TÜSİAD’ın adındaki ‘İşadamları’ ibaresi, cinsiyet eşitliği adına ‘İş İnsanları’ olarak değişti. Patronlar, Genel Kurul’da tarım ve sanayideki üretim kayıplarına dikkat çekerek önlem alınmasını istediler
ABONE OL
Vatan Haber
Türk Sanayici ve İşadamları Derneği TÜSİAD’ın adının Türk Sanayici ve İş İnsanları Derneği olarak değiştirildiği 48’inci genel kurul, gerek Yönetim Kurulu Başkanı gerekse Yüksek İstişare Konseyi Başkanı’nın daha öncekilere göre eleştiri tonunu artırdıkları konuşmaları ile kayıtlara geçti.
Özellikle Yüksek İstişare Konseyi Başkanı sıfatıyla kürsüye çıkan Tuncay Özilhan’ın konuşması, salonu dolduran patronlar tarafından çok beğenilirken, dikkat çektiği konuların artık konuşulma zamanı geldiği konusunda da mutabakat vardı. Kamunun ihale yöntemlerindeki çarpıklıktan OHAL’e, eğitimden makro ekonomik verilere uzanan geniş bir yelpazede sorunlara değinen Özilhan’ın özellikle üretim konusundaki uyarıları salondan büyük alkış aldı.
Üretimde kan kaybı var
“1990’ların geri gelen sorunlarına ilaveten bir de yeni sorunlar var. Türkiye üretmiyor. Hem tarım, hem de sanayi üretiminde kan kaybediyoruz” diyen Özilhan, 1990’larda tarım ve sanayinin gayri safi yurt içi hasıla içindeki payının yüzde 40’larda olduğunu ancak artık bu oranın yüzde 30’ların altına indiğine dikkat çekti.
Özilhan, şöyle konuştu:
“Üretmeden tüketiyoruz. Tüketmek için de borçlanıyoruz. Fabrika arsaları ve tarlalarda inşaatlar yükseliyor. Büyüme kentsel ranta dayalı olursa, sınırlarını da rant çizer. Nüfus artışı yavaşlayıp, kentleşmenin sınırına gelinince, rantın da sonuna gelinir. Oysa büyümeyi sürekli olarak yüksek seviyelerde tutmak için üretime dayalı bir ekonomik yapı şarttır. Üretime dayalı olmayan büyüme süreçlerinin sonu, her yerde, hep hüsran olmuştur. Sağlam temel üzerine kurulmayan yüksek binalar çöker. Türkiye bunu geçmişte gördü. Hem de kaç sefer. Ekonominin temelinin sağlam olması için, büyümenin adil rekabete ve üretime dayalı olması gerekir. Adil rekabete ve üretime dayalı bir ekonominin en büyük düşmanı enflasyondur. Enflasyon-kur-faiz, sarmalı, 1990’lı yılların kayıp yıllar olarak adlandırılmasına neden olan başlıca dinamiktir.”
Yüksek enflasyon yüksek büyüme diye bir ikili yok
TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik de günün çok anlamlı olduğuna dikkat çekerek, artık iş adamı değil iş insanı diyeceklerini vurguladı. Bilecik “Bugün TÜSİAD için tarihi bir gün. TÜSİAD’ın açılımını Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği olarak değiştirdik. Bu ülke nasıl kadınıyla erkeğiyle kurulup geliştiyse, yarın da kadınıyla erkeğiyle tarih yazacak” dedi.
Erol Bilecik de OHAL’in kaldırılmasını isterken, tutuklu gazetecilerle ilgili Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararın alt mahkemece uygulanmamasının dışarıda yarattığı izlenimin iyi olmadığını demokrasi ile ilgili eleştiri yapanların eline koz verildiğini kaydetti.
Bilecik, ekonomi literatüründe yüksek büyüme ve yüksek enflasyon diye bir ikili olmadığına dair görüşünü de tekrarladı.
OHAL yabancı yatırım kararı için olumsuz
Özilhan, bir kez daha uzatılması tavsiye edilen Olağanüstü Hal Uygulaması ile ilgili görüşlerini de paylaştı. OHAL’in vatandaşlar açısından etkilerinin sınırlı olmasına karşılık özellikle yabancı yatırımcılar açısından etkisinin büyük olduğunu ifade eden Özilhan, yabancı müteşebbislerin yatırım kararı vermekte zorlandıklarını kaydetti. Özilhan, Türkiye’nin en sağlıklı büyümeleri doğrudan yabancı sermaye yatırımlarını artırdığı 20 milyar dolarlara çıkardığı yıllarda yaptığını belirtti.
İptal edilen metro ihaleleri konuşmada
Özilhan, adil rekabet ortamı açısından sorunlu bir alanın da kamu ihaleleri olduğunu iddia etti ve buna metro ihalelerinin iyi bir örnek teşkil ettiğini söyledi. Özilhan, şunları kaydetti: “İdareye çok fazla takdir hakkı tanıyan ve yoruma müsait mevzuat, adil rekabet ortamı ve kamu yararı açısından arzu edilmeyen niteliklerdir. 2017 yılında İstanbul için yapılan 6 metro ihalesinin, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından, bu projelerin daha ekonomik ve daha hızlı bir şekilde yapılabilmesi amacıyla iptal edilmiş olması, kamu ihalelerinde yaşanmakta olan sorunların bir örneğidir. Vatandaşın parasının doğru biçimde kullanılması, kamu ihalelerinin şeffaflık ve denetlenebilirlik ilkeleri uyarınca yapılmasını gerektirir. Bir başka sorunlu alan da kamuda yetki ve sorumlulukların iyi tanımlanmamış olması ve kamu yönetiminde liyakatın gözetilmemesidir. Cumhurbaşkanımız birkaç ay önce söylediği ‘Tekkeye mürit aramıyoruz’ sözünü bu sorunun çözümü doğrultusunda çok önemli görüyoruz. Liyakat temelinde yapılacak atamalarla devlet kurumlarının kapasitesinin artırılması ve yönetişimin güçlendirilmesi gereğinin önemini bir kez daha belirtmek isteriz.”