‘ABD-İran yakınlaşması bize çok faydalı olur’
Cumhurbaşkanı, Obama-Ruhani görüşmesi için “Komplekslerden arınmak lazım. Başkasının başarısından ürkerek iş yapılmaz. Nükleer silah tehlikesinin giderilmesi bizi rahatlatır” dedi
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu nedeniyle New York’ta bulunan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, dönüş yolunda uçakta, heyetindeki gazetecilerle sohbet etti. Ağırlıklı konu tabii ki İran Cumhurbaşkanı Ruhani ile ABD Başkanı Obama arasındaki tarihi telefon görüşmesiydi. “Umutlu musunuz?” sorusuna “Bu kadar buz bir üflemeyle erimez” diye cevap veren Gül sözlerini şöyle sürdürdü: “Oturup konuşmaları gerektiğine inanıyorum. Aradaki sorunlar savaşla değil diplomasiyle giderilmeli. Savaş en son başvurulacak bir yoldur. İran’ın kendi tehdit algılaması var. Buna bir şey söylenemez.”
ABD’de Bush’un, İran’da Ahmedinejad’ın iktidarda bulunduğu dönemlerde böyle bir temasın düşünülemeyeceğini hatırlatan Gül, her iki ülkede de “şahinler”in iktidarda olmamasının ciddi bir fırsat olduğunu söyledi. Bununla birlikte her iki taraf için de sürecin zor olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı, “ama Obama için daha da zor olduğunu düşünüyorum” dedi.
Kaçırılan pilotlar
Gül’e ABD ile İran arasındaki yakınlaşmanın Türkiye’yi nasıl etkileyeceğini sorduğumuzda tereddütsüz bir şekilde “Bize faydası çok olur” cevabını verdi ve şöyle konuştu: “Komplekslerden arınmak lazım. Başkasının başarısından ürkerek iş yapılmaz. Bu görüşmelerle nükleer silah tehlikesinin giderilmesi Türkiye’yi rahatlatır. Çünkü elinde silah olan bir komşu ürküntü yaratır. Savaş ve nükleer silah tehdidinden en fazla biz rahatsızlık duyarız. İkincisi, ekonomik olarak işimize çok yarar. Ambargo kalkar. Banka sistemi çözülür. Şimdi İran’la iş yapamıyoruz. Ambargoya uyuyoruz. Tüpraş bile sıkıntı çekiyor. Barış sağlanırsa yeni boru hatları inşa edilir.”
Gül, bir başka soru üzerine İran’ın Türkiye’ye, Lübnan’da rehin alınan pilotlar konusunda yardımcı olacağını söyledi ve şöyle devam etti: “Zamanında biz onlara birçok konuda yardım ettik.”
Zedelenen imaj
Gül New York seyahatinin başarılı, olumlu ve verimli geçtiğini söyledi: “Buraları dünyanın merkezi. Birkaç onyıl daha böyle kalmaya devam edeceğe benziyor. Dolayısıyla buraları canlı tutmak gerekiyor. ABD en önemli ülke. Ekonomi, insan hakları, demokrasi ve güvenlik meselelerinde tüm dünyada önem taşıyor. Biz kendileriyle NATO içinde ortağız. Yatırımlar bakımından özellikle önemli. Körfez’den Türkiye’ye para dahi Amerika üstünden geliyor. Ayrıca burası teknolojinin, bilimin öncüsü. OECD ülkeleri arasında buraya en fazla öğrenci gönderen ülkelerden biriyiz. Aynı şekilde Çin var. Çin’den buraya gelen ve doktora çalışmalarıyla buralardan patent alan öğrencileri, Çin’deki Amerikan yatırımlarını çıkın geriye çok az şey kalır Çin bakımından. Bu nedenle buraları çok sağlam tutmak gerekir.”
Cumhurbaşkanı’na Türkiye’nin, ABD başta olmak üzere Batı’daki imaj ve algısının çok zedelendiğini hatırlattık. “Görünen köy kılavuz istemez” diyerek tespitimize katıldı. Bunun nedenleri arasında özellikle televizyonların yaptığı yayınları ve olumsuz propagandayı saydı. “Türkiye’ye dönük olumsuz tavır ciddi ama düzeltilemez değil” diyen Gül, Türkiye’nin içine kapalı bir ülke olmadığını, Batı’yı yakından tanıyan kişilerin sık sık buraları ziyaret edip Türkiye’yi anlatması gerektiğini söyledi.
En çok radikal İslamcı gruplar soruldu
New York’ta Gül’e en çok Türkiye’nin Suriye’deki radikal İslamcı gruplara yardım edip etmediği soruldu. Kendisine bu durumu nasıl karşıladığını sorduğumuzda Gül, bundan çok rahatsız olduğunu belirtti. Türkiye’ye haksızlık yapıldığını ileri süren Gül şöyle konuştu: “Eğer sınırı kapatsak yüz binlerce insan birikir, dünya ayağa kalkar. Suriye konusunda Türkiye’ye teşekkür edilmesi gerekir, ama bunu görmüyorum.” Bugün açıklanacak demokratikleşme paketiyle ilgili bir soru üzerine Gül, konunun hükümete ait olduğunu, kendisinin de Salı günü Meclis’te yeni dönem açılış konuşması yapacağını söyledi: “O konuşmam hazır. Orada demokratikleşmeyle ilgili bir bölüm var. Açıklanacak paketle ilgili olduğu sanılmamalı. Genel bir değerlendirme o. Ben her zaman demokratikleşmenin ve reformların sürekli olması gerektiğini söylerim. Reform ruhunun, demokratikleşme sürecinin daima canlı tutulması gerekir.” Gül’e sürmekte olan 28 Şubat davası sorulduğundaysa şunları söyledi: “Ben o dönemin aktörlerinden biriyim. Hükümet sözcüsü, RP’nin Genel Başkan Yardımcısı, hükümetin bakanıydım. Fakat şimdi Cumhurbaşkanı olarak bir değerlendirme yapmam yakışık almaz.”