Neyi doğru yapıyorlar?
.
Eğitimin rüya ülkesi, Finlandiya eğitim sisteminden söz edeceğiz...
Bireysel özgürlüğe ve bağımsızlığa önem veren, öğrencilerine kendi eğitim programını kendi düzenleme sorumluğunu yükleyen, eğlenerek öğrenmeyi temel eğitim felsefesi olarak kabul eden Fin eğitim sistemi, hala eğitimin rüya ülkesi olmaya devam ediyor...
İşte, Finlandiya’nın eğitimde doğru yaptığı uygulamalara genel bir bakış...
Türkiye’de öğretmenlerin yıllık zorunlu çalışma saati 1808 saat olarak hesaplanmış . Finlandiya’da öğretmenler yılda 600 saat ders veriyor. Kalan zamanlarını mesleki gelişime, iş arkadaşlarıyla, öğrencileriyle ve ailelerle bir araya gelmeye ayırıyorlar.
Finlandiyalı eğitimcilere göre, yetenekli çocukları daha da yüksek performans göstermeleri için teşvik etmektense, zayıf ve geride kalan öğrencilere daha çok eğilmek, toplamda çok daha iyi sonuçlar veriyor. Buradaki ana fikir, daha zeki konumdaki çocukların, kendi gelişimlerini engellemeden, kendilerinden daha geri konumdaki arkadaşlarına yardımcı olacağı ilkesi üzerine kurulmuş.
Finlandiya’da özel okul yok, öğrenciler günde 4 saat ders yapıyor, küçük çocuklar oynayarak öğreniyor, sınav yapılmıyor, ileri sınıflarda yapılısa da sonuçları öğrenciye söylenmiyor. Finlandiya’da öğretmen olmak için lisansüstü eğitim almış olmak şart. Öğretmenlerin hepsi yüksek lisans diplomasına sahip. Devlet, öğretmenlerin doktora yapmaları için teşvik ediyor. Öğretmenler, en dezavantajlı çocuğu bile en iyi seviyeye getirecek kadar azimliler ve eğitimde fırsat eşitliği eğitimdeki temel prensipleri. Öğretmenler kendi öğretim metotlarını seçmede ve kendi eğitim malzemelerini belirleme konusunda özgürler.
Finliler’in okumaya duydukları derin aşkın, Finlandiya’daki eğitim sisteminin başarısına yaptığı katkı tartışılmaz. Kişi başına kitap okuma oranı yılda 57 kitap. Finlandiya’da doğan her çocuğa devlet tarafından verilen hediye paketinin içinde mutlaka resimli bir kitap yer alıyor. Pek çok kütüphane ise alışveriş merkezlerinin hemen yanında. Şehrin banliyölerine günlük seferler yapan ‘kütüphane o tobüslerini’ de unutmamak gerekir.
Finlandiya’da okul toplumun merkezinde yer alıyor. Okul sadece eğitim hizmeti değil, sosyal hizmetler de sunuyor. Eğitimin asıl amacı, kişilik yaratmak.
Okulu sınırlayan bahçe duvarları yok, öğrenciler kendi sorumluluklarını alacak şekilde yetiştiriliyor. Dersleri bitince bisikletine binip gidiyorlar, duvar ile öğrenciye sınır çizilmiyor.
Finliler, en önemli öğrenmenin sınıf dışında gerçekleştiğine inanıyor. Çocuklar küçük de olsa, karda kışta bile her gün en az bir saat dışarı çıkarılıyor. Lisedeki öğrencilerin aldığı derslerin 3’te 1’i seçmeli. Hangi yeterlik sınavına gireceklerine kendileri karar veriyor.
Tüm eğitim hizmeti gibi öğlen yemekleri de devlet tarafından karşılanıyor. Öğrenci ve öğretmenler aynı yemekhanede yiyor. Öğrencilere bu yemeğin, vergiler ile karşılandığı ve israf edilmemesi gerektiği vurgulanıyor.
Lavabo neredeyse tüm sınıflarda var, ama ocak ve bulaşık makinesi yaygın olmamakla birlikte kullanılıyor. Öğrenciler, bulaşık yıkayıp sorumluluk almayı öğreniyor, ayrıca ev ekonomisi hakkında bilgi sahibi oluyorlar.
Finlandiya çift dillidir ve her öğrenci hem Fince hem de İsveççe öğrenir. Başarılı olmak isteyen her Finli, mutlaka başka bir dil bilmek zorundadır. Bu dil genellikle İngilizcedir.
Türkiye ile Finlandiya eğitim sistemlerini karşılaştırdığımızda, ‘bizim yaptığımız, bunların tam tersi’ desek, çok mu haksızlık yapmış oluruz...