Selfie sendromu tedavi edilemiyor!
Dedesinin ölümünü selfie ile sosyal medyada duyuran vardı ama seri katilimizle selfie çeken emniyet çalışanı, pop kültürün yeni ürününü yeniden masaya yatırmayı gerektirdi.
Selfie çekimleri sosyal medyadaki yeniliklerle beraber yeni boyutlar kazanıyor. Köprüde intihar girişimini önlemek yerine selfie çeken polisten sonra seri katilimiz Atalay Filiz’le selfie çektirme yarışına giren sağlık görevlileri ve polisler de gündeme damgasını vurdu. Gerçekten de ne çok severmişiz kendimizi fotoğraflarda görmeyi ve başkalarıyla paylaşmayı, her anımızı yayınlamayı... Ancak psikologlar bunun bir sevgi durumu olduğunu tabii ki düşünmüyor. Amerikan Psikologlar Derneği (APA) dünyayı kasıp kavuran ‘selfie‘ çılgınlığının ruhsal bir bozukluk olduğunu düşünüyor ve ne yazık ki şimdilik tedavisinin mümkün olmadığını da iddia ediyorlar. Psikologlar, kendi fotoğrafını çekip sosyal medyada paylaşmanın obsesif kompülsif bir eğilim olduğunu belirtirken, ‘selfie‘yi özgüven eksikliğini gidermenin bir yolu olarak tanımlıyor. Andy Warhol’ün “Herkes bir gün 15 dakikalığına ünlü olacak” sözü ise çoktan doğrulandı.
Psikologlara göre, bu bozukluğun 3 seviyesi var
1- Borderline (Sınırda) selfitis: Kişinin kendi resmini en az günde üç kez çekmesi ama sosyal medyada paylaşmaması.
2- Acute (İleri düzeyde) selfitis: Kişinin kendi resmini günde en az üç kere çekmesi ve her birini günde üç kere sosyal medyada paylaşması.
3- Chronic selfitis: (Kronik) Kontrol edilemez bir biçimde kişinin kendi fotoğrafını gece gündüz sürekli çekmesi ve günde altı kereden fazla bu resimleri sosyal medyada paylaşması.
Selfie çıldırtıyor
California Üniversitesi ve Michigan Üniversitesi’nin selfie hakkında ortaya koyduğu çalışmalar derlendi ve ortaya modern dünyanın yeni hastalığı çıktı: Selfie Sendromu. Selfie çekmenin kişiyi narsistik yaptığını belirtilen çalışmada selfie’nin diğer etkileri depresyon, dikkat eksikliği, röntgencilik, bağımlılık ve hipokondri (hastalık hastası) olarak sıralandı. Özellikle narsist kullanıcıların sürekli güncelleme yaptığı ve kendi fotoğraflarını paylaştığını söyleyen araştırmacılara göre selfie sendromuna yakalanmış kişi sayısı gün geçtikçe artıyor. Yani patronunuzdan karşı komşunuza kadar herkes selfie çılgınlığına kendini kaptırırken siz de telefonunuzu kendinize çevirip poz vermeden önce bir düşünün.
Nur topu gibi bir seri katilimiz oldu. Adı Atalay Filiz. Daha şaşırtıcı olanı ise onunla selfie yapan polis Vedat Yaylalı’nın tavrıydı.
Histerik bir şekilde sürekli gündeme gelmek istiyorlar
Psikiyatr Dr. Özgür Öztürk selfie çekme çılgınlığının vardığı noktaya ilişkin olarak şunları anlatıyor: “Bence ister dedesinin ölümünü sosyal medyadan duyursun, isterse seri katille selfie çektirsin bütün bu insanların içinde gündeme gelme, ön planda olma duygusu var ama histerik bir şekilde var. Bu tarz önemli bir olay olduğunda orada olmak, olduğunu duyurmak bazen bir anda ünlü olmasını sağlayabilir o kişilerin. Mesela o polis seri katille poz verirken aslında arkadaşlarına ‘bakın onu yakalayan ekibin içinde ben vardım’ demek istiyor. Ya da Boğaziçi köprüsünde intihar girişimini çeken polis de, ‘intihar eden adamı biz gördük, ikna ettik ya da edemedik’ diyor ve bir anda kalabalıklardan kurtulup özel bir kişilik haline geliyor. Sosyal medyanın gaza getirmesi sonucu bunlar yaşanıyor. O insanlar bunu yaparken birilerine ya da kendilerine zarar verdiklerini düşünmüyor. Neticede önemli bir olay olurken orada olduğunu bilridmek narsisistik bir durum ve beğeni alması da bunu destekliyor. Bütürn bu tablo histerikliği de besliyor. Bakın ben ne kadar önemli bir adamım diyorlar tümü. Ve sonuçta içimizdeki histerik bizi mahvediyor. Eskiden böyle kamuoyunun birilerini tanıması mümkün değildi. İlgi çekmeniz için oyuncu olmanıkz gerekirdi. Ama ilginç bir şey paylaştığınızda milyonlarca kişi sizi beğenebiliyor.”
Özcan Deniz seri katil Atalay Filiz’e benzeyen bir oyuncuyla selfie çekerek sosyal medyada paylaşımda bulunanca çok tepki aldı.
Hepimizin benlik algısı sanal bir şekilde yükseldi
Psikiyatr Dr. Armağan Samancı ise dünyanın hepmizin benlik değerini çok fazla görüp, kendini önemsemeye doğru gittiği bir dönemde olduğunu savunarak, “Evet, hepimiz değerliyiz ama samimi anlamda bakınca kimsenin değer gördüğü yok. İnsanlara değerli oldukları hissettirilmiyor. O nedenle bireyler bir taraftan kendisini değerli sanırken ya da bunu isterken, değer görmek için ben de varım diyerek ortaya çıkmak zorunda kalıyor. Bakın herkes iyi ortamlarda mutluluk selfiesi çekiyor. Ünlü biriyle poz vermek de öyle. Seri katille çekilen fotoğraf da aynı istekle çekiliyor. Popüler olmak istiyor insanlar. Ünlü biriyle selfie çektirmek ile seri katille çektirmek arasında fark yok aslında. Bu kişiler sıradan biriyle fotoğraf çektirmek istemez. Çağ artık narsisistik bir çağ ve bu sadece kişilerle alakalı bir durum değil. Dönemin gerekirleri bunu getiriyor. İnsanlar değer duygusunu yaşamak için çağın değerlerine göre yeniden her şeyi tanımlamak zorunda kalıyor” diyor.
Filiz’in yakalandığı gün güvenlik görevlileri de selfie çekti.