bildiri bana da bazı ekler yaptırdı.
Örnek’in önüne servetini koymuşlar
8 Eylül 2004 Çarşamba..
- Memet Abi geldi... Benim Levent’le görüşürken, karşıdan resimlerimi çekmişler. Önlerine koymuşlar... Özensiz davranmalar. İstifa etmeyecekmiş bütün gözler Yaşar’da... Konuşma çok iyiydi ama, Ekim’e kadar bakmak gerek. Bakalım ne yapacak.
- Şener Abinin durumu ilginç. Önüne bilgisayar disketlerini döküp koymuşlar. AY IŞIĞI GİRİŞİMİ... İndirmek ve yeni yapı oluşturmak... Sonra Yaşar’ın gelmeyeceği olasılığına karşı onu öne çıkarmaya başlamışlar. O da hemen yeni duruma göre hazırlık yapmış. Beklemiş. Hemen kurumdaki her türlü çalışmayı kaldırtmış. Kırptırmış
- Örnek Abi’nin durumu da biraz karışık. Kendisinden üç defa mal bildirimi istenmiş. Birincisini beğenmemiş tepedeki, ikincisini göndermiş sonra bir defa daha göndermiş. Durum trilyon. O da bu nedenle bir ölçüde geri çekilmek durumunda olabilir..
- Beethoven’ın da görev sırasında bazı kadınsal ilişkiler nedeniyle durumu hoş olmamış. bu da biliniyormuş..”
‘Özkök gitsin, siz de Kara Kuvvetleri Komutanı olursunuz’
Balbay’ın günlükleri olduğu ileri sürülen metinlerde Şener Eruygur ile gazetecilerin dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ten yakınmaları da bulunuyor. Özkök konuşmalarda ‘bir numara’ olarak kodlanmış.
- Paşam sizi çok iyi anlıyoruz. Belki bizimle her şeyi bütün açıklığıyla paylaşamayacaksınız ama, şöyle bir gerçek var ortada; sizin bir numara ile sizin kafanızdakileri yapmak çok zor... Önce orada bir şey yapmak...
ŞE- Öyle mi görüyorsunuz?..
- Evet... Bu bir tek bizim görüşümüz değil. İnanın buna. Sokakta her yerde insanlar böyle konuşuyor.
ŞE- Nasıl konuşuyor?
- Yani sizin de kulağınıza gelen şeyler... İşte cumhurbaşkanlığı adaylığıyla tavladılar deniyor... Hükümetle anlaştı deniyor. (...)
ŞE- İşte dediğiniz gibi, kuvvet komutanı arkadaşlar bakımından bir sorun yok. Aynı düşünüyoruz... (...) Benim sizi çağırdığımdan, şu andaki sohbetimizden öteki arkadaşların haberi var... Türk Silahlı Kuvvetleri sizin kafanızdaki şeyleri düşünüyor. İnanın buna... Öte yandan şu da var; yüzde 1, yüzde 99’a uymak zorunda. Uyar... Öyledir. O yüzde bir. kalan yüzde 99... Uymak zorunda..
- Zorunda da, öyle olmuyor işte... En tepe böyle olunca, altındakiler ne yaparsa yapsın, işte öyle bir çıkış deniyor... Olmuyor, istenen sonucu vermiyor. Biz yıllardır ülkede olup bitenleri izliyoruz. Bir Genelkurmay Başkanı’nın değil yüksek sesle görüşünü anlatması, şöyle kaşını çatması yeter. Biz darbe falan yapın demiyoruz ama, şöyle bir duruş paşam... O yok, o kalmadı... O zaman da her şey havada kalıyor... Siz bir araya geldiğinizde kendisine bunları söylemiyor musunuz?
ŞE- Söylüyoruz... İnanın en açık şekliyle söylüyoruz...
- Söylersiniz de, acaba şöyle açık açık konuşuyor musun? (...)
- Olur, olmaz ayrı konu, şöyle bir senaryo düşünüyorum... Şimdi siz de söylediniz kuvvet komutanları blok, 4 kişi... Altında ordu komutanları, orgeneraller, korgeneraller blok, onun altında tümler, tuğlar blok, hepsi bir araya gelse ve dese ki; sizinle olmuyor... İşte Kara Genelkurmay olur, siz Kara’ya geçersiniz,İzmir’deki Jandarma olur, İstanbul’dakini de artık ne yaparsanız..
ŞE- Ya o, siz gidin derse..
Nazım’dan alıntı
ŞE- Hepimiz elimizi taşın altına sokmamız gerekir... Ne demiş Nazım HİKMET, sen yanmasan ben yanmasam nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa..
‘Artık gelip 15 yıl gitmeden işleri halletmek gerekiyor’
BİZİM önerimiz kabul edilmedi. Sonra en başa Şener’e gittik. Ceketi çıkarmış. Kusura bakmayın dedi. Ben de, demek ki bir şeylere soyundunuz... Gülüştük. Levent de oturdu. Dediğiniz gibi yazılırsa, engelleyebilirler. Zaten emirleri dinlemiyoruz, bunu ilan etmenin gereği yok. Birliktelik kurmak gerçekten zor. Biz de zorlandık ama bunu başaracağız.. (Levent isimli kişinin dönemin Jandarma Genel komutanlığı İstihbarat Başkanı olan Tuğgeneral Levent ERSÖZ olduğu ileri sürülüyor.)
Blok olarak ilerleyeceğiz
21 Nisan 2003 pazartesi günü
Emin Çölaşan ile birlikte Şener Eruygur’la yemek. Beşevler, Anıttepedeki Jandarma Tesislerinde.. Başlangıçta imam hatip okullarına ve irtica yuvalarına operasyonlar. Bazı videolar gösterdi. Bunlarla kararlı mücadele. Çölaşan ‘bir’i sordu. O da bunlar önemli değil, bir blok olmak önemli dedi. İleri gidene biraz dur, geride kala yürü diyeceğiz ve bir blok olarak ilerleyeceğiz dedi.. Bunların azgınlığından söz etti. 23 Nisan’da ne yapmak gerektiğini konuştuk. Mutlaka bir duruş göstermek gerektiğini söyledi.”
Uyarı aşaması başladı
22 Nisan Salı günü
Aslan GÜNER Paşayla Tle. görüşmesi..
23 Nisan resepsiyonuna katılmama eğilimi... İzleme, takip, değerlendirme safhası bitti. Bundan sonra uyarı ve duruş aşaması başladı dedi. Bunun ısrarla altını çizdi.
23 Nisan’da Meclis’teki resmi törene katılırız ama, akşamki resepsiyon özel sayılır bunu öyle değerlendireceğiz..
Artık AB var darbe daha zor
23 Nisan çarşamba
Fatih ve Şenel’le Shereton’da sohbet
- Yav biz bu işi 28 Şubat’ta bitirecektik. Bunu o gün üç kişi planladık. Bir, Fevzi, ben. Her şeyi hazırladık. Bakanlar Kurulu’nu dahi. Müsteşarları bulmak zordu onları da tamamladık. Karadayı bizi uyuttu. Az sonra dedi, hemen dedi. Hükümet devrilsin ondan sonra dedi..
- Artık gelip 10-15 yıl gitmeden işleri hallettmek gerekiyor. Üstelik o ara AB de yoktu. Kopenhag olmamıştı. Şimdi her şey çok daha zor.
- Bugün durum çok kötü. Çok. Bir numara teslim olmuş durumda. Bunu lamı cimi yok.
- Onunla Recep arasında hat var. Hat var. Bunlar AB yasalarını tümüyle kendi çıkarları için uygulayacak. İşte imar yasası. Apartmanların altına mescit yapmanın yolunu açacak değişiklik planlıyorlar.”
AB sürecini de englemeyelim
“Memet İLHAN’la sohbet
- Her şey planlandığı gibi. 30-60 gün içinde ilk hareket. Sizin tahmininizden de öte. Çok öte. BİRİN yanısıra 59’un da gitmesi gerek..
- İçe kapandılar. 2 aydır öyle. Aytaç Paşa çok ağır konuşacak. MGK’da konuşacak. Son tümce şu olsun demiş ’Bunlar yapılmazsa kırılma yaşanır.’
- Tümüyle bir temizlik. SBF mezunu, yerel yönetimleri bilen, eğitim almış subaylar var bu son şans olabilir. Yoksa daha kötü. Tümüyle bir yenilik. Her konuda.. AB sürecini de engellemeyecek bir süreç. Böyle olmalı...
- Medyanın durumu bizi çok düşündürülyor. Çoğu satılmış.
- ABD ne yapar bizim harekete o belli değil. Acaba... BİR Numara en çok ona mı güveniyor. Olabilir.
- CHP’den bir şey beklenmez. Bu hareket onu hesaba katmadan yapılacak.
(’59’ Erdoğan’ın 59. AKP Hükümeti. ’Aytaç Paşa’, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç YALMAN, Mehmet İLHAN’ın üst düzey bir askeri personel, ‘Öz ÖR’ ise dönemin Donanma Komutanı Özden Örnek.)
‘AKP’yi parçalamak lazım’
27.1.2003 Pazartesi
Saat 18.00’de Şener Eruygur’la görüşme... 19.10’a dek. Komutanlık kapısından, Meclis’in karşısından giriş. Jandarma heykelleri... Döner merdivenden çıkış. Görüşme..
- ABD: Görüşmelerde çok açık konuşuyorum. Bize bir türlü operasyon sonrası planlarını söylemiyorlar. Yazılı verip diyoruz yapmıyorlar. Ben onlara Türkiye’nin nasıl kurulduğunu anlatıyorum. Dikkatle dinliyorlar. Bu ülkeyi böldürmeyiz diyorum.. Büyükelçi geldi ona dedim ki Biz eğer çok zorda kalırsak delilik de yaparız. Ne yapacağımız belli olmaz. Eğer bölünürsek, siz de altında kalırsınız... Gerçekten söylüyorum. Türkiye parçalanırsa, ABD altında kalır. Bunların niyeti petrol. Bu belli oldu.
- AKP: Bunların kafalarının bir bölümü çürümüş. Bu yüzden bunlardan sağlam fikir çıkmaz. Arada bir iyi fikir gibi görünse bile mutlaka sapıtırlar. Mümkün değil. Bunları orta vadede, hatta çok vakit kaybetmeden parçalamak lazım. Şimdi bazı emareler var ama, doğrusu onlara kesin gözüyle bakamıyorum. Biraz zaman tanımak lazım görüşü var. İyi güzel de bu zaman içinde ne tür kadrolaşma yapacaklar,devleti nasıl yıpratacaklar, bunu bilmiyoruz. Bu kadrolaşmanın önüne mutlaka geçmek gerekiyor.
Keşke eskisi gibi olsa...
Davos’a gittiler, kepazelik. Bunların derdi türbanı kabul ettirmek.. Bunlara karşı biraz sabırlı da hareket etmek gerekiyor. Şimdi eskisi gibi müdahale et.. Olmaz... (gülerek) keşke olsa, öyle bir ortam... gerekirse... Yani..
‘Genç subaylar tedirgin’ manşetinden bir gün sonra
24 Mayıs 2003
- Atilla ATEŞ aradı, ‘Bu ne’ dedi? ‘Görevini yaptın’ dedi.
- Bir numara için: Ya görevini yapar ya gider. Bunun ortası olmaz. İşin özeti budur.
- Ben ‘Sizler emekli olup elbiseyi çıkarırsınız ama beynen emekli olmazsınız’ deyince ‘Evet öyledir’ dedi. ‘Gereğini yapıyor musuzun’ deyince, ‘Evet. Yapılıyordur. Herkes böyle gitmeyeceğini görüyor’ dedi”
(Günlükleri yayınlayan Tempo24’ün notlarında bu görüşmede 23 Mayıs 2003 tarihli Cumhuriyet Gazetesinde çıkan ’Genç subaylar tedirgin’ manşetinden söz edildiği iddia ediliyor. Atilla Ateş ise Kara Kuvvetleri Komutanlığı’ndan Ağustos 2000’de emekli oldu.)
Siliyorum zannettiğiniz dosya aslında silinmiyor
Mustafa Balbay’ın Ergenekon soruşturması kapsamında daha önce gözaltına alınıp serbest bırakılmasının ardından bilgisayarındaki bazı gizli belgeleri sildiği iddia ediliyor. Ancak bilgisayarda silinen bu belgelerin kolayca “geri çağrılıp” Balbay’ın yeniden gözaltına alınmasına sebep olan deliller şeklinde karşısına çıktığı belirtiliyor. Gerçekten de bilgisayarınızdan bir veriyi tamamen silmek mümkün değil. Bilgisayarınızda “belge.doc” altında bir gizli doküman dosyası bulunduğunu düşünün. Bunu sil komutuyla çöp kutusuna gönderip daha sonra çöp kutusunu boşalttığınız zaman bu dosya sabit diskinizde (hard disk) bulunmaya devam ediyor. Sadece sabit diske “bu verinin üzerine yeni bir veri yazabilirsin” komutu gitmiş oluyor. Yani siz göremiyorsunuz ama bu bilgi bilgisayarınızda kalmaya devam ediyor. Ancak günler, aylar, hatta bazen yıllar sonra üzerine başka bir bilgi yazıldığı zaman ortadan kayboluyor. İşte bu komutu geri alabilen programlar da piyasada çok ucuz fiyata yasal olarak satılıyor. Bu şekilde yanlışlıkla silinen belgeleri “kurtarmak” çok basit. Hard Disk’inizdeki bir verinin başkasının eline geçmesini istemiyorsanız 2 seçeneğiniz var. Ya Alman HSM firması tarafından geliştirilen ve bilgisayar hard diskinde yer alan bilgileri “tamamen” silen “Dijital İmha Makinesi-Digital Sheredder” programını 15-16 bin euro’ya satın alacaksınız, ya da hard diskinizin üzerine birkaç çekiç darbesi indireceksiniz. Ancak bilgisayar uzmanları parçalanmış, hatta yakılmış hard disklerden bile veri kurtarmayı başarıyor. Amerika’da ebay gibi açık artırma sitelerinde satılan ikinci el hard diskleri satın alan bazı çetelerin, basit geri getirme programlarını kullanarak bu disklerdeki kimlik ve kredi kartı bilgilerini çalıp dolandırıcılık yaptıkları da biliniyor.
İŞTE DİĞER BÖLÜMLER