Arınç, AK Parti'nin akil adamı!
.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, öğrenci evlerine yönelik tartışmalar ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarına ilişkin, "Kendi aklınca 'CHP, ahlaksızlara sahip çıkıyor' gibi bir algıyı yerleştirmek istiyor. Mecliste ezberi bozuldu, başörtüsü dolayısıyla. Bir boşluk doğdu hayatında, ne yapacağını şaşırdı, lafı buraya getirdi 'bir şeyler yakalayabilir miyiz?' diye. Hiçbir şey yakalayamaz. Biz, bu ülkenin değerlerine, insanlarına saygılıyız, gençlerine de sahip çıkıyoruz. Eğer bir sorun varsa, bizzat sorunun kaynağı kendisidir" dedi.
Kılıçdaroğlu, Samanyolu Haber'in canlı yayınında "Günlük Özel" programında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Öğrenci evlerine yönelik tartışmalar ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarının hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, iktidarın 11 yıllık sürede yurt sorununu çözemediğini savundu.
Çoğu gazetede kız ve erkek öğrencilerin ayrı evlerde kaldığına yönelik haberler çıktığını da anımsatan Kılıçdaroğlu, cumhuriyetin kuruluşundan bu yana kızlar ve erkeklerin ayrı yurtlarda barındığını söyledi.
"Halkın kafasını karıştırarak, oy devşirmek doğru değil. Yazık, günah" değerlendirmesinde bulunan Kılıçdaroğlu, gençlerin asla suçlu pozisyonuna da düşürülmemesi gerektiğinin altını çizdi.
Başbakan Erdoğan'ın, bu açıklamayı Kızılcaham'daki basına kapalı toplantıda yaptığını, bir gazetenin de bunu kulis haberi olarak verdiğini belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Arkasından Sayın Bakanlar çıktı, açıklama yaptı, Sayın Bülent Arınç da 'bu, asparagastır' diye açıklama yaptı. Ertesi gün salı toplantısında hiç de bunun asparagas olmadığı Başbakanın kendi sesinden bütün Türkiye'ye duyuruldu. Şimdi Bakanlar zor durumda kaldı, sadece Sayın Arınç değil, diğer Bakanlar da Sayın Yalçın Akdoğan da zor durumda kaldı, o da aynı şekilde bunu düzeltmeye çalıştı. İlk soruyu kendisine sorması gereken kişi Sayın Başbakandır. 'Benim söylediklerim toplumda rahatsızlık yaratıyor ki benim arkadaşlarım benim sözlerimi düzeltmeye çalışıyorlar.' Doğru bir şey söylese herhalde düzeltmeye çalışmazlar."
Başbakan Erdoğan'ın "CHP, kız ve erkeklerin aynı evde kalmasını destekliyor" yönünde bir tuzak hazırladığını ileri süren Kılıçdaroğlu, böyle bir şeyi desteklemediklerini söyledi.
Türkiye'deki yurt sorununun 2 yılda çözülebileceğini iddia eden Kılıçdaroğlu, hiçbir öğrencinin koşullar olduğu takdirde, evde kalmayacağını belirtti.
Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın, bütün üniversite öğrencilerinin yurtlar dışında kız erkek bir arada kaldığı ve CHP'nin de bunlara sahip çıktığı yönünde bir pozisyon çizdiğini savunarak, "Kendi aklınca 'CHP, ahlaksızlara sahip çıkıyor' gibi bir algıyı yerleştirmek istiyor. Mecliste ezberi bozuldu, başörtüsü dolayısıyla. Bir boşluk doğdu hayatında, ne yapacağını şaşırdı, lafı buraya getirdi 'bir şeyler yakalayabilir miyiz?' diye. Hiçbir şey yakalayamaz. Biz, bu ülkenin değerlerine, insanlarına saygılıyız, gençlerine de sahip çıkıyoruz. Eğer bir sorun varsa, bizzat sorunun kaynağı kendisidir" diye konuştu.
Erdoğan'ın, "Benim de kızım var, ben de babayım. Bu da bir gerçek. Bundan dolayı tepki gösteriyorum" dediğinin hatırlatılması üzerine ise Kılıçdaroğlu, kendisinin de kızlarının bulunduğunu, evlat sevgisinin başka bir şey olduğunu vurguladı.
Üniversite öğrencilerinin "Bizden sorumlu biri olacaksa bu anne ve babamızdır" dediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, evlerin ailelerin mahrem alanı olduğunu söyledi.
Kılıçdaroğlu, "Ben, oğlumun, kızımın odasına kapısını çalmadan girmem. Onlar da bizim yatak odamıza kapıyı çalmadan asla giremezler. Aynı dairede oturuyoruz, herkes birbirinin mahremine saygılıdır. Siz, bunun üstündeki örtüyü kaldırdınız. Yazık, günahtır. Ne diyor 'meşru hayat vardır, gayrimeşru hayat vardır.' Allah aşkına bir Başbakanın söyleyeceği laf mı bu. Ben, şunu desem, 'meşru başbakan vardır, gayrimeşru başbakan vardır. Kusura bakma ama sen gayrimeşru bir başbakansın.' İnsanın mahremine nasıl girebilirsin" ifadesini kullandı.
Özel hayatın gizliliğinin anayasada da güvence altına alındığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, ilgili maddeyi okudu.
Başbakan Yardımcısı Arınç'ın açıklamaları
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın bugün yaptığı açıklamalarının sorulması üzerine ise Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Sayın Arınç, belki hayatında hiç düşmediği bir açmazla karşı karşıya. Başbakanın kapalı toplantıda yaptığı açıklamayı tümüyle asparagas olarak nitelendirdi. Aslında Başbakanı korumak için. Ama Sayın Başbakan, Arınç'ı tümüyle feda etti ve asparagas olmadığını haberin açıkça ortaya koydu. Bu tabii açıkça öyle anlaşılıyor ki Arınç üzerinde derin izler bıraktı ve hayatını, siyasetini sorgulamak zorunda kaldı. Arınç'ı ben şöyle tanımlarım; Arınç, Adalet ve Kalkınma Partisi içinde akil adam olarak tanımlayacağımız sayılı kişilerden biridir. Yeri geldiği zaman düşüncesini gayet açık açıklayabilir. Açıklıyor da zaman zaman. Katılırsınız veya katılmazsınız. Siyasetçi olarak şöyle diyeyim, hani bazen 'vicdan sahibi' diye seslendiğimiz bazı kişiler vardır, yani haksızlık karşısında itiraz etmesini bilir. Böyle birkaç haksızlık karşısında itiraz ettiğini biliyorum. Örneğin Deniz Feneri olayında, RTÜK'ün başında olan kişinin orada kalmaması gerektiğini söyledi. Bu, çok önemli bir çıkıştı. Ama kaldı orada. Buna benzer Sayın Arınç'ın toplum vicdanını rahatsız eden olaylarda net tavır takındığını biliyoruz. Eğer AKP içinde hayatı sağlıklı sorgulayan, vicdanlı kişilerden biridir, diyebilirim. Bu açıklaması bana göre önemli, sonuçları ne olur, yankıları ne olur onu bilemem, partinin kendi iç sorunudur. Sayın Başbakan yurt dışından gelince nasıl cevap verir bilemem. Olayı düzeltmesi gereken kişinin Sayın Başbakan olduğunun altını özenle çiziyor konuşmasında. Sayın Hüseyin Çelik'in yaptığı açıklamayı Sayın Arınç'ın yeterli göreceğini sanmıyorum."
Kılıçdaroğlu, başka bir soruyu yanıtlarken de kadının giysisi, bedeni üzerinden siyaset yapılmasını doğru bulmadıklarını, toplumun değerlerine saygılı olduklarını belirtti.
"Sarıgül'e rozet takacağım"
Kılıçdaroğlu, bir soru üzerine, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'ün yarın parti genel merkezine geleceğini, kendisinin Sarıgül'e partinin rozetini takacağını söyledi.
Sarıgül'ün 20-25 bin kişiyle geleceğini ifade ettiğini, onlara kısa bir konuşma yapmayı düşündüğünü anlatan Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin geldiği nokta itibarıyla bir arada olmaları gerektiğini vurguladı.
Kılıçdaroğlu, Sarıgül'le gelen 20 bin kişi partiye katılırsa olursa daha da mutlu olacağını ifade ederek, "Türkiye'yi kucaklamak zorundayız. Ayrışma, kavga politikası bu ülkeye yaramıyor. Büyümek zorundayız. Yanlış algıların tümünü değiştirmek istiyoruz, biz ülkemizi seviyoruz" dedi.
"Sarıgül'ün partiye genel başkan olmak için geldiği yorumları var, bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine ise Kılıçdaroğlu, bir siyasetçinin temel görevinin, kendi koltuğu ile ilgili kuşku ve endişe üzerine siyaset oluşturmaması olduğunu aktardı.
Kılıçdaroğlu, "Ben isterim CHP'de bir belde başkanı da gün gelir 'ben CHP Genel Başkanı olurum' iddiasında bulunsun. Bir kişinin ben CHP Genel Başkanı olurum iddiasında bulunmasından daha doğal ne olabilir" dedi.
Başka bir soruya karşılık Kılıçdaroğlu, Sarıgül'de böyle bir düşünce sezmediğini ancak "adayım" dediğinde de saygı duyulması gerektiğini dile getirdi.
"CHP'nin genel başkanları kul hakkı yemezler"
Genel başkanların kurultaylar tarafından belirlendiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İşin özünde şu var, CHP'nin genel başkanları kul hakkı yemezler, asla yolsuzluğa bulaşmazlar, yalan söylemezler, ülke çıkarlarını savunurlar, veremeyecekleri hesapları yoktur, iktidar olduklarında halktan topladıkları her kuruş verginin hesabını vatandaşa vermeyi namuslu görev kabul ederler. Bu noktalara sahip olan herkesi kucaklarız, bu koltuklar bize baki değil, koltuk hırsıyla gelmedik, beni aşan benden daha deneyimli birikimli biri gelsin... Kurultayda eskiden genel başkan adayı olmak için delegelerin yüzde 25'inin imzası gerekiyordu. Ben, onların tamamını kaldırdım, kişi aday olmak istiyorsa verir dilekçesini aday olur, kimsenin onu göstermesine gerek yok."
Kemal Kılıçdaroğlu, "Sarıgül'e güveniyor musunuz?" sorusuna ise "Parti üyesi herkese ben güvenirim, Sayın Sarıgül de partimizin üyesidir, elbette güveneceğiz" yanıtını verdi.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için aday adayları olduğunu ancak nihai kararın Parti Meclisi'nde verileceğini anlatan Kılıçdaroğlu, İstanbul'u ilgilendiren önemli projelerinin bulunduğunu ve bunları yakın zamanda görselleriyle açıklayacaklarını söyledi.
Trafik, yeşil alan gibi sorunlardan bahseden Kılıçdaroğlu, gökdelenlerin de kent estetiğine göre yapılması gerektiğini söyledi. Kılıçdaroğlu İstanbul'da seçimleri kazanmaları durumunda Sultan Ahmet Camii'nin silüetini bozan gökdelenlerin de "tıraşlanacağını" kaydetti.
Sarıgül'ün böyle bir teklifi olmadı
Mustafa Sarıgül'ün "bazı ilçeler için benim istediğim adayların olmasını isterim" yönünde sözlerinin olduğuna ilişkin haberlerin hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, "Ne Sarıgül'ün böyle bir teklifi, beklentisi oldu ne de böyle bir pazarlık söz konusu oldu. Kaldı ki ben asla pazarlıklara izin vermem, böyle bir şeyi asla uygun görmem. Ama bu onun görüşünün alınamayacağı anlamına da gelmez" diye konuştu.
Yerel seçimlerdeki hedeflerine ilişkin soruya karşılık ise Kılıçdaroğlu, adaylar belli olduktan sonra net bir tablo ortaya konabileceğini, yerel seçimlerde seçmenin, adayın kişiliğine göre partisinin dışında da oy kullanabildiğini ifade etti. 295 seçim çevresinin belediye başkan adayının belirlendiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, "Ankara ile ilgili bir düşünce var mı?" sorusunu ise "Ankara'da ortaya çıkan aday adaylarımız var. Şifahi olarak söyleyip henüz aday adaylığını açıklamayan arkadaşlarımız da var. Beş kişilik komisyonumuz daha Ankara'yı masaya yatırmış değil" diye yanıtladı.
"Çare Sarıgül" sloganına ilişkin değerlendirmesi sorulan Kılıçdaroğlu, "İstanbul için çare elbette Sarıgül" dedi. Bu ifadenin Sarıgül'ün kurmak istediği bir siyasi partinin sloganı olduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, "Ama artık partimize geldiği zaman, İstanbul anakent belediye başkanlığına aday olduktan sonra İstanbul'un çaresi Sarıgül olacak diye düşünüyor" değerlendirmesinde bulundu.
"İstanbul'un çaresi Sarıgül dediğinize göre sanki aday da Sarıgül olacakmış gibi" denilmesi üzerine Kılıçdaroğlu, "Dikkat edin, 'düşünüyor' dedim" ifadesini kullandı.
-"Halk çocuğuyum, 'baronlar şunu yaptı' bilmem"-
Merkez sağdan isimlerin CHP'ye davet edileceğine ilişkin haberlerin de sorulmasına karşılık Kılıçdaroğlu, merkez sağ ile bayrak, vatan, demokrasi, özgürlükler, ülkenin geleceği, AB gibi konularda büyük bir ortak paydaları olduğunu, bu ortak paydayı daha da genişletmek istediklerini söyledi. Merkez sağdan görüştüğü isimlerin "Türkiye'nin bugün içinde bulunduğu tablo, bizim geçmişte mücadele edip getirdiğimiz bir Türkiye tablosu değil, daha demokratik, daha özgürlükçü bir toplumun olması lazım" değerlendirmesinde bulunduklarını aktaran Kılıçdaroğlu, "Önümüzdeki günlerde İstanbul'dan kalabalık bir grup partimize katılacak. Onların temsilcileriyle dün ön görüşmeyi yaptım" dedi.
Kılıçdaroğlu, "CHP'yi baronlar yönetiyor. Baronlar istediği için Kılıçdaroğlu geldi, şimdi de baronlar istediği için Sarıgül partiye geldi" yönündeki iddialara ilişkin ise şunları söyledi:
"Baronun kim olduğunu bilmiyorum. Ben, bir halk çocuğuyum, küçük bir memurun çocuğuyum. Yedi kardeşiz, üniversiteyi tek okuyan benim. Üniversiteye geldiğim zaman benim pardesüm oldu. Anadolu'da pek çok ailenin yediği gibi yer sofrasında yerdik. Masada yemek yemeyi de ben Ankara'ya geldikten sonra öğrendim. Halktan birisiyim. Dolayısıyla 'baronlar geldi, şunu yaptı'... Vallahi bilmiyorum. Baronlar kimdir, bu kararı kim verir, onu bilemem. Bizim dışımızda, bizi şekillendirmek isteyen, yönlendirmek isteyenler olabilir. Ben kızmam ama ben belli şeyleri kararlılıkla götürürüm. Temiz siyaset, düzgün siyaset benim temel felsefemdir. Bunun üzerinde yol almalıyız. Kişisel hırslar, beklentilerle siyasete de girmedim, böyle bir amacım da yoktur.
Eğer Türkiye'de bir çocuk açsa o benim sorunumdur. Ben, onu dert edinirim. Bir çocuk eğer üniversitede yurda giremiyorsa, annesi, babası gözü arkada kalıyor, acaba kızım nerede kalacak diye kaygı duyuyorsa, ben o derdi taşımak zorundayım, onu çözmek için. Bizim derdimiz bu. Yoksa baronlar karar vermiş olabilir, karar verebilirler ama ben burada olduğum sürece, öyle partiyi birilerinin gelip de, 'Ben istediğim gibi yönlendiririm, şekillendiririm'... Buna izin vermem."
-"Çalışma varsa komisyonun olabilir"-
Yeni anayasa çalışmalarında gelinen noktayı da değerlendiren Kılıçdaroğlu, sıfırdan bir anayasa yapmanın uzlaşma komisyonlarının değil, kurucu meclisin görevi olduğuna işaret etti. Tutuklu milletvekillerine ilişkin sorunun geçici bir maddeyle çözülebileceğinin ifade edildiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Bizim böyle bir çalışmamız yok. Varsa böyle bir çalışma, komisyonun çalışması olabilir. Bu konuda, Sayın Mehmet Ali Şahin Bey'in yaptığı bir açıklama var, 'bir geçici maddeyle tutuklu milletvekili sorunu çözülebilir' diyor. Eğer öyle olursa bundan da ayrıca memnuniyet duyarız. Bizim böyle bir koşulumuz söz konusu değil" diye konuştu.
Dershanelerin kapatılmasına yönelik tartışmaların hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, dershanelerin kapatılması için eğitimde fırsat eşitliği sağlayacak, dershaneye ihtiyaç kalmayacak bir düzenin kurulması gerektiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, sistem değişmeden dershanelerin kapatılmasının, durumu "merdiven altına taşıyacağını, kaçak dershanelerin ortaya çıkacağını, başka isimlerle bunların yapılacağını" savundu.
-"Cumhurbaşkanı Gül'ün tercihi önemli"-
Kılıçdaroğlu, "Cumhurbaşkanlığı konusunda CHP'nin adayı var mı?" sorusuna ise "Zamanı geldiğine elbette adayı olacak" yanıtını verdi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan karşı karşıya gelirse kimi destekleyeceğine ilişkin soru üzerine ise Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:
"İkisinin karşı karşıya geleceğine pek ihtimal vermiyorum. Bir şekliyle, kendi aralarında bir anlaşma yapacaklarından eminim. Bir şekliyle bunu yapacaklardır. Burada Sayın Gül'ün tercihi çok önemli. Cumhurbaşkanlığına yeniden aday olup devam mı etmek isteyecek yoksa cumhurbaşkanlığını bırakıp aktif siyasete mi dönecek? O tercih netleşmediği sürece, Sayın Cumhurbaşkanı ile Erdoğan arasındaki ilişkiyi sağlıklı bir zeminde konumlandıramayız. Önce onun görülmesi lazım."
Gül'ün, yeni yasama yılının açılışında TBMM'de yaptığı konuşmada, siyaset yapacağına ilişkin net bir mesaj verdiğini dile getiren Kemal Kılıçdaroğlu, siyaset yapmanın cumhurbaşkanlığına devam olarak da milletvekilliği olarak da anlaşılabileceğini aktardı. Kılıçdaroğlu, "Dönerse bu başbakanlık mı olur sizce?" sorusunu, "Kendi aralarındaki uzlaşmaya bağlı. Sayın Numan Kurtulmuş'un biraz veliaht olarak görüldüğü belli" diye yanıtladı.