Albayrak, ekonomik verilerdeki iyileşmeye dikkati çekerek, "Bugünkü datalarla Türkiye'ye yatırım yapan bir yıl sonra yine kazanacak. Faiz trendinin daha da aşağı indiği böyle bir ortamda Türkiye bu anlamda çok büyük bir potansiyel ortaya koyuyor." değerlendirmesinde bulundu.
AB tarafından Türkiye'ye verilmesi beklenen finansal yardımlara ilişkin bir soru üzerine Albayrak, "Suriyelilerle ilgili verilen sözler, ekonomik sözler, rakamlar maalesef ortada. Gönül istiyor ki daha samimi siyaset güdülsün ve Türkiye'ye verilen vaatler yerine getirilsin, finansal yardımlar yapılsın. Bu süreci yakından takip ediyoruz." ifadesini kullandı.
Albayrak, Merkez Bankasının rezerv artış politikasına kendilerinin de olumlu bakacağına işaret ederek, "Keşke çok eski dönemlerde Merkez Bankalarımız, başkanlarımız daha fazla rezerv biriktirselermiş." diye konuştu.
Kur politikalarına yönelik soru üzerine Albayrak, "Ne yüksek ne düşük, şahsi kanaatim rekabetçi kur politikası olmalı." dedi.
Albayrak, Kurban Bayramı tatilinin uzatılıp uzatılmayacağına ilişkin ise "Açıkçası şahsi kanaatim sorulursa, ben bayram tatilinin uzatılmasına çok olumlu bakmıyorum. Benim tasarrufum değil, hükümetin genel tasarrufu olur. Zaten tatil döneminden geçiyoruz. Tam tersine üretim odaklı süreç oluşturursak şahsi kanaatim daha uygun olur." ifadesini kullandı.
Eski Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla'ya bir görev verilip verilmeyeceği konusunda ise Albayrak, Atilla'nın şu anda dinlendiğini ve dönüşünün ardından bu konunun oturulup konuşulabileceğini söyledi. Albayrak, "Bugüne kadar kamuda çok farklı pozisyonlarda çalıştı, performansı malum. Bununla ilgili en güzel şekilde değerlendirilir." dedi.
Türkiye'ye güvenip gelen yatırımcıların son bir yıl içinde gerek Türk lirası gerek döviz bazında yüzde 20 ila yüzde 60 arasında kazandıklarını anlatan Albayrak, "Ama birileri de Türkiye'nin çok daha kötü gideceği yönünde bir senaryo çizerek farklı yatırım tavsiyelerinde bulundu, Türkiye’ye güvenmeme yönünde bir oyun oynadı. Peki bunlar ne kaybetti? Yüzde 10 ila 15 arasında." ifadesini kullandı.
Albayrak, yeni dönemde özellikle küresel süreçte yaşananları da dikkate alarak çok daha farklı etkin dengelenme sürecine girileceğini dile getirdi.
Faizlerin yüzde 20-25 civarında olduğu bir ortamda yatırım ve tüketim yapılamayacağını vurgulayan Albayrak, faiz trendinin yönü aşağı kırılarak yatırım ortamıyla küresel, politik ve bölgesel belirsizlik sürecinin geride bırakılacağını kaydetti.
Albayrak, Türkiye'de dövize ve piyasalara yönelik farklı manipülasyonlar yapılamayacağının altını çizerek, "Amacımız, istikametimiz ve niyetimiz istikrarlı bir Türkiye ekonomisinin oluşmasıyla birlikte makro, mikro politikalarla ekonomide dengeli bir sürecin yaşanması." diye konuştu.
Kurumların finansman ve borçluluk düzeyi itibarıyla Türkiye’nin birçok rakibine göre daha iyi durumda olduğunu söyleyen Albayrak, iç ve dış piyasada borçlanma konusunda bir sorun yaşanmadığını ifade etti.
Albayrak, cari açık konusunda da haziran ayında Türkiye’nin yıllık bazda cari fazla vereceğini belirterek, şunları kaydetti:
"Türkiye cari dengeden kaynaklı finansman ihtiyacını da minimize edecek bir dengelenme süreci yaşıyor. Türkiye, dengelenme sürecinin finansman ihtiyacı, likidite ihtiyacı, iç piyasadaki üretim destekleri, teşvik politikası, üretim dönüşümüne dayalı uygulanan vergi, gümrük, hukuk süreçleri tüm bunların hepsinde bütünleşik bir yaklaşımla bu sürecin dönüşümünü çok daha güçlü yürüteceği bir sürece giriyor. En kötüsü geride kaldı."
"Bütçe performansı yüzde 3'ün altında gerçekleşecek"
Yılın ilk yarısında bütçe gerçekleşmelerine bakıldığında, 2019 bütçesinde planlanan şekilde ilerlediklerini kaydeden Albayrak, "İlk 6 ayda bütçede planlanana göre giderlerde yüzde 50, gelirlerde yaklaşık yüzde 46 gerçekleşme var. Dengelenme sürecinin üzerine koyacağımız 3 ve 4. çeyrekteki iyileşmeyi somut bir şekilde görmeye başladığımızda gelir artışlarına dayalı olarak bütçe performansının her koşulda yüzde 3'ün altında gerçekleşeceğini söyleyebilirim." dedi.
Albayrak, ilk 6 ayda Türkiye'de iki seçim yapıldığına ve uluslararası gündemde kötü kriz senaryoların dillendirildiği bir sürecin yaşandığına dikkati çekerek, esas iyileşmenin yılın ikinci yarısında görüleceğini vurguladı.
Bütçede ortaya koyulan tablonun, kamunun ve reel sektörün yeni yatırımları fonlanması açısından, bankacılık ve finans sektöründe atılan adımların neticesi olduğuna işaret eden Albayrak, şöyle devam etti:
"Son bir yılda birçok yapısal dönüşümü ortaya koyduk. Türkiye bu yüzden bugün oluşan türbülanslara karşı çok daha farklı ve güçlü refleks veriyor. Birileri bundan rahatsız olabilir, yapacak bir şey yok. Türkiye Cumhuriyeti Devleti 3. dünya ülkesi değil. Dünyada örnek aldığı ve benzerlik gösterdiği birçok ülkeye ve pazara göre en doğru metotları gözlemleyip ülkemizin menfaati için en iyisini bulmak durumunda olan bir ülke. Burada her geçen gün daha net karar alıp somut ve cesur bir şekilde adım atıyoruz, atmaya da devam edeceğiz."
Türkiye ekonomisinin gelecek yıllarda daha da güçleneceğinin altını çizen Albayrak, toplumun bu güçlenmeyi gördüğünü söyledi.
Albayrak, küresel süreçte ekonomilerin zor bir döneme girdiğini belirterek, "Bu süreçte, Türkiye gibi hızlı hareket edebilen güçlü ve rekabetçi bir reel sektör üretim portföyüne sahip ve benzeri gelişmekte olan ülkeler açısından tehdit olduğu kadar fırsat olan resmi de daha iyi okuyoruz." dedi.
Doğu Akdeniz'de yaşanan sürecin önemine değinen Albayrak, "3 sene önce bu sürecin ilk temellerinin atılmasıyla birlikte atılan adımların ne kadar önemli olduğunu bugün ortaya çıkan resimde görmüş oluyoruz." diye konuştu.
Albayrak, Türkiye'nin bölgesinde en fazla enerji tüketen ülke olduğuna dikkati çekerek, ülkenin kendi kara suları başta olmak üzere enerji alanında etkin bir süreç yürüttüğünü anlattı.
Türkiye'nin gelecek dönemde gerek deniz gerek kara aramacılığı ve sondaj konusunda 2020'li yıllarda olumlu haberlere gebe bir sürece ilerlediğini altını çizen Albayrak, "Türkiye'nin son 10 yıllarda farklı anlamda oyun değiştirici bir konuma gelmesine de katkı sağlayacak bir süreci yürütüyoruz. Toplumumuz, paydaşlarımız ve ticaret ilişkisinde olduğumuz bütün kesim bunun farkında. Cesur ve uluslararası hukuk içinde hareket edeceksek, bu adımı atmalı. Doğu Akdeniz hususunda Türkiye çok önemli adımlar atıyor ve hakkını sonuna kadar kullanıyor ve kullanmak zorunda." değerlendirmesinde bulundu.
Albayrak, Türkiye'de üretilen elektriğin yerlilik oranının yüzde 40'lardan yüzde 65'lerin üzerine çıktığına işaret ederek, "Bu müthiş bir rakam. Ne kadar yerli payı artarsa ithal payı düşer. Yerliliğe pozitif katkı yapar. Türkiye enerjide önemli gelişmeleri beraberinde yaşıyor. Bunun için Doğu Akdeniz konusu çok önemli." şeklinde konuştu.
"Türkiye'nin belki 100 yılını etkileyecek bir konu"
Kıdem tazminatına yönelik bir soruyu da yanıtlayan Albayrak, şöyle konuştu:
"Türkiye'deki emeklilik sistemi reformu uzun yıllardır süre gelen bir konu. Türkiye'nin belki 100 yılını etkileyecek bir konu. Bunu öyle bir sonuçla sona erdirmemiz lazım ki bütün paydaşların mutlu olacağı ve kazanacağı bir adım atılması gerekiyor. Yeni dönemde bununla ilgili somut adımlar atacağımız bir süreç var. Bu adımı attığımızda tüm paydaşların samimi olarak kazanacağı süreç olmalı."
Albayrak, konut sektörünün faizlerin düşmesiyle normalleşmesi sürecine gireceğini belirterek, "Yakından takip ediyoruz. Bu alanda bugün itibarıyla çok sıkıntı olan bir resim olduğunu düşünmüyorum." ifadelerini kullandı.
Albayrak, İFM ile ilgili süreci özellikle Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ve sektör paydaşlarının yürüttüğünü ifade ederek, "Hedefimiz 2021'de projeyi bitirmek, bu süreci fiziki olarak tamamlamak. Hem fiziki hem de yasal düzenlemeler anlamında İstanbul Finans Merkezinin daha kapsayıcı olması için çalışıyoruz." diye konuştu.
Hazine ve Maliye Bakanlığının bazı birimlerinin bölgesel ve küresel ihtiyaçlar kapsamında İstanbul'a taşınmasına olumlu baktıklarını dile getiren Albayrak, Bakanlığın İstanbul'a taşınması gibi bir durumun söz konusu olmadığını kaydetti. Albayrak, "Ankara'da olması gereken birimler var, İstanbul'da olması gereken birimler var. İstanbul finans piyasalarının merkezi. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde de taşınmalar olabilir." dedi.
İşsizlikle ilgili en kötü dönemin geride bırakıldığını vurgulayan Albayrak, "İşsizlikle ilgili en kötüyü yüzde 14,7 ile geride bıraktık. Yaz aylarıyla birlikte yüzde 11-12'lere geldiğimiz gözüküyor." değerlendirmesinde bulundu. Albayrak, yılın ikinci yarısındaki pozitif gelişmelerin istihdama yansıyacağını tahmin ettiklerini belirtti.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile üstün performans
"Türkiye, son bir yılda yaşadığı olayları parlamenter sistemin olduğu dönemde yaşasaydı, bu kadar güçlü bir yönetim ortaya koyamazdı." diyen Albayrak, özellikle hızlı karar alma konusunda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde daha iyi refleks gösterildiğini vurguladı. Albayrak, yeni sistemin etkisiyle ekonomide tüm paydaşların üstün performans sergilediğinin altını çizerek, son 1 yılda reform niteliğinde çok büyük adımlar atıldığını kaydetti.
Geçen yıl açıklanan Yeni Ekonomi Programı'nda (YEP) dengelenme sürecinin 2020'ye kadar süreceğini belirttiklerini anımsatan Albayrak, "2020 enflasyonun daha stabilize olduğu bir yıl olacak. Büyüme ve enflasyon tarafında dengelenmenin oturacağı bir dönem olacak. 2020 dengelenmenin daha güçlü oturacağını tecrübe edeceğimiz bir dönem olacak." diye konuştu.
Kabine değişikliğiyle ilgili soruyu da Albayrak, "Kabinenin üyelerinden biriyim. Dolayısıyla bu soruyu bana değil kabineyi kuran iradeye, yani Cumhurbaşkanı'na sormak lazım." diye yanıtladı.
Bankacılık sektöründe güçlü adımlar attığının altını çizen Albayrak, gelinen noktada, bugüne kadar yapılan sermaye enjeksiyonlarının ötesinde son dönemdeki adımlarla birlikte bankaların sermayelerini daha da güçlendirdiğini söyledi. Albayrak, bankacılık sektörünün son bir yıllık süreci, geçmiş dönemlerin hiçbirine benzemeyecek şekilde çok başarı şekilde geçirdiğini anlatarak, sektörün artık yeni ekonomik dönüşüme çok daha etkin katkıda bulunması gereken bir sürece girildiğini kaydetti.