Alpaslan Çelik, ’Silahlar benim değil’ demiş
.
İZMİR’in Karabağlar İlçesi’nde bir lokantada gözaltına alınıp, 6136 Sayılı Kanun’un 13/2 maddesine göre ’harp silahı bulundurmak’ suçundan 8 gün önce tutuklanan, düşürülen Rus uçağından atlayan pilotu öldürdüğü de öne sürülen Alpaslan Çelik’in 3’üncü Sulh Ceza Hakimliği’nde verdiği ifadesinin ayrıntıları ortaya çıktı. Çelik’in ifadesinde "Silahlar benim değil" dediği öğrenildi.
Cinayet Büro Amirliği’ne Karabağlar ilçesi Hatay semtinde bir lokantada geçen 29 Mart’ta silahlı kişiler olduğu yönündeki ihbar üzerine 15 kişiyi gözaltına aldı. Zanlıların üzerinde ruhsatsız 3 tabanca, otomobillerinde ise 1 Kalaşnikof uzun namlulu silah, evlerinde de ruhsatsız 3 tabanca, 1 pompalı tüfek ile 2 telsiz, kamuflaj giysiler buldu. Gözaltına alınanlar arasında, Suriye sınırında Türk hava sahasını ihlal eden Rus uçağının düşürülmesinin ardından paraşütle atlayan pilotu öldürdüğü yönünde hakkında haberler çıkan Alpaslan Çelik’in de bulunduğu ortaya çıktı. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Suçlar, Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcısı şüphelilerin hepsi tutuklanmasını isterken başka suçlardan da kesinleşmiş cezası bulunan Alpaslan Çelik’le birlikte 7 kişi ’Harp silahı bulundurmak’ suçundan tutuklandı, 8 kişi ise serbest bırakıldı.
DHA muhabirinin ulaştığı Alpaslan Çelik’in Sulh Ceza Hakimi’ne verdiği ifadesinde şunları söylediği öğrenildi:
"Arabalarda ele geçen Thompson ve keleş marka silahlar, tabancalar, telsizler ve kamufle yeleklerle benim bir ilgim yok. Sadece 27 plakalı araçta ele geçen çift sim kartlı cep telefonu bana aittir. 29 Mart’ta araçla Adana’dan yola çıktık. Araçta Asil, Murat, Bayram ve ben vardım. Aracı Bayram kullanıyordu. Önce Denizli’ye gittik. Burada çeşitli hastanelerde tedavi gören 4 yaralı arkadaşımızı ziyaret ettik. Burada kalmadan İzmir’e geldik. Otele yerleştik. Geleceğimizi Serkan Kurtuluş biliyordu, o bizi karşıladı. Birlikte yemeğe gittik. Gözaltına alınanların bazılarını ilk defa burada gördüm. Ben Türkiye içinde her hangi bir eylem yapmadım. Ben Denizli ve İzmir’e yaralıları ziyaret için geldim, başka bir amacım yoktu. Suçlamayı kabul etmiyorum."
Çelik’in avukatının da "Müvekkilim bulunduğu durum itibariyle zaten hayati tehlike içinde yaşamakta, belli güçlerin hedefi olan bir insandır. 6136’ya tabi bir takım silahları yanlarında güvenlik açısından bulundurmaları normaldir. Bu kadar silaha müvekilimin sahip olması hayatın olağan akışına aykırıdır. Silah mülkiyet kavramanı getirir. 4 silaha 15 kişinin de sahip olması düşünülemez. Net bir şekilde söylemek gerekirse, Türkiye devletinin Çeçenleri nasıl koruduğu bellidir. İstanbul’da patır patır düşmüşlerdir. Can dostları müvekkilimi, komutanlarını korumak maksadıyla silah taşımaktadır. Bu savaşta tek başına mücadele etmek mümkün değildir" diye savunma yaptığı anlaşıldı.
Tutuklananlardan Murat Gezer’in de ifadesinde "Alpaslan ve dört kişi Adana’dan yola çıktık. Aracın bagajında iki adet keleş, iki adet de Thompson silah vardı. Bu silahlardan gümüş nikalaj kaplı keleş ile Thompson makineli silah bana aittir. Diğer ikisi de Asil Tırnova’ya aittir. Türkmendağı’nda vermiş olduğumuz mücadeleden dolayı can güvenliğimiz için bunları yanımıza aldık. Ben bu silahları Gaziantep’te Suriyeli bir kişiden aldım. Bu silahlardan kimsenin haberi yoktur" diye ifade verdi.