Meğer 2008'de öteleniyormuş!
IMF ile 40-50 milyar $’lık bir stand-by’ı görüşmüştük
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan 2008 yılı sonunda ekonomik belirsizlik ve daralmayı dikkate alarak ihtiyaten bir IMF programı için görüşüldüğünü ancak 2009 başında böyle bir anlaşmanın gerekli olmadığına karar verildiğini açıkladı
IMF’ye son taksidin ödemesi bugün yapılırken Başbakan Yardımcısı Ali Babacan son ekonomik kriz günlerine yönelik çok önemli detay bir açıklama yaptı. Babacan, NTV ve cnBC-e ortak yayınına katıldı ve “2008’de biten son anlaşmadan sonra yeni bir stand-by yapmama kararı nasıl alındı” sorusunu yanıtladı.
Babacan, 2008 yılının Mayıs ayında son kredi diliminin kullanıldığını, 2008 sonrasında ise ekonomik anlamda dünyada çok ciddi bir belirsizlik olduğunu, Türkiye’nin ekonomisinin de 200’da daraldığını hatırlattı.
Krizin en belirsiz dönemlerinde ihtiyaten IMF ile yeni bir program yapıp yapmama konusunda görüşmelerinin olduğunu ifade eden Babacan, “40-50 milyar dolar gibi rakamları o dönemde konuştuk” diye konuştu.
Babacan, 2009’un başlarında dünya konjonktürüne ve Türkiye’nin durumuna bakarak böyle bir anlaşmanın gerekli olmadığına karar verdiklerine işaret ederek, o gün bugündür Türkiye’nin IMF ile anlaşma yapmasına gerek kalmadığını dile getirdi.
Ali Babacan, Türkiye’deki güven ortamının, ihtiyacı olan kaynakların doğal yollarla özel sektör kanalıyla ülkeye girmesini sağladığına dikkati çekti. O dönemdeki görüşmelerin de önemli olduğunun altını çizen Babacan, “Türkiye o zaman popülist bir tavır alsaydı, 2008 sonunda farklı bir tutum içerisine girseydi, kendimize zarar verebilirdi” dedi.
Politikayı biz belirledik
Babacan, IMF ile Türkiye’nin bugüne kadar 19 stand-by yaptığını, bunlar arasında ilk planlandığı gibi tamamlanan anlaşma sayısının çok az olduğunu bildirdi.
Anlaşmaların Türkiye’ye katkısını dönem dönem farklı değerlendirmek gerektiğini belirten Babacan, bazı dönemlerde bu stand-by’ların Türkiye için bir miktar faydalı olduğunu ancak dönem dönem de bu anlaşmaların yarıda kaldığını ve tamamlanamadığını ifade etti.
Aldık ödedik vereceğiz
Babacan, Ak Parti iktidarı döneminde anlaşmaların başta planlandığı gibi tamamlandığına dikkati çekerek, tutamayacakları sözler vermediklerini dile getirdi.
“Dünyanın birçok ülkesinden farklı olarak Ak Parti iktidarı dönemindeki IMF anlaşmaları aslında bizim kendi sahip olduğumuz ve benimsediğimiz programların IMF tarafından desteklenmesi şeklinde gerçekleşti” diyen Ali Babacan, bunun çok önemli bir fark olduğunu söyledi.
En son stand-by düzenlemesinin 2008 yılının Mayıs ayında tamamlandığını anlatan Babacan, “5 yıldır da IMF’den kredi kullanmadık. Ak Parti iktidarı olarak ilk 5 yılda kredi kullanan, ikinci 5 yılda kredileri geri ödeyen olduk. İnşallah 3’üncü 5 yılda borç veren ülke olacağız” açıklamasını yaptı.
5 milyar $’ı vermeyip verir gibi yapıyoruz
Ali Babacan yeni dönemde IMF’ye Türkiye’den yapılacak 5 milyar dolarlık katkının detaylarını da açıkladı. Babacan, IMF’ye verilecek 5 milyar doların yine Türkiye rezervleri içinde değerlendirilmesini şart koştuklarını belirtti ve şunları söyledi:
“IMF dedi ki, ’Benim şu anda 400 milyar dolarlık bir rezervim var. Ama dünyadaki kriz genişleyebilir. Özellikle Euro Bölgesi’ndeki büyük ekonomilerde sorun yaşanırsa ve biz o bölgelerdeki ekonomilere kaynak sağlamak zorunda kalırsak, bu 400 milyar dolar bana yetmez. Dolayısıyla şimdiden ben kaynaklarımı genişletmek istiyorum. Daha kötü günler geldiğinde herhangi bir sorun yaşamayalım. IMF’nin daha güçlü olması dünya için bir istikrar unsuru olacaktır’ dedi ve bir çağrı yaptı. 500 milyar dolar daha eklemek istediklerini söylediler. Bize özel müracaatta bulundular. ’Türkiye olarak artık istikrara kavuşmuş durumdasınız. Merkez Bankası rezervleriniz oldukça yüksek miktarda. Dolayısıyla sizi de katkı veren ülke arasında görmek isteriz’ dediler. Biz de 5 milyar dolarlık kaynak sağlamaya karar verdik. Ama bunun için de şu şartı koyduk. ’Biz cari açığı olan bir ülkeyiz. Rezervleri de bir bakıma o cari açık için bir yedek, bir güvence olarak tutuyoruz. Size sağladığımız bu kaynağın yine Türkiye’nin rezervi içerisinde değerlendirilmesi lazım. ’Bunun yolu da bu kaynağın likit olması. Anında geri çekilebilen cinsten olmasıdır’ dedik.”
Talimat gitti 19 yıl sonra yine borçsuzuz
Kredi ödeme prosedürü hakkında bilgi veren Ali Babacan, Hazine Müsteşarlığı’nın Merkez Bankası’na talimat vererek, ilgili hesabından gerekli miktarın IMF’nin hesabına aktarılmasını istediğini, ödemenin 1 gün sonra gerçekleştirildiğini belirtti. Türkiye’nin IMF’ye olan kredi borcunun son bölümü için bugün (dün) talimat verildiğini ifade eden Babacan, şunları kaydetti:
“Talimat bugün veriliyor ama fiili ödeme yarın yapılmış oluyor. Bizim IMF’ye olan borçlarımızın zaman içinde gelişimi, en yüksek noktaya bizim iktidara geldiğimiz yıllarda ulaşıyor. Borç zaman içinde düşüyor ve 19 yıl sonra ilk defa borçsuz bir döneme giriyoruz. Son borçsuzluğumuz 1994 krizi önceki dönemdeymiş. Kriz nedeniyle zor durumda kalınmış, kredi alınmış.”
Katkı küçük ama sembolik değeri büyük
ALİ Babaca, Türkiye’nin şu andaki 135 milyar dolarlık rezervinin çok güvenli likit varlıklardan oluştuğunu söyledi. IMF’ye kaynak sağlayacak ülkelerin dörtte üçünün anlaşmaları yaptıklarını belirten Babacan, Merkez Bankası’nın da IMF ile teknik görüşmeleri yapmaya devam ettiğini, küçük detaylar kaldığını bildirdi. Babacan, Türkiye’nin vermeyi taahhüt ettiği 5 milyar dolarlık katkının toplam taahhüt edilen 500 milyar doların yüzde 1’ine denk geldiğini ifade ederek, şunları kaydetti:
“Bizim sağladığımız katkı rezervlerimizin ve ekonomimizin büyüklüğüne göre nispeten daha az bir katkı. Bizim kendi makro ekonomik yapımız ve ödemeler dengesi ile ilgili tablomuz bizi ihtiyatlı tarafta durmaya getirmiş oldu. Bunun sembolik değeri daha önemlidir. 5 milyar doların kendi katkı miktarındansa sembolik değeri ve bunun verdiği mesaj daha önemlidir. Türkiye demek ki artık IMF’nin kendisi tarafından da zorlukları aşmış, ileride herhangi bir ihtiyaç olma ihtimali azalmış, tam tersine IMF’ye kaynak verebilecek ülkeler kategorisine girmiş durumda.”