"Cenevre Sözleşmesi yetersiz kalmaktadır"
TBMM Mülteci Hakları Alt Komisyonu Başkanı ve AK Parti Antalya Milletvekili Atay Uslu, 1951 tarihli Cenevre Sözleşmesi’nin sığınmacıların hakları ve kabulü konularında yetersiz kaldığını belirterek, bu sözleşmenin yerini alacak insani, iki taraflı, hak ve vicdan temelli Gaziantep sözleşmesinin hazırlanması gerektiğini söyledi.
Avrupa Konseyi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) davetlisi olarak geldiği Strazburg’daki temasları hakkında bilgi veren Uslu, "Akdeniz Ülkeleri Parlamenterler Meclisi üyeleri olarak birçok ülkeden milletvekili, mahkemenin işleyişi, terörizme ve sığınmacılara bakış açısı konularında bilgi edindik." dedi.
Üç günlük ziyaret çerçevesinde Avrupa Konseyi ve AİHM’de uzmanlarla görüş alışverişinde bulunduklarını anlatan Uslu, "Tabi özellikle ben Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Sığınmacılar Alt Komisyon Başkanı’yım, bu nedenle sığınmacılarla ilgili konularda daha öncelikli olarak görüşmeler yaptık. Avrupa’nın bu anlamdaki karnesi kırık, kırıktan öte çok kötü. Akdeniz dünyanın en büyük mezarlığı haline geldi. Neticede sığınmacıları kabul etmek zorundayız. Birleşmiş Milletler’in ortaya koyduğu bir anlaşma var. 1951 tarihli Cenevre Sözleşmesi. Avrupa bu anlaşmanın yazıldığı yer, yapıldığı yer. Avrupa bu yazdığı sözleşmeye aykırı bir şekilde sınırlarını açmıyor. Yasa dışı yöntemlerle Avrupa’ya girenleri de ya iade ediyor ya da asimile ediyor. Avrupa’da bu yalnızca devlet politikası olmaktan öte, toplumsal açıdan da ırkçılığın ve ötekileştirmenin yükselişi şeklinde tezahür etmeye başladı. Bu durum Avrupa’nın geleceği açısından, insan hakları ve demokrasi açısından tehlikelidir." ifadelerini kullandı.
Uslu, "Avrupa’nın siyasi geleceğini etkileyecek göç karşısında Avrupa'nın değerleri değil çıkarları ile refleks gösterdiğini” belirterek, “Bu sorun uluslararası bir sorundur ve sınırlara dikenli tel örgü çekerek durdurulamaz. Tel örgüler de, önyargılar da göçü durduramaz, daha çok çocuğun, masumun, mazlumun denizlerde ölmesine sebeb olur, insanı ve insanlığı öldürür." dedi.
Avrupa'da konsey, birlik, mahkeme, komisyon adları altında insan haklarının merkezi olduğu iddiası ile hareket eden tüm inisiyatiflerin, külfet paylaşımı, kabul ve göçmen paylaşımı, uyum sağlama, entegre etme, sığınma hakkı, ötekileştirmeyi azaltma hususlarında politikalar geliştirme konusunda geç kalmaması gerektiğinin altını çizen Uslu, "Sığınmacılar ve mülteciler için yetersiz kalan Cenevre Sözleşmesi dahil tüm anlaşmaları gözden geçirmeli. Türkiye örneğimden yola çıkarak Anadolu örnekli ve odaklı bir konvansiyon oluşturmalı. Cenevre sözleşmesinin yerini alacak insani, iki taraflı, hak ve vicdan temelli Gaziantep sözleşmesini hazırlamaya teknik, insani, hukuki, kavramsal ve olgusal bazlı hazırız." şeklinde konuştu.
Almanya ve Fransa başta olmak üzere tüm Avrupa’da aşırı sağ ve ırkçı partilerin oy patlaması yaptığını kaydeden Uslu, "Almanya’da bir siyasi parti sığınmacıları öldürün, Akdeniz’e, Ege’ye dökün çağrısı yaptı. Bir siyasi parti bunu diyebilir mi? Dememesi lazım ve işte bundan dolayı, sığınmacılarla ilgili kuralları, sözleşmeleri yeniden düzenlemek gerekiyor. Avrupa, konuya güvenlik penceresinden bakıyor fakat göç yönetilmesi gereken bir konudur. Göç doğru yönetilirse ülkelerin kalkınmasına, medeniyetlerin ittifakına vesile olabilecek bir olaydır." ifadelerini kullandı.