TÜSİAD’dan 5 itiraz
Şirketlere kayyum atanması ile ilgili düzenlemenin ticaret hayatı ve özel mülkiyet hakkı alanlarında önemli riskler doğurabileceğine dikkat çeken TÜSİAD, konunun yeniden değerlendirilmesine ihtiyaç olduğunu bildirdi
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) TBMM Adalet Komisyonu’nda görüşülmekte olan “Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” kapsamındaki kayyum atanmasına ilişkin düzenlemenin ticaret hayatı başta olmak üzere önemli riskler doğurabileceğini; bu kapsamda düzenlemenin yeniden ele alınması gerektiğini açıkladı.
Önceki gün TBMM Adalet Komisyonu’nda ele alınmaya başlanan tasarıda, kayyumlarla ilgili yeni düzenlemeye yer verilirken, şirketlerin ortaklık payları veya menkul kıymetler idare yetkilerinin de kayyuma devredilmesi öngörülüyor.
Halen Ceza Muhakemeleri Kanunu uyarınca bir şirketin faaliyeti çerçevesinde suç işlendiği hususunda kuvvetli şüphe bulunması halinde soruşturma ve kovuşturma sürecinde şirket işlerinin yürütülmesiyle ilgili kayyum atanabiliyordu.
Suç listesi genişliyor
Tasarıyla kayyum tedbirinin uygulanabileceği suçlar listesi genişletiliyor. Tasarıya göre “güveni kötüye kullanma, nitelikli dolandırıcılık, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar (terör suçları), Sermaye Piyasası Kanunu’nun 110. maddesinde tanımlanan suçlarda” da kayyum atanabilecek. Türkiye’de faaliyet gösteren tüm şirketlerin ticari faaliyetlerini doğrudan etkileyebilecek düzenlemenin ağır sonuçlar doğurabileceği belirtilen TÜSİAD açıklamasında, “Kayyum atanması ile ilgili düzenlemenin, başta ticaret hayatı ve özel mülkiyet hakkı alanlarında olmak üzere doğurabileceği önemli riskler açısından yeniden değerlendirilmesine ihtiyaç vardır” denildi. Kayyum atanabilecek durumların kapsamına güveni kötüye kullanma, nitelikli dolandırıcılık, halka açık şirketler için örtülü kazanç aktarımı ile yatırım kuruluşları, fon kurulları ve teminat sorumluları için müşteri varlıklarını kötüye kullanma ve kayıtlarda hile türünden işlemler gibi suçların da eklendiği belirtilen açıklamada, şöyle denildi:
“Türkiye’de faaliyet gösteren tüm şirketlerin ticari faaliyetlerini doğrudan etkileyebilecek bu tip önemli ve ağır sonuçlar doğurabilecek bir düzenlemenin, ilgili düzenleyici otoriteler ve ilgili paydaşların aktif katılımı ile uzun ve titiz bir değerlendirme sürecinden geçerek hazırlanmış olmasının gerektiğini düşünmekteyiz. Böyle bir süreç izlenmeksizin hazırlandığından endişe edilen söz konusu tasarı riskler içermektedir.”
Derneğin görüşlerinin Başbakan Binali Yıldırım ve bazı bakanlarla paylaşıldığı bildirildi.
RİSKLER NELER?
Açıklamada söz konusu riskler şu şekilde sıralandı:
- CMK 133’teki diğer suçların niteliği ile uyumsuzluk, yerindelik ve orantılılık ilkelerine aykırılık riski
- Kapsamının genişliği nedeniyle olağan ticaret hayatını olumsuz etkileme ve mülkiyet hakkını zedeleme riski
- Sermaye Piyasası Kanunu’nun kendi içindeki bütünlüğünün bozulması ve ikili bir yapının oluşması riski
- Benzer tedbir imkanlarının Sermaye Piyasası Kanunu’nda zaten halihazırda yer alması, yeni bir tedbire ihtiyaç bulunmaması
- Hukuk tekniği ve usul hükümleri açısından riskler