Türk pop müziğinin içi boşaltılmış
16 yaşında ilk kez tenor saksafonu eline alan ve o gün bugündür dinleyenlerini mest eden İlhan Erşahin ile yeni albümünü ve Türk müzik piyasasını konuştuk..
Fotoğraflar: BARIŞ ACARLI
16 yaşında ilk kez tenor saksafonu eline alan ve o gün bugündür dinleyenlerini mest eden İlhan Erşahin ile yeni albümünü ve Türk müzik piyasasını konuştuk..
Geçen sene albüm çıkarttınız… Albüme tepkiler nasıl ?
İstanbul Sessions grubu olarak albüm çıkarttık. Ben çok memnunum, Amerika’da radyolarda sık çalıyor. Ama albüm çıkartmak zor bir iş, artık kimse albüm almıyor. Tüm dünyada böyle, yine de albümün gidişatından memnunum.
İstanbul Sessions grubundaki müzisyenlerle nasıl bir araya geldiniz?
10 sene önce bir özel gece için bir araya gelmiştik. O zaman kadar Amerika’dan müzisyen arkadaşlarla gelirdim ama o gece Alp (Ersönmez), Turgut (Alp Bekoğlu), İzzet’le (Kızıl) çaldık. O ilk gece enerjimiz çok iyi tuttu. Daha sonra zaman zaman biraya geldik. Böylelikle kendiliğinden grup oluşmuş oldu.
Uzun yıllardır New York’ta yaşıyorsunuz ama çok sık Türkiye’ye geliyorsunuz, nedir sizi buraya bağlayan?
İlk etken konserlere çağırılmam. Ben geliyorum, konser bulmalıyım değil de, konser için talep geliyor ben de zevkle geliyorum. Çağrılıyorum ve geliyorum diyebilirim.
Dışarıdan bakıldığında nasıl görüyorsunuz ülkeyi?
Siyasi gelişmeleri iyi görmüyorum. Ben içten de biliyorum ama dışarda bakıldığında garip görünüyor, Türkiye son yıllarda kötü süreçlerden geçiyor, sadece Türkiye değil dünyada da kaos ortamı var maalesef. Ancak diğer taraftan bakarsak; müzik, sanat ve gençlerin enerjisi anlamında çok iyi gelişmeler de var. İstanbul, son yıllarda bambaşka bir yer oldu. Bir yandan olumsuzluklar var ama bir yandan da güzellikler yaşanabiliyor.
Öyle diyorsunuz ama Nublu İstanbul kapandı?
Türkiye’de Nublu’yu kendim açmadım, hep birilerine ortak oldum. Amerika’da olduğu gibi her işin içinde değilim. Bazı şansızlıklar oldu, mekanın yerini değiştirmek zorunda kaldık. Son olarak bina sahibi binayı sattı, çıkmak zorunda kaldık. Aslında İstanbul’da müziğe talep var, Nublu’da gayet iyi gidiyordu.
İstanbul caz dinliyor yani…
Caz zor bir kelime. Caz deyince akla ilk 50’li yıllar geliyor. Benim yaptığım caz değil aslında.
Nedir peki?
Kendi müziğime Nublu diyorum. İçinde elektronik, punk, rock, caz var. Klasik bir caz değil. Bizim yaptığımız müziğe oldukça talep var.
Anadolu’da konser veriyor musunuz?
Ben Anadolu’ya, küçük şehirlere gitmeyi istiyorum ama organizasyonu yapanlar seyirci gelmez diye korkuyor, daha pop tarzı şeyler olması gerektiğini düşünüyorlar. Ben insanların dinleyeceğini düşünüyorum. Tabii Antalya, Mersin gibi Anadolu’nun büyük şehirlerine gittik. Ben Samsun’da, Denizli’de çalmak istiyorum.
Türkiye’de popüler müzik pompalanıyor. Tarkan’ı beğenmiyor musunuz?
Şöyle ifade edeyim, ben pop müziği kültüründen anlamıyorum. Justin Bieber’i de sevmiyorum. Ayrıca genel olarak pop müzik kültürünün kötüye gittiğini, içinin boşaltıldığını ve bir pazarlama ürünü haline geldiğini düşünüyorum. Türkiye’nin çok geniş bir kültürel altyapısı, sanatsal anlamda besleneceğimiz eşsiz kaynakları var ama Türk pop müziğinin içi boşaltılmış durumda. Bu içi boşaltılmış müziğin de toplumu olumsuz etkilediğini düşünüyorum. Siyaset ve kültür de bunun bir nevi yansıması işte.
Müziği geç bir yaşta kendi başıma öğrendim
Müziğe başlangıcınız ilginç... 16 yaşında Bodrum’da bir caz kulübünde... Siz pek çok kişiyi keşfetmişsiniz, sizi kim keşfetti?
Evet, yazlık evimiz için her yaz Bodrum’a gelirdik. O zaman Bodrum’u henüz popüler müzik teslim almamıştı. Bodrum’da Zeki Müren’den kalan bir kültür vardır. Daha entelektüel, daha bohem bir hava vardır. Çok güzel mekanlar, caz kulüpleri vardı. Birçok Türk müzisyen orada çalıyordu. Tuna Ötenel, Mafi Falay Türkiye’nin eski cazcılarıdır. Çok iyi müzisyendirler. İşte ben o kulüplerde onların yanında çalmaya başladım. Onlar gel başla bizimle dediler, öyle başladım. Aslında geç denebilecek yaşta kendi kendime öğrenerek başladım müziğe, konservatuvarlı değildim.
Peki şimdi gençlerden beğendiğiniz müzisyenleri sorsam…
Çok iyi müzisyenler ve çok iyi gruplar var. Duman’ı çok seviyorum. Büyük Ev Ablukada var. Yasemin Mori, Ceylan Ertem, Gaye Su Akyol. Bunlar beğendiğim bazıları. Türkiye’de hem doğunun hem batının etkisi var, çok ilginç bir durum yaratıyor. Amerika’da da çok iyi müzisyenler var ama tek renk çalıyorlar. Burada farklı renklerden olanlar var. Bu müziğe de büyük zenginlik getiriyor.
diCaprio mekanım Nublu’da parti verdi
New York’taki Nublu nasıl gidiyor?
Gayet iyi gidiyor, çok memnunum. Ben de zaman zaman çalıyorum. Oradaki Nublu, konser mekanı değil de, daha çok bir mahalle barı havasında. Şimdi Nublu’yu büyütüyoruz ya da bir başka yer daha açacağız daha tam belli değil.
Ünlü konuklarınız da oluyormuş… Kimler geliyor?
10 yıldır çok sayıda ünlü konuğumuz oldu. İllaki bir isim isterseniz geçtiğimiz Eylül’de Leonardo diCapio özel parti düzenledi Nublu’da. Aktörler, müzisyenler ünlü müşterilerimiz oluyor.