Erdoğan’ın prensi
İsviçreli Türk Alpaslan Korkmaz, Başbakan Erdoğan’ın özel danışmanlığını üstlendi. 5’i anadili gibi olmak üzere 9 dil konuşan “süper danışman” Alpaslan Korkmaz, “Başbakan’a ’Tek şartım var, bakanlar üstü olmalıyım’ dedim, kabul etti” dedi
2007 yılında 20 milyar doların üzerinde doğrudan yabancı yatırım hedefleyen Türkiye, dünyanın “yabancı yatırım otoritesi” olarak kabul ettiği bir “süper danışman” ithal etti. Geçtiğimiz aylarda doğrudan Başbakan’a bağlı kurulan Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı’na sessiz sedasız Başkan olarak atanan Alpaslan Korkmaz, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın özel danışmanlığını da üstlendi. Doğma büyüme İsviçreli olan Korkmaz, bugüne kadar hiç yaşamadığı memleketine, İsviçreli eşi ve iki çocuğuyla birlikte birkaç ay önce yerleşti.
% 100 yetki verdi
İsviçre’de hükümete danışmanlık yaptınız sonra da özel sektörde çok önemli bir pozisyonu terkedip Başbakan’a danışman olarak geldiniz. Sizin için çok şaşırtıcı olmadı mı bir gün bir telefon geliyor ve Türkiye Başbakanı sizinle görüşmek istiyor deniliyor?
Aynen öyle, film gibi oldu. Başbakan’ın daveti beni çok heyecanlandırdı. Bizimle görüştükten sonra Başbakan, “Ben bu ruhu istiyorum, bana onu getirin” demiş. Sonra geldim. Başbakan’a “Bu ajansın başarısı için, bakanlar üstü olmam lazım” dedim. Ekim’de de atandım. Haftada mininum bir iki sefer kendisiyle görüşüyorum. Dedi ki “Şahsen ben senin seddin olacağım. Kim sana gelirse bana göndereceksin. Bu iş için hangi insanlar gerekiyorsa onlarla çalışacaksın.” Yüzde yüz yetki verdi bu konuda. Tüm önemli yatırımcılara bizi işaret ederek, “Onunla görüşeceksiniz, böylece benimle görüşmüş gibi olacaksınız” diyor.
İptaller tolere edilir
Siz bunları söyleyince hemen akla TEDAŞ ihalelerinin iptali geliyor. Başbakan, birkaç gün kalmış ihalelerle ilgili bir gün uçakta “iptal ettik” dedi. Sizce bu uluslararası yatırımcılar açısından güveni zedeleyecek olumsuz bir durum yaratmadı mı?
Görüştüğümüz enerjii yatırımcıları tabii ki “iyi yaptınız” demediler, “Keşke olmasaydı” dediler. Ama resmin bütününü değiştirmez. Bu tolere edilir. Yatırımcı şuna bakar; fırsatları koyar bir tarafa, bir taraftan da riskleri koyar. Kazanç imkanına bakar.
Sizin varlığınız Hyundai’nin bürokratik nedenlerle Türkiye’den kaçması gibi bir örneğin bir daha yaşanmasını engelleyecek mi?
Hyundai gitmezdi
Hyundai ile kimler görüştü bilmiyorum, çünkü o süreçte Türkiye’de yoktum. Ama bunlar yaşanmayabilirdi. Şunu söyleyebiliriz, bir bürokratik sorunu çözemediği için Türkiye bir yatırımcı kaybetmeyecek.
Çocuklarının birin adı Yasin diğerinin adı İman
Sohbetin sonuna doğru “AKPli misiniz?” sorusuna “Hiçbir partinin üyesi değilim. Ama Müslümanım” diye yanıtlayan Korkmaz, şunları anlattı: “Bugüne kadar hiçbir partiye üye olmadım. Ama Müslümanım. İki çocuğum var. Birinin adı Yasin. Diğerinin adı İman. Siyasi İslamcılığı tasvip etmedim hiç. Türkiye’de hiç oy kullanmadım. İsviçre’deyse aşırı sağa hiçbir zaman oy vermedim.”
Seçimde kesinlikle AKP’ye oy veririm
Alparslan Korkmaz, Kayserili bir işçi ailesinin çocuğu. Aile 1969 yılında İsviçre’ye göç etmiş. Korkmaz 1970’te doğmuş ve tüm eğitimini İsviçre’de tamamlamış. 9 dil bilen, işletme mezunu Korkmaz, “Türkiye’de hiç oy kullanmadım ki AKP’li olayım” deyince, “Bu seçimlerde AKP’ye mi kullanacaksınız oyunuzu?” diye sorduk. Korkmaz çok açık bir biçimde yanıtladı: “Bu seçimde AKP’ye oy veririm. Bence görünen köy klavuz istemez. İş dünyasındaki pek çok kişi de aynı şeyi söylüyor.”
Küreselleşme yağmur gibidir ben sevmesem de yağar
Zaman zaman bankacılıkta yabancı payını tartışıyoruz. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Bu yabancı payının kısıtlanmasının iyi bir şey olmadığını düşünüyorum. Samimi söylüyorum, dünyanın gelişmiş piyasalarında hiç böyle bir şey tartışılmaz. Bakın küreselleşme yağmur gibidir. Bazı insanlar der ki ‘Ben yağmuru sevmiyorum’. Ben de sevmiyorum yağmuru. Ne yapabilirsiniz yağmura karşı? Yağıyor bu yağmur.