Şampiy10
Magazin
Gündem

Acılı bir ailenin hayatı daha fazla nasıl mahvedilir? 'Kızım silahlı saldırıda öldürüldü ve 10 yıl boyunca bir tacize maruz kaldım'

Korkunç haber saçma bir beceriksizlik içinde paylaşılıyordu. Tüm velilerin gözleri umut kırıntılarıyla kendisine çevrilmişken Eyalet Valisi o an o odada bulunan ebeveynlere, evlatlarını kaybettiklerini açıklamanın daha iyi bir yolunu bulamamıştı. O an o odadaysanız çocuğunuz hayatını kaybetmiş demekti... Sandy Hook ilkokulu öğrencilerinin, saatlerdir çocuklarından haber bekleyen velileri, o odadan farklı insanlar olarak çıkacaklarını biliyorlardı.

ABONE OL
Vatan Haber

Korkunç haber saçma bir beceriksizlik içinde paylaşılıyordu. Tüm velilerin gözleri umut kırıntılarıyla kendisine çevrilmişken Eyalet Valisi o an o odada bulunan ebeveynlere, evlatlarını kaybettiklerini açıklamanın daha iyi bir yolunu bulamamıştı. O an o odadaysanız çocuğunuz hayatını kaybetmiş demekti... Sandy Hook ilkokulu öğrencilerinin, saatlerdir çocuklarından haber bekleyen velileri, o odadan farklı insanlar olarak çıkacaklarını biliyorlardı.

Robbie Parker'ın altı yaşındaki kızı Emilie de ölenler arasındaydı. Baba Parker, validen o acı haberi aldıkları anı şöyle anımsıyor:

“Umuda tutunmanın yarattığı gerginliği hissedebiliyordum, tıpkı küçük bir alevi, bir umut kıvılcımını tutmak gibi. Ve sonra valinin sözleriyle, bu alev söndü. Büyük bir duygu patlaması gibiydi ve sonra bir boşluk... Çünkü artık hiçbirimizin umudu kalmamıştı. Ondan beri umutla gerçekten garip bir ilişkim var.”

Takvimler 14 Aralık 2012'yi gösterdiğinde, 20 yaşındaki Adam Lanza önce evde annesini vurarak öldürdü ve ardından Connecticut, Newtown'daki Sandy Hook ilkokuluna girdi. Yarı otomatik bir tüfek, iki yarı otomatik tabanca ve çok sayıda mühimmatla girdiği okulda henüz 6 ve 7 yaşlarındaki 20 çocuğu ve 6 yetişkini öldürdü. Daha sonra polisin yaklaştığını duyunca bir sınıfa girerek kendi canına kıydı.

 

OBAMA 'BAŞKANLIĞIMIN EN KARANLIK GÜNÜ' DİYE HATIRLIYOR

Dönemin ABD Başkanı Barack Obama bu trajediyi paylaşırken gözyaşlarına boğuldu; daha sonra bu olaydan "Başkanlığımın en karanlık günü" olarak söz edecekti. Robbie Parker, katliamdan sonra üzüntüsünü yüksek sesle kamuoyuna duyuran ilk ebeveyndi. Bu çıkıp bir şeylere söyleme kararı, aşırı sağcı yayıncı Alex Jones ile davalık olmasının temelini oluşturacaktı. Jones onun bir "kriz aktörü" olduğunu öne sürüyor ve tüm silahlı saldırının bireysel silahlanmayı kısıtlama çabalarını meşrulaştırmak için bir kurmaca olduğu yalanını yaymaya çalışıyordu. Parker, on yıllık mücadelesini kazandı fakat bir de bu süreçte aldığı yaralar ona acı bir travma daha yaşattı.

Washington eyaletindeki evinin mutfağında oturan Parker'ın, The Guardian'a Zoom üzerinden verdiği röportajda gözleri biriken yaşlarla parıldıyor ve sesi çatallaşıyordu ancak sakinliğini de iki saat boyunca korumayı başarıyordu. Artık 42 yaşındaki Parker aynı zamanda bir yazar. “Artık kızının olmadığı bu dünyanın ne kadar boş olduğunu ifade etmek için bir çaba olarak” A Father's Fight (Bir Babanın Mücadelesi) adlı 5 Aralık'ta yayınlanacak bir kitap yazdı.

Çocukluğu ve gençliği Texas ve Utah'ta geçen Parker, çocuk sağlığı ve güvenliğine odaklanan bir tıp kariyerine başladı ve 2003'te evlendi. İlk başta eşi Alissa hamile kalmakta zorluk çekiyordu ve birtakım tedavilere ihtiyaç duydu. Çiftin çabaları nihayetinde sonuç verdi ve 12 Mayıs 2006'da üç kız çocuklarından ilki Emilie dünyaya geldi.

Parker'ın heyecanla aktardıklarına göre Emilie daha dişleri çıkmadan konuşmaya başlamış dışa dönük bir çocuktu. Okumayı tutkulu bir şekilde seviyor ve Çizmeli Kedi filmine bayılıyordu. Daha sonra ebeveynleri o meşhur kediyi kendince doğru çizdiğini hissedene kadar tekrar tekrar 100 sayfadan fazla çizdiği bir defter bulacaktı. Baba Parker, “Ondaki o kararlılığı görünce...” diyor ve duraksıyor. Emilie'nin kararlılığının kendisine mücadelesinde ilham olduğu açık.

Onu yatağına yatırırdık ama ışığının yandığını görürdüm gidip 'Ne yapıyorsun, yatman gerek' derdim. O da bana 'Kafamda bir sürü fikir var ve onları çıkarana kadar uyuyamam' derdi. Gece geç saatlere kadar uyanık kalırdı ve sonra erken kalkıp kendi dünyasında bir şeyler üzerinde çalışmaya devam ederdi, kafasındaki her şeyi dışarı atardı.

Aile, Parker'ın Danbury hastanesinin yenidoğan yoğun bakım ünitesinde asistan doktor olarak çalışması için Ocak 2012'de New Mexico'dan Newtown'a taşındı. Emilie, Sandy Hook'ta anaokulunu bitirdi ve ardından birinci sınıfa başladı ancak bu süreçte büyükbabasının ölümüyle bir süre okulu aksatmak durumunda kaldı. Sınıf fotoğrafına bakıp arkadaşlarını özlüyor ancak bir yandan daha 6 yaşında bir çocuk olduğu için okula gitmek zorunda olmamak fikri hoşuna da gidiyordu.

Okul 14 Aralık'ta Noel'e hazırlanıyordu. Emilie, diğer çocuklara bağışlamak üzere oyuncak toplamak için “mükemmel kutu” dediği şeyi bulmuştu! Parker 14 Aralık'ta uyandığında Emilie'nin çoktan kalktığını gördü; Emilie, ondan öğrendiği Portekizce ile onu selamlayacaktı. (Robbie Parker liseden sonra iki yıl Brezilya'da yaşamıştı.)

“Son konuşmamızı yapmıştık -bunun son konuşmamız olduğunu fark etmemiştim. Ama odasının kapısını açtığımda onu yatağında otururken görmek çok tatlıydı. Ne düşünüyordu bilmiyorum ama beni gördü, gözleri parladı, 'Bom dia!' (Günaydın) dedi ve gülümsedi."

Parker, bir şehir yetkilisinden, silahlı saldırı ihbarı nedeniyle Newtown'daki tüm devlet okullarının tatil edildiğini söyleyen rahatsız edici bir sesli mesaj aldığında iş yerindeydi. Sonra eşi Alissa, korku içinde aradı. İlk başta Parker'a hastanede kalması, orada kendisine ihtiyaç duyulabileceği söylendi ancak okula doğru yola çıkmıştı bile.

HİÇBİR AYRINTI VERİLMİYORDU

Bir dükkânın arkasına park etti ve haber kanallarının canlı yayın araçları ve kameralarının yanından geçerek yaklaşık 800 metre koştu. Alissa ve diğer ebeveynler orada toplanmış, kendi isimlerini ve çocuklarının ismini bir listeye yazmış ve sonra endişeyle bir konferans odasında beklemeye koyulmuşlardı.

Alissa, Robbie'ye 20 çocuğun öldürüldüğü haberinin teyit edildiğini söyledi. Bir polis memuru ise herkes netleşene kadar hiçbir ayrıntı veya ismin paylaşılmayacağını söylemişti. Kimse duymasın diye Alissa sessizce fısıldadı: “Robbie... Emilie öldü mü?” Robbie, “Elbette hayır” diye cevap verdi ve eşini sıkıca tuttu.

“İnkar halindeydim” diye hatırlıyor. “Ben de korkuyordum ve bununla yüzleşemiyordum” diye devam ediyor:

O konferans salonunda geçirilen saatler zordu çünkü her geçen dakika gerginlik artıyordu. Her saat gelip bize bir güncelleme veriyorlardı ama bize hiçbir şey hakkında bilgi vermiyorlardı. Sorumlu polis memuru sadece gelip, gidiyordu. Odada gerginliğin arttığını hissedebiliyordunuz ama herkeste bir umut duygusu da vardı.

Parker'ın hatırladığı kadarıyla konferans odası, masaları kenara itilmiş plastik sandalyelerle doluydu. Alissa panik atak geçirdi ve bir sağlık görevlisi kendisine gelene kadar ona oksijen maskesi taktı. Bir memur, çifte yaklaşıp kızlarını tarif etmelerini söyledi. Robbie, Emilie'nin sarı saçları, mavi gözleri ve beyaz-pembe fırfırlı eteğiyle ilgili ayrıntıları yazdı. Ülkenin dört bir yanındaki aile üyeleri ve arkadaşları televizyonda haberleri görüp aramaya başladılar. Yine de ortada kesin bir bilgi yoktu.

 

'ÇOCUKLARIMIZIN ÖLDÜĞÜNÜ MÜ SÖYLEMEYE ÇALIŞIYORSUN'

Sonunda, Connecticut Valisi Dannel Malloy kurmaylarıyla konferans odasına girdi. Orada bulunanların çocuklarından hiçbirinin hayatta kalmadığını ima eden bir şekilde konuşmaya başladı. Bir anne sözünü kesti ve “Yani bize çocuklarımızın öldüğünü mü söylemeye çalışıyorsun?” dedi. Vali şaşkın görünüyordu ve sadece “Evet” diyebildi.

Sonra Alissa, “Hastaneye giden çocuklar ne olacak? Durumları ne?” diye sordu. Robbie Parker, valinin “Kaybettik” cevabını verirken far görmüş geyik gibi kaldığını hatırlıyor:

Sanki bize brifing verilmemiş gibi, kendisi de brifing almamış gibiydi. Sanki biz zaten biliyormuşuz gibi bizimle konuşuyordu ama bilmiyorduk, bence bu bilgiyi paylaşan kişi olmaya hazır değildi. Daha sonra konuştuğumuz birçok ebeveyn haberin veriliş şekliyle ilgili hala sorunlar yaşıyor çünkü durum anlattığım gibi bir garipti.

O an, umutların söndüğü andı. “Bu, etrafındaki her şeyin içinden sessizce geçen bir karakterin olduğu film sahnesi gibiydi. Benim hatırımda kalan böyle. Alissa ile birbirimize baktık, sonra komşumuza baktık 'Burada olduğun için teşekkürler' diyebildik.”

Şok halindeki çift konferans odasındaki arka kapıdan çıktı, temiz havayı içlerine çekip akıllarını başlarına toplamaya çalıştılar. İtfaiye istasyonunun köşesini döndüler ve adeta flaşları patlayan kameralarla dolu bir duvarla karşılaştılar. Nazik bir itfaiye eri araçlarına ulaşmaları için yol açtı. Robbie Parker'ın devam ederken sesi titriyor:

"Dönüp eve girmenin nasıl bir şey olduğunu tarif etmek zor. Kardeşim arabanın yanaştığını gördüğünde dışarı çıktı ve yüzümdeki ifadeden her şeyi anladı. Hiçbir şey söylememiştik ve bu yüzden gelip bize sarıldı. Sonra o sabah çok fazla heyecan, sevgi ve sıcaklık olan bu eve girdiğimizde bir mağara kadar soğuk ve karanlık hissettik.”

Daha sonra dört yaşındaki küçük kızları Madeline ve üç yaşındaki Samantha'ya kız kardeşlerinin eve gelmeyeceğini söylemek zorunda kaldılar. Tıp eğitimine rağmen Baba Parker kendini yetersiz hissediyordu:

“Ebeveynlere çocuklarının öldüğünü söyledim ama hiçbir zaman bir kardeşe kardeşinin öldüğünü söylemedim. Bunu nasıl yapacağımı bilmiyordum ve beni çok rahatsız etti çünkü bu durumlarda nasıl davranılması gerektiğini biliyor olması gereken kişi benim... Bu yüzden elimizden gelenin en iyisini yaptık.”

Medya baskısı artmaya devam etti. Parker'ların telefonu durmadan çalıyor, kapılarından insan eksik olmuyordu. Diğer aile üyeleri de adeta kuşatma altındaydı. Birinin yanlış bir şey söyleyebileceğinden veya sözlerinin bağlamından koparılabileceğinden endişelenen Robbie Parker bir basın açıklaması yapma fikrini ortaya attı. Alissa bu fikri destekledi ancak katılmak istemedi.

Medyaya çiğneyecekleri bir kemik vererek bizi rahat bırakacaklarını ve odaklanmamız gereken şeylere odaklanabileceğimizi umuyorduk. Niyetim buydu ve yapılması gereken şeyin bu olduğunu hissediyordum. Fakat bunun yapabileceğim en kötü şey olduğunu bilmiyordum.

Parker kilisede bir muhabirle buluşmayı planladı. Ancak vardığında düzinelerce kamera ve muhabir görecekti. Aniden, kızının ölümünden 24 saatten kısa bir süre sonra, kendini televizyonda canlı bir basın toplantısı yaparken buldu. Kendini sakinleştirmeye çalışırken, onu destekleyen bazı aile üyelerine doğru garip bir yarım kahkaha attığını ve gülümsediğini hatırlıyor.

Bu küçük anın ardından Emilie'ye güzel bir övgüde bulundu. “Bunu, Emilie'nin kim olduğunu, nasıl bir kayıp yaşadığımızı ve hepimiz için ne anlama geldiğini dünyaya duyurma şansı olarak gördüm. Emilie'nin nasıl biri olduğunu ve bizim için ne ifade ettiğini somutlaştırdığını hissettim. Bunu verebildiğimi düşündüm, atlattığımı sanıyordum ve bitirdim. Hayatımda olan biten için o anda kendimle gerçekten gurur duyduğum birkaç zamandan biriydi.”

 

O YARIM KAHKAHA VE GÜLÜMSEME...

Ancak yukarıda bahsi geçen, konuşmadan önceki o anlık “yarım kahkaha” ve gülümseme Robbie Parker'ı on yıl boyunca takip etti. Aşırı sağcı komplo teorisyeni Alex Jones, Parker'ın alaycı taklitlerini yapıyor, bir anda gülmekten ağlamaya geçiyordu. Parker ve olay hakkında konuşan diğerlerinin “kriz aktörleri” olduğunu öne sürerken silahlı saldırının hiç gerçekleşmediği gibi kötü niyetli yalanları yaymak için Parker'ın bu görüntülerini Infowars adlı programında defalarca kullandı.

“Ben hala itfaiye istasyonunda otururken, o çoktan şovunda insanlara silahlı saldırıyı sorgulamalarını söylüyordu; bunun sahte olduğunu, saldırının hükümetin ve Obama'nın işi olduğunu, bunu planladıklarını ve silahlara el koymaya çalıştıklarını iddia ediyordu. Böyle bir anlatı hazırlamıştı. Tüm bunları yan yana koyduğunuzda, henüz yas tutup tutmadıklarından bile emin olmayan ebeveynler vardı -çocuklarının öldüğünün farkında bile değillerdi- ve milyonlarca insana bunun gerçek olmadığını ve gerçekleşmediğini söyleyen birileri vardı. Ben de dahil herhangi birinin bunun ne kadar korkunç ve kötü olduğunu kavramasını sağlamak zor."

Robbie Parker kendini suçlamaya, suçluluk ve utanç duymaya başladı çünkü zihninde her şeyi başlatan kendisiydi. “Bu durum hızla anlatıya dönüştü çünkü konuşan ilk kişi bendim ve tüm dikkat bana odaklanıyordu. Onlara kullanabilecekleri bir yem verdim çünkü gülümsüyordum” diye aktarıyor ve devam ediyor:

“Olayı 'kriz aktörü' olarak adlandırdıklarında kulağa zararsız geliyor fakat bu tür materyalleri ve bu dünya görüşünü özümseyen insanlar için kriz aktörü olmak, işbirliği içinde olduğunuz ve esasen bir hedefiniz olduğu anlamına gelir. Yani onlara göre ben; Obama, Demokratlar ve liberallerle işbirliği içindeyim ve silahlarını ellerinden almaya çalışan hareketin bir parçasıydım. Şimdi adımı ve yüzümü biliyorlar yani kimin peşine düşeceklerini biliyorlardı.”

Tabii mesele sadece Parker'la sınırlı değildi. O sadece en çok maruz kalan oldu. Mağdurların aileleri, Alex Jones'un programında anlatılan yalanlara inananlar tarafından yıllarca zorbalığa, tehditlere ve tacizlere maruz kaldı. Bir baba, komplo teorisyenlerinin yedi yaşındaki oğlunun mezarına işediğini ve tabutu çıkarmakla tehdit ettiklerini anlatıyordu. Emilie'nin hatırasını onurlandıran bir Facebook sayfası nefret yorumlarıyla dolup taştı. Parker şöyle anlatıyor:

“Zaten duygusal olarak kederden bunalmış durumdasınız ve sanki ikinci bir tsunami dalgası gelip sizi vuruyormuş gibi hissediyorsunuz... Sonra insanlar yalancı olduğunuzu söylüyor. Emilie'nin adını kötülüyor. Onun hakkında korkunç şeyler söylüyor. Benim hakkımda bir sürü korkunç şey söylüyorlar ve sonra tehditler geliyor. Sonraki haftalarda çalıştığım yeri aradılar, bana e-posta gönderdiler, evime mektuplar yazdılar. Hepsi çok bunaltıcıydı. En büyük etkisi ise yas tutma yeteneğinizi sizden çalması. Sevdiğiniz kişi öldükten hemen sonra onları hatırlamak ve onlara değer vermek için bir alanınız olmalı çünkü bu onlara, sonsuza dek en yakın olacağınız çok kutsal bir zaman ve bu bizden çalındı.”

Baskı Parker'ın içine kapanmasına, ailesinden uzaklaşmasına ve izolasyona sürüklenmesine neden oldu. Saldırıdan bir yıl sonra işinden istifa etti ve yeni bir başlangıç arayışıyla Parker çifti iki çocuklarıyla ülkenin diğer ucuna taşındı. Ancak Newtown'dan 4 bin 800 km uzakta bile bir Infowars dinleyicisi ona saldırdı ve Parker'ı yalancı olmakla suçladı.

 

YAKLAŞIK 1.5 MİLYAR DOLAR TAZMİNATA MAHKUM EDİLDİ!

2018'de Florida, Parkland'daki Marjory Stoneman Douglas Lisesi'nde gerçekleşen silahlı saldırıda 17 öğrenci öldürüldü. Parker, çocuğunu kaybeden ebeveynlerden birini tanıyordu ve onların da taciz edici mesajlar aldıklarını öğrendi. Hatta bir keresinde kızı Madeline, bir araçta Infowars çıkartması görecek ve babasının sürücü tarafından zorbalığa uğrayacağından korktuğunu söyleyecekti.

Tüm bu olaylar Parker'ı Alex Jones'u hesap vermeye zorlayacak bir davaya katılmaya teşvik etti. Jones, 2022'de Connecticut ve Texas'ta hakkında açılan bir dizi iftira davasını kaybetti ve Sandy Hook silahlı saldırısı mağdurlarının ailelerine yaklaşık 1.5 milyar dolar tazminat ödemeye mahkum edildi. Aynı yılın ilerleyen zamanlarında iflasını ilan edecekti.

Diğer Haberler

  1. Dünyanın en büyüğü! Guinness Rekorlar Kitabı'na girdi
  2. Netanyahu'dan UCM açıklaması: İsrail bu kararı tanımıyor ve tanımayacak
  3. Putin flaş ABD açıklaması: Tüm dünyayı küresel bir çatışmaya doğru itiyor
  4. Dünyanın en kısa ve en uzun kadınları bir araya geldi
  5. Dünya gündemini sarsan kıtalararası balistik füze iddiası: Rusya Ukrayna'ya ilk hamle!
  6. Sanatçının muzu 6,2 milyon dolara satıldı!
  7. DSÖ, M çiçeği virüsüne karşı LC16m8 aşısına onay verdi
  8. Harekete geçildi! 16 yaşından küçüklere sosyal medya yasağı gündemde
  9. İsrail-Hizbullah arasındaki ateşkes anlaşmasında ilerleme
  10. Üniversitede dehşet! Çin'de bir meslek yüksekokulundaki bıçaklı saldırıda 8 kişi öldü, 17 kişi yaralandı

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.