Kahramanmaraş merkezli iki depremin ardından günler geçtiği halde enkaz altından çok sayıda depremzede canlı olarak çıkarılmaya devam ediyor. Prof. Dr. Levent Yamanel, insanların enkaz altında aç ve susuz ne kadar dayanabileceklerinin vücudun fiziksel özelliklerine ve aldığı hasar gibi etkenlere bağlı olarak değiştiğine söyledi. Yamanel, “Özellikle organlarda oluşan yaralanmalar ve kan kayıpları vücudun direncini azaltmakta. Ezilmeler sonucu ortaya çıkan maddeler de yine böbrek fonksiyonlarını bozarak hayatı tehdit etmektedir. Genel olarak iyi sağlık durumuna sahip ve yaralanması hafif düzeyde olanlarda vücudun açlık ve susuzluğa 7 güne kadar dayanabileceği söylenebilir. Yine dünyada yaşanan depremlerde daha uzun süreler sağ kalan insanların olduğunu da biliyoruz. Bu gibi mucizelerin bizim vatandaşlarımız için de gerçekleşmesini diliyoruz” dedi. Milliyet'ten Aslıhan Altay Karataş'ın haberine göre; Yamanel, enkaz altından sağ çıkarılanlar arasında çocuk sayısının fazlalığına ilişkin ise, “Çocuklar ve bebekler daha az vücut alanına sahip ve bu nedenle daha küçük yerlere sığabildiklerinden daha az travmaya maruz kalabiliyorlar. Yine erişkinlere nazaran susuzluğa daha dirençlidirler. Bu nedenlerle erişkinlere oranla yaşam şanslarının daha yüksek olduğu görülmektedir” dedi. Japonya’da 2011 depremi ve tsunamisinden sonra, bir genç ve 80 yaşındaki büyükannesi, yerle bir olmuş evde 9 gün mahsur kaldıktan sonra canlı bulunmuştu. 2010’da 16 yaşındaki Haitili bir kız çocuğu, 15 gün sonra deprem enkazından kurtarılmıştı. Aynı depremde Evans Monsigrace isimli bir Haitili 27 gün sonra sağ bulunmuştu. Associated Press‘in haberine göre yaralanma derecesi, mevsim koşulları, enkaz altındaki koşullar, suya ve temiz havaya erişim, genel sağlık ve mental durum ile yaş enkazdan günler sonra sağ çıkarılmayı etkiliyor. Massachusetts General Hospital acil durum ve afet tıbbı uzmanı olan Dr. Jarone Lee “Genellikle, 5. ve 7. günden sonra hayatta kalanları bulmak nadirdir. Ancak 7 gün geçtikten sonra da hayatta kalan birçok insan hikâyesi var. Bunlar nadir ve olağanüstü durumlardır” dedi. Northwestern Üniversitesi’nden acil tıp uzmanı Dr. George Chiampa ise ezilme ve uzuv kopmaları dahil travmatik yaralanmaları bulunan kişilerin en kritik hayatta kalma mücadelesiyle karşı karşıya olduğunu söyledi. Chiampas, bu kişilerin bir saat içinde enkazdan çıkarılmadığı durumda yaşama şartlarının zor olduğunu söyledi. Sağlık Bakanlığı, deprem bölgesinde toplam 146 bin 806 sağlık personelinin görev yaptığını, halk sağlığına yönelik bilgilendirme sitesi “https://deprem.saglik.gov.tr”nin açıldığını, hazırlanan 300 bin broşür ve 12 bin afişin de yarından itibaren sahaya dağıtımına başlanacağını aktardı. Depremden etkilenen bölgelerde salgın hastalık riskine karşı halk sağlığı çalışmalarına ağırlık verildiği vurgulanan açıklamada, şunlar kaydedildi: “Afet bölgesindeki 10 ilde, 6 Şubat’tan bugüne kadar 300 bine yakın kişiye birinci basamakta muayene, 2846 gebe izlemi, 9685 bebek ve çocuk izlemi yapıldı. 4000’den fazla noktadan su örneği alınarak yetersiz görülen yerlerde klorlama işlemi yapıldı. Bölgeye yeterli sayıda kuduz, tetanos ve çocukluk çağı aşıları gönderildi.” Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa Bölgesi Direktörü Hans Kluge, depremin Avrupa bölgesinde son 100 yıldır görülen en büyük doğal afet olduğunu söyledi. Türkiye’nin Suriyeli mültecilere kapılarını açtığını hatırlatan Kluge “Türkiye’nin yıllardır gösterdiği cömertliğin aynısını şimdi uluslararası toplumun da gösterme zamanı” dedi.