Bakan'la başkanın taşınma kavgası!
Bakan Şimşek ile Merkez Bankası Başkanı Yılmaz, bankanın İstanbul'a taşınması konusunda ayrı düştü
Devlet Bakanı Mehmet Şimşek ile ilgili kuruluşu olan Merkez Bankası’nın Başkanı Durmuş Yılmaz arasında atamalar ve İstanbul’a taşınma konusunda görüş ayrılığı ortaya çıktı.
Devlet Bakanı Şimşek’in, Merkez Bankası Para Politikası üyelikleri ve Başkan Yardımcılığına yapılacak atamalarla ilgili kendisine isim gelmediğini söylemesine karşılık, bu açıklamayı yalanlayan Yılmaz, “Bakana şifahen iki isim sundum. Atamaların yapılması gerekiyor. Bunun sıkıntısını biz çekiyoruz. Atamaların yapılmaması şık değil” dedi.
Şimşek’in, Merkez Bankası’nın İstanbul’a kesin olarak taşınacağını ve İstanbul’un finans merkezi olması için bunun şart olduğu beyanına karşılık da Yılmaz, “Merkez Bankası camiasının Ankara’da kalma niyeti var. Merkez Bankası’nın taşınması ile İstanbul’un bölgesel ve mali merkez haline gelmesi arasındaki ilişkinin net olarak ortaya konması gerekiyor” diye konuştu.
TOPLANTIYI ATAMA VURGUSU İLE AÇTI
Yılmaz, Merkez Bankası’nda düzenlediği basın toplantısında, 2008 para politikasını açıkladıktan sonra basının sorularını yanıtladı. Yılmaz, basın toplantısına başlarken, masada bulunan Para Politikası Kurulu üyelerine ve üye İbrahim Turan’ın katılmamasına işaret ederken, “Biliyorsunuz Para Politikası Kurulu’nda iki üyeliğimiz boş. Bir arkadaşımız da mazereti nedeniyle katılamadı. O nedenle karşınıza dört kişi çıktık” vurgusunu yaptı.
Devlet Bakanı Şimşek’in atama ile ilgili açıklamalarının ardından bu vurguyla toplantıyı açmasının anlamı sorulan Yılmaz, “Özel bir nedeni yok” demesine karşın, Şimşek’in isim bildirilmediği yönündeki açıklamasını yalanladı.
Para Politikası Kurulu’nda bulunan iki boş üyelikten birinin Merkez Bankası Başkan Yardımcılığındaki boşluktan kaynaklandığını anımsatan Yılmaz, şöyle konuştu:
"BAKANA İKİ İSİM SUNDUM"
“Bu pozisyonların doldurulması gerek bizim için gerekse hükümet için son derece elzem ve bunun bir an önce yapılmasında da fayda var, dedik ve bunu da sizlerle paylaştık. Dolayısıyla bunun sıkıntısını biz çekiyoruz. Her yerde söylüyoruz, diyoruz ki; Para Politikası Kurulu’nun tek kişinin kararından ziyade kurul kararı olmasının bir amacı var. O amaç da birden fazla kişinin daha sağlıklı karar alabileceği şeklinde. Dolayısıyla bu iki üyenin katkısının da olması gerektiğini düşünüyoruz... Kanunda boş pozisyonların nasıl doldurulacağı açık şekilde yazılı ve şu anda da hiçbir sorun olmadan bu prosedürün işlediğini söylüyorum. Ben şifahi olarak sayın Bakana Merkez Bankası tarafından uygun görülen iki ismi ilettim ve sayın Bakan da bunun üzerinde düşünüyor.”
"BAKAN NEYİ KASTETTİ BİLMİYORUM"
Bakan Şimşek’in, kendisine isim gelmediği yönündeki açıklamasının sorulması üzerine de Yılmaz, şunları söyledi:
“Bugün gazetede bir arabaşlık gördüm: Bana gelen isim yok. Size şunu içtenlikle söylüyorum; Bakan bey bunu söylerken neyi kastetti bilmiyorum. Birtakım isimler geldi-gitti, gibi ifadeler var. Daha önceki bizim hükümete sunup da cumhurbaşkanına arzedilen ve cumhurbaşkanı tarafından onaylanmayan isimlerin prosedürünü mü kastediyor bilmiyorum. Fakat bugün itibariyle bizim geldiğimiz nokta şu; ben sayın Bakana Merkez Bankası olarak kanunun bize verdiği yetki çerçevesinde, şu isimlerin şu açık pozisyonlara atanmasını düşünüyoruz, diye kendisine söyledim. Durum bundan ibaret.”
"BAKANLA PROBLEMİM YOK"
Bu açıklamaları üzerine, Bakan ile aralarında iplerin kopup kopmadığı sorulan Yılmaz, “Kopan herhangi bir ip yok. Canımı sıkan bir şey de yok. Biz doğru bildiğimizi söylüyoruz. Samimiyetle söylüyorum, bakanla herhangi bir problemim yok. Ben ismi bildirdim, cevap bekliyorum. Bunun dışında herhangi bir şey olurdu olmazdı vesaire bir şey sözkonusu değil. Benim Bakanla, Bakanın da benimle herhangi bir problemi yok” dedi.
Yılmaz, atamalardan biri için Serhan Çevik’in adının geçtiğinin anımsatılması üzerine, “İlgisi yok” dedi.
"MERKEZ BANKASI YETKİSİNİ KULLANIYOR"
Atama önerilerini yazılı olarak sunmayı düşünüp düşünmediği sorulan Yılmaz, “Başka türlü zaten gerçekleşmesi mümkün değil” dedi. Önerilerini yazılı sunmama nedeninin sorulması üzerine, “Önce bir öngörüşme yapmakta fayda var diye düşünüyorum” yanıtını veren Yılmaz, reddedilmesi olasılığı nedeniyle mi yazılı sunmadığı sorusuna karşılık da, “Herhalde bu böyle” dedi.
Yılmaz, toplantı sonrası gazetecilerle sohbetinde de, “Merkez Bankası kendisine verilen yetkiyi kullanıyor” derken, hükümetten Merkez Bankası’na bir isim gelip gelmediği sorusuna, “Böyle bir şey olabilir mi?” yanıtını verdi.
İSTANBUL’A TAŞINMA ÇATLAĞI
Toplantıda, Şimşek ile Yılmaz arasındaki bir diğer ayrılık Banka’nın İstanbul’a taşınması konusunda ortaya çıktı. Yılmaz’a, Şimşek’in, Merkez Bankası’nın İstanbul’a kesin olarak taşınacağı, İstanbul’un finans merkezi olması için bunun şart olduğu açıklaması soruldu. Merkez Bankası’nın İstanbul’a taşınması için yasa değişikliği gerektiğinin altını çizen Yılmaz, “Yasa değişikliği gündeme geldiğinde ve bize de sorulduğunda biz Merkez Bankası olarak görüşümüzü ileteceğiz. Ama sonuçta bu TBMM’nin alacağı bir karar” dedi.
MERKEZ BANKASI ANKARA’DA KALMAK İSTİYOR
Personelin isteğinin Ankara’da kalmak yönünde olduğunu ifade eden Yılmaz, “Hükümet üyeleriyle biraraya geldiğimizde, Bakan beye biz Merkez Bankası olarak görüşümüzü açık ve net olarak söylüyoruz. Buradaki görüşümüz de bizim daha önce söylediğimiz görüşlerimizden farklı değil. Biz neredeysek orada duruyoruz” diye konuştu.
İstanbul Levent’teki inşaatın sorulması üzerine, bunun Merkez Bankası’nın İstanbul Şubesi için yapıldığını kaydeden Yılmaz, “Bugün itibariyle ortada bir niyet var ama henüz alınmış bir karar yok. Merkez Bankası camiasının Ankara’da kalmak niyeti var. Arkadaşlarımızdan bize gelen geri bildirim bu” dedi.
"FİNANS MERKEZİ İLİŞKİSİNİ ORTAYA KOYSUNLAR"
Yılmaz, Merkez’in İstanbul’a taşınması için sunulan finans merkezi olma gerekçesi için ise, “Merkez Bankası’nın İstanbul’a gitmesinin İstanbul’un bölgesel mali merkez haline gelmesi arasındaki ilişkinin net olarak ortaya konması gerekiyor” diye değerlendirdi.
Enflasyon hedefindeki sapma nedeniyle başarısızlığı kabul eden Yılmaz, özetle şu değerlendirmede bulundu:
“İki yırdır bu hedefi tutturamadık. Hedef saptı. Bizim dışımızda yapılacak olanlar var ama asıl sorumlu biziz. Ama bunun bir makul ve mantıklı açıklaması var. Dezenflasyon sürecinin çalıştığına inanıyoruz ve önümüzdeki süreçte de devam edeceğine inanıyoruz. Hedef tutmadı çünkü arz yönlü şoklar var, bu sadece bizde değil tüm dünyada var. Enflasyon hedefini değiştirmeyi düşünmüyoruz. Değiştirsek de değiştirmesek de bir kredibilite sorunumuz var. Fakat biz mevcut politikalara sadık kalarak enflasyon hedefini değiştirmeden, tutmasa bile daha az kredibilite sorunu ile karşılaşacağımızı düşünüyoruz ve bu nedenle değiştirmiyoruz.”
"ENFLASYONUN UTANCINI TAŞIRIM"
Enflasyon hedefi nedeniyle, hedefle uyumlu olsun gerekçesiyle düşük ücret artışı alan özel sektör çalışanlarının durumunun vicdanını rahatsız edip etmediği sorulan Yılmaz, “Vicdan sahibi kişinin rahatsız olmaması mümkün değil. Elbette rahatsız oluyoruz. Bize bir görev verilmiş ve bunu yapamadık. Gerekirse de utancını da taşırım yani hiç problem değil. Bunu toplumla paylaşırım. Bize verilen görev ve bunu da yapmak zorundayız. Ama biz elimizde olanları, gücümüz dahilinde olanları fazlasıyla yaptığımıza inanıyoruz. Ama bizim gücümüz dışında olanlar var, orada da yapılabilecek fazla bir şey yok.
Ücretler enflasyon hedefi ile tutarlı olmalı, büyüme de dikkate alınarak oradan refah payı da insanlar almalıdır, diyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
"ASGARİ ÜCRET HEDEF İLE UYUMLU OLMALI"
Asgari ücret için düşünülen yüzde 6, hatta bir miktar üzeri zam düşünülmesini değerlendiren Yılmaz, şunları söyledi:
“Toplumun tüm kesimlere mesajımız şu; enflasyonla olan mücadelemizde, toplum önemli bir maliyet, bedel ödedi. Ve önemli bir eşiğe geldik. Burası dönüm noktası. Ya daha da aşağıya gidip fiyat istikrarını sağlayacağız ya da tekrar çift haneli enflasyonlara döneceğiz. Başka bunun yolu yok. O nedenle biz bugüne kadar üstlenilen bedellerden vazgeçilmemesini yönümüzün aşağı yönde enflasyon olmasını topluma söylüyoruz. Kısa vadeli çıkarlarımızı uzun vadeli çıkarların önüne koymayalım. Toplumdaki ücret gelir politikası ortaya konulan enflasyon hedefi ile tutarlı uygun olmalıdır diyoruz.”
"PİYASADA OPERASYON ETKİSİNİN OLMAMASI MEMNUNİYET VERİCİ"
Irak operasyonu konusunu değerlendiren Yılmaz, bu tür konuların ekonomi üzerinde her zaman risk oluşturduğunu belirterek, “Biz de bunları elbette hesaba katıyoruz ve buna göre almamız gereken tedbir varsa da alıyoruz. Piyasa üzerinde bu yapılan harekatın bir etkisi olmadı. Bunu da memnuniyetle gördük. Evet bunlar bir riskti ve Merkez bunu hem kısa hem orta vadede değerlendiriyor ve olması gereken yapı üzerinde kafa yoruyor” dedi.
Yılmaz, başka bir soruyu yanıtlarken de, “Yabancılar Türkiye’de bono piyasasından çıktılar ama henüz Türkiye’den çıkmadılar. Kısa vadeli para piyasası enstrümanlarında bekliyorlar. Bu bize likidite yönetimi için bir sinyal veriyor. Bizi, ihtiyatlı ve dikkatli olmamız gerektiğini ikaz ediyor. Biz de bunu dikkate alıyoruz ve bunun için yapılması gerekenleri yapıyoruz” diye konuştu.
"FAİZ SERBEST KALIRSA ARABAYI KİM KULLANACAK"
Reel sektörün faiz eleştirileri sorulan Yılmaz, hem kur hem de faizin kontrol edilemeyeceğinin altını çizerek, “Aynı anda birden fazla değişkeni kontrol etmek mümkün değil. Hem faizi hem kuru kontrol etmek eşyanın tabiatına aykırı. Böyle bir şey nasıl talep ediliyor anlamıyorum. Hiç bir şeyi kontrol etmeyelim, o da mümkün değil. O da eşyanın tabiatına aykırı. Frene basma, pedala basma, gazı da serbest bırak. Arabayı kim kontrol edecek. Hedefe nasıl varacağız” diye konuştu.
Yılmaz, YTL’den “Yeni” ibaresinin 2009’da kaldırılması için çalışmaların sürdüğünü, yaz sonu ya da sonbahar başında yeni paranın basımı yapıldıktan sonra kamuoyuna açıklama yapılacağını da söyledi.