Terörle mücadelemiz vize için aksatılamaz
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Cansen Başaran Symes, Avrupa Parlamentosu’nun terörün tanımı konusunda katı bir tutum takındığını belirterek, “Ülkemizin terör tehdidi ile karşı karşıya kaldığı bir ortamda AB’nin terörle mücadeleyi aksatacak beklenti içinde olmaması gerekir” dedi.
TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran Symes, Avrupa Parlamentosu’nun terörün tanımı konusundaki anlaşmazlık nedeniyle katı bir tutum takındığını vurguladı. Başaran Symes, “Vicdan sahibi herkesin yüreğini paralayan, Suriye’deki vahşetten kaçan mültecilerin kitleler halinde Avrupa ülkelerine akmasıyla ortaya çıkan trajedi ilişkilerin canlanmasına neden oldu. Son gelişmeler ise Türk vatandaşlarının AB’ye vizesiz seyahat etmelerini sağlayacak anlaşmanın onaylanması ve uygulanması hakkında taraflar arasında ciddi pürüzlerin sürdüğünü açıkça gösterdi. Sorunun ilişkileri kopma noktasına getirmeden çözülebilmesini diliyoruz. Ancak ülkemizin terör tehdidi ile karşı karşıya kaldığı ortamda AB’nin terörle mücadeleyi aksatacak bir beklenti içinde olmaması gerekir” diye konuştu.
Tahammül sınırını zorluyor
TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısında konuşan Başaran Symes, “Vize anlaşmasının koşulu olan diğer maddeler içinde özellikle yolsuzlukla mücadele programının uygulanması ve Avrupa Konseyi’nin bu alandaki organı Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubunun tavsiyelerine uygun yasal düzenlemelerin yapılmasını önemsiyoruz. Bu yönde alınacak her türlü önlem ve uygulanacak programların önemini özellikle belirtmek isterim” dedi. Sözlerini, “1 yıla yakındır ülkemiz PKK’nın terör taarruzu ile karşı karşıya. Güneydoğu’daki pek çok il ve ilçemizde yüksek düzeyde can ve mal kaybına yol açan çatışmalar şiddetle devam ediyor” diye sürdüren Başaran Symes, “Her gün gelen tahammül sınırlarımızı zorlayan şehit haberleri, şehit olan güvenlik gücü mensuplarının haberleri, perişan ailelerin hikayeleri hepimizi derinden sarsıyor” dedi. Symes Başaran, şöyle devam etti:
Çözüm arayışına dönülmeli
“Terör yüzünden Türkiye’de yer değiştirmek zorunda kalan onbinlerce vatandaşımızın durumu içimizi acıtıyor. Terörle mücadeleye kesin destek verirken, güvenlik güçlerimizin kayıp vermemesi, sivil halkın etkilenmemesi için her türlü önlemin alınması öncelikli olmak üzere bu mücadelenin özgürlüklere helal getirmeden yapılması gerektiğine inanıyoruz. Bu çerçevede çözüm arayışı koşullarına dönülmesini en kısa sürede ümit ediyoruz. Her ne olursa olsun özgür düşünceden korkmayan, öz güveni olan bir Türkiye’den yanayız.”
Maliyet hayli yüksek çıkabilir
Ekonomik gelişmelere değinen Cansel Başaran Symes, “Yılın ilk aylarında Fed’in daha önce öngörüldüğü kadar hızla faiz yükseltmeyeceğinin anlaşılmasıyla başlayan hareketlilik, kısa vadeli sermaye akımları sayesinde Türkiye piyasalarında ılımlı bir hava estirdi” dedi ve ekledi: “Ancak enflasyonun kalıcı bir şekilde düşük tek haneli rakamlara getirilememiş olması, yetersiz tasarruflarımızın, yatırım ihtiyacını karşılayacak düzeye çıkmaması hala risk olmaya aday. Bu yıl ülkemizi ve coğrafyamızı fazlasıyla etkileyen terör olayları nedeniyle turizm sektöründe önemli kayıplar yaşanıyor. Turizmin onlarca sektörü besleyen bir alan olduğu hatırlandığında dolaylı maliyetin hayli yüksek çıkacağını öngörebiliyoruz.”
Cansen Başaran-Symes, laiklikle ilgili geçmişte bir takım sorunlar yaşanmış olmasının laiklik ilkesinin tartışılmasını meşru kılamayacağını belirtti.
Ya sorunları çözeceğiz ya sorunlar bizi çözecek
TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan, artık kısır siyasi çatışmalara bir çözüm bulunması gerektiğini vurguladı. Özilhan, “Her şey bir yana terör sorunu bir yana. Üst üste gelen şehit haberleri yüreğimizi dağlıyor. Daha fazla takatimiz kalmadı. Bu bütün partilere bir çağrıdır. Gün birlik günüdür. Bıkmadan, usanmadan, bir şey olmuyor demeden, sorunlara çözüm bulmamız gerekiyor. Bildiğimizi, inandığımızı söylemeye devam edeceğiz” diye konuştu.
21. Yüzyıl Türkiye’sine yakışan bir anayasaya kavuşmayı istediklerini kaydeden Özilhan, şöyle devam etti:
“Farklılıklarla bir arada, sürekli değişim ve devinim içinde yaşamak bu coğrafya insanına büyük bir adaptasyon ve değişimi yönetme becerisi kazandırdı. Yeni anaysa yapım sürecinde en büyük güvencemiz bu özelliğimizdir. Bu özelliği kullanabilirsek önemli bir sıçrama imkanı elde edeceğiz. Aksi halde bu süreç ya mevcut güç çekişmesiyle devam edecek ya da bir grubun toplum vizyonunu diğer gruba dayatmasıyla sonuçlanacak. Her iki halde de sorunlar daha da ağırlaşacak. Belli ki, ya biz sorunları çözeceğiz ya da sorunlar bizi çözecek.”