Avrupa döneklik yaparsa bedelini öder (2)
17 Aralık, bir ülkeyi 50 yıldır "Seni üye yapacağım" diye avutanların, hele de "Kopenhag Kriterleri'ni yerine getir müzakereleri gecikmeden başlatacağım" sözlerini verenlerin ahlak sınavı olacak...
Verilmiş sözler var
* 17 Aralık Türk ulusu için bir ölüm kalım tarihi haline geldi sanki. Biraz fazla abartmadık mı?
Ben hiç abartmıyorum. Tabii ki 17 Aralık önemli bir merhale olacaktır. 6 Ekim de önemliydi. 1999 Helsinki Zirvesi de önemliydi. Ama Avrupa'nın kafa karışıklığı bitmeyeceği için "17 Aralık"lar da bitmez.
* Sizce ne olacak 17 Aralık'ta?
Avrupa'nın Türkiye'nin tam üyeliğine karşı kuşkuları ne derece metne yansıyacak, ne derece metne girmeyecek, sadece bunu göreceğiz.
* Aslında 17 Aralık sadece Türklerin meselesi değil, AB'nin büyümesini isteyenlerle istemeyenlerin savaşı mı olacak?
Ben ona ahlaklı olma savaşı da diyorum. Çünkü verilmiş sözler var. Bir ülkeyi 50 yıldır "Seni üye yapacağım" diye avutanların, hele de "Kopenhag Kriterleri'ni yerine getir, seninle müzakereleri gecikmeden başlatacağım" sözlerini verenlerin ahlak sınavı olacak 17 Aralık.
* Bu muameleyi daha önce hiç başka bir ülkeye yaptılar mı?
Yapmadılar çünkü Türkiye gerçekten farklı bir ülke. Diniyle, nüfusuyla, milli gelir, coğrafyasıyla farklı.
* İngiltere'yle çok çekişmişlerdi...
İngiltere'yle olan sorun bambaşka. Onlar aynı ailenin bir ferdi. Kardeş kavgası gibi bir şey. İngilizlerin tek suçu ABD'ye fazla yakın olmaktı.
* Demir perde ülkeleri?
Onları zaten rejimleri yıkıldıktan sonra aldılar. Bize yapıldığı kadar olmadı onlara. Bir tek Polonya'ya... Onun da nedeni 40 milyon nüfusunun olmasıydı. Bulgarlarla Romenler bekliyor şimdi ama, işleri bitti. Hırvatistan bakın, daha dün aday oldu, bizden önce girecek, göreceksiniz.
Oyuna gelmeyelim
* Diyelim ki büyük ahlaksızlık etti Avrupa; ne olur?
Ahlak sınavı bütün diğer sınavlardan daha önemlidir. Avrupa'nın imajı öyle bir imaj olur. Ha bu ne kadar önemlidir? Önemlidir. Güvenilmez, ahlaksız gibi bir sürü sıfata rahatlıkla yakıştırabilirsiniz. Mutlaka bir şekilde bunun cezasını çekerler. Bu dönekliğin mutlaka bir bedeli olur. Güvenilmezlik getirişi olan değil götürüşü olan bir şeydir. Tarihte her zaman böyle olmuştur. Mutlaka günün birinde sizden bir şey götürür.
* Peki Türkiye'den bu kadar emin miyiz? Bütün ödevlerimizi yaptık mı?
Meclis olarak hiçbir eksiğimiz yok. Meclisin performansı fevkaledeydi. Evet, uygulamada eksikler vardır. Ama şunu yapmasın Avrupalı dostlarımız, bir ülkeye tarih vermek başkadır, her şeyin birden güllük gülistanlık olması başka. "Müzakereler 10 sene olsun" diyen sizlersiniz ey Avrupalılar... Müsaade edin de o uygulamadaki aksaklıklar da 10 senede kalkar yani.
* 17 Aralık metninin içinde "özel statü", "referandum", "Kıbrıs Cumhuriyeti'nin tanınması" gibi maddeler olursa buna Sevr yakıştırması yapılmasını doğru buluyor musunuz?
Bunlar olmayacaktır. Şimdi zaten Türkiye AB'ye yaklaştığında Kıbrıs'ın tanınması, Ruhban Okulu o kadar gülünç gelecek ki bize. Bunların hepsi halledilir.
* En sıkı AB savunucuları bile şu anda köşelerinde Avrupa'ya veryansın ediyor. Sanki şimdi bir oylama yapılsa Türk halkı "Olmaz olsun AB" diyecek kadar gerilmedi mi sizce?
Türk halkının AB'den soğutulması zaten Türkiye'yi istemeyenlerin bir oyunu. Bunu biraz da bilinçli yapıyorlar: Biz bunlara kan kusturalım, Çin işkencesi yapalım, lanet olsun diye bunlar kendiliklerinden bu işi bıraksın diyen çok insan var Avrupa'da. Bu oyuna gelmemek gerekiyor.
* Peki ne derlerse masaya oturmamak gerekiyor?
1- Özel statü. 2- Türk insanı ve sermayesine kalıcı serbest dolaşım kısıtlaması. 3- Kıbrıs Rumları'nın bütün adayı temsilen tanınması.
* Ucu açık?
O lafa takılmayın. Onda bir şey yok. Her görüşmenin ucu açıktır.
Kırmızı çizgileri geçerse halk Erdoğan'ı affetmez
* AKP şu ana kadar iyi pazarlık yaptı mı ?
Pazarlık süreci iyiydi. Hükümet elinden geleni yaptı.
* Başbakan sizce zor bir durumda mı?
Bence zor bir durumda değil. Tarih alsa başarılı olacak. Tarih almasa da elinden gelen her şeyi yapmış fakat haksızlığa uğramış bir lider olacak. Tayyip Bey'in durumunu iyi görüyorum.
* Ya üçüncü şıkkı yaparsa?
O zaman, onu lütfen yazın, her şeyi kabul eden bir portre çizerse çok yanlış yapar ve halk asla affetmez.
* Sizce yapma olasılığı var mı?
Irak'ta önce kırmızı çizgiler saptadılar, sonra her birini çiğneyerek alay konusu oldular. Şimdi AB'de de kırmızı çizgilerden bahsediyorlar. Aslında biraz talihsiz çağrışımlar yapan bir kavram.
* Dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz Lüksemburg'ta. Dışişleri Bakanı İsmail Cem de Helsinki'de masadan kalkmışlardı. Yakın mıyız o noktaya?
Hayır, o günlerden çok ileriye gitti Türkiye. Biz kalkarız ama kaldırması zor artık. Masadan kalkmamızı aslında Avrupa göze alamaz.
* Yani çok da panik olmaya gerek yok?
Yok tabii. Çünkü zaten çok iyi bir metin de çıksa, çok kötü bir metin de çıksa dünyanın sonu değildir. Milat değildir. Dünyada başka şeyler de var. Türk siyasi tarihi için önemli bir etaptır, o kadar.
* Başmüzarekerecilik için CHP İstanbul Milletvekili Kemal Derviş'in de adı geçiyor. Olur mu sizce?
Bu konuda ancak bir tahminde bulunabilirim. Derviş'in Avrupa'da çok sevilen, çok sayılan biri olduğunu bizzat gördüm. AB için çok değerli çalışmalar da yaptı. Ama AKP'nin sanki kendi partilerinde hiç bu işe layık kimse yokmuş gibi bu göreve Derviş'i getireceğini sanmıyorum.