Atatürk gizli oturumda Musul için böyle demiş!
Misak-ı Milli sınırları içerisinde yer alan Musul'a girmeli miyiz? Yazar Mehmet Barlas, 1923'te Meclis'in gizli zabıtlarını yazdı.
Mehmet Barlas, Misak-ı Milli'yi yazan ekipte yer alan milletvekiline, "Keşke yazmaya idiniz..." diyen Atatürk'ün sözünü köşesine taşıdı.
Sabah gazetesi yazarı Mehmet Barlas, "İç barışı erteleyip dış maceralara mı girelim?" başlıklı yazısında "hayır" diyor.
Işid'in Türk konsolosluğunu basarak 49 kişiyi rehin alması kamuoyunu şoke etti. Işid terörüyle birlikte Musul meselesi de yeniden gündeme geldi. Misak-ı Milli sınırları içerisinde yer alan ancak Lozan ve sonrasında çok istenmesine rağmen İngiltere'nin sert direnişiyle bu rüya gerçekleşememişti.
Işid kriziyle birlikte Musul'a operasyon seçeneği masada. Hatta ordunun Musul'a girmesi bile isteniyor. Peki ne yapmalı? Tartışmalara katılan Barlas, benzer bir polemiğin yaşandığı 1923'teki gizli Meclis zabıtlarını köşesinde aktardı.
(...)Tarihimizden bir yaprağı 1985'te İş Bankası tarafından yayınlanan TBMM'nin 1922-23 yılı "Gizli Celse Zabıtları"ndan bugüne aktarayım:
27 Şubat 1923'teki oturumda Mustafa Kemal Paşa, Lozan'ı ve Musul meselesini anlatırken, kendisinden önceki konuşmacı İzmit Mebusu Sırrı Bey'i eleştirip, kendilerini Heyeti Vekile olarak Misak-ı Milli'yi feda etmekle suçlayanlara cevap veriyor. Sırrı Bey'in Misak-ı Milli'yi anlamadığını söylüyor...
Sırrı Bey oturduğu yerden, "Paşa Hazretleri.. Anlamadığımı söylediğiniz Misak-ı Milli'nin bendeniz mingayri haddin muharrirlerindenim" diye cevap veriyor.
"KEŞKE YAZMASAYDINIZ"
Sırrı Bey gerçekten Misak-ı Milli'yi kabul eden Meclis-i Mebusan basılıp kapatılınca, Ankara'ya gelen ve TBMM'ye katılan milletvekillerindendir. Metnin altında onun da imzası vardır.
Mustafa Kemal Paşa da bunun üzerine, Misak-ı Milli için şöyle diyor:
- Keşke yazmaya idiniz...
Başımıza çok bela koydunuz. Yani bugün katiyeti ihlal eder sözlerden başka şey yapmadınız (Gizli Celse Zabıtları, Cilt 3, sayfa 1319, İş Bankası Yayınları).
Atatürk'ün bugünün siyasetçilerinin örnek almaları gereken en önemli niteliklerinden bir tanesinin "Gerçekçilik" olduğunu göstermiyor mu "Katiyeti ihlal eder sözlerden başka şey yapmadınız" cümlesi? Neticede Lozan'ın zaaflarından olan Hatay ve Boğazlar Rejimi'ndeki düzeltmeler için 1938'e kadar beklenilmemiş midir? Ya da Musul'un kaderi Türkiye'nin üye olmadığı Cemiyet-i Akvam'a teslim edilmemiş midir?
İÇ BARIŞA DESTEK VERELİM
Bugüne gelirsek... Irak'ın Amerika tarafından işgali sırasında Misak-ı Milli'yi hatırlatıp, "Gerekirse Musul için Amerika ile savaşırız" demedi nedense kimse...
Ya da neden hepimiz "Enerjimizi Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde Kürt realitesine barışçı, kalıcı ve demokratik bir çözüm üretmeye harcayalım" demiyoruz. Bunun yerine Türkiye'yi karıştırmayı amaçlayan eylemlere ve komplolara açık ve kapalı destek veriyor ve yetmezmiş gibi Irak'taki katastrofik duruma Misak-ı Milli'yi kullanarak bulaşmaya hevesleniyoruz.