Şampiyonlukta Süreyya’nın emeği Recep’in yemeği var
Beşiktaş 7 yıl aradan sonra 79 puanla Süper Lig şampiyonu oldu. Futbolcuların ve teknik heyetin tabii bu başarıda büyük payı var ama kulübün gizli kahramanlarından malzemeci Süreyya Soner ve aşçı Recep Akkoyun’un katkısı paha biçilmez..
Fotoğraflar: Barış ACARLI
Recep Akkoyun (Aşçı)
MENEMENİMİ YİYİP ŞAMPİYON OLDULAR
Kaç yıldır kulüpte çalışıyorsunuz?
89 yılından, Metin - Ali- Feyyaz döneminden beri, ben daha 17 yaşındayım.
O gün bugün kulübün yemeklerini yapıyorsunuz. Nasıl bir düzeniniz var?
Futbolcu yemeği dikkat istiyor. Maç öncesi, antrenman öncesi, sonrası belli saatleri var. Doktorumuz, diyetisyenimiz bize liste hazırlıyor. Bu liste artık kafamda da oluştu.
Derbi öncesi neler hazırlıyorsunuz? Mönü’yü anlatsanız…
Derbinin de diğer maçlardan farkı yok. Genelde çorba ile başlayıp, makarna, ızgara tavuk, bonfile olabilir. Ya da isteyene somon balığı, somon çünkü diğer balıklara göre daha güç veriyor. Patates haşlama ve püresi, sebze haşlama bu tarz bir beslenme biçimimiz var.
Tatlı?
Tatlı futbolcuyu yorar o yüzden sütlaç, keşkül gibi sütlü tatlıları veriyoruz.
Diyet yapmak isteyene futbolculara özel menünüz var mı?
Sezon başı olduğu zaman ya da yeni gelen futbolcunun yağ oranı fazla çıkarsa, doktorumuz futbolcuya göre bize diyet listesi veriyor. Ona göre hazırlıyoruz.
Geçmişe dönüyorum, Sergen’in kilo sorunu olurdu, ona özel bir şey yapmadınız mı?
Aslında Sergen çok yemek yemez. Yapısı sanırım öyle. O zaman bu diyetisyenler bu kadar profesyonel şekilde çalışmıyordu.
DEPLASMAN MÖNÜSÜ
Yabancı futbolcular başlangıçta zorlanıyor mu?
Yabancılar başta biraz tereddüt ediyorlar, ama sonra “Senin yemekler bizim oradan çok daha üstün”, diyorlar.
Bütün deplasmanlar ve yurtdışı maçlarına gidiyor musunuz?
Deplasmanlara ve yurtdışı maçların hepsine gidiyorum. Nerede kalacaksak gitmeden önce, oranın şefleri ile görüşüyoruz. Biz orada özel mönümüzü hazırlıyoruz. Ben genelde bir gün önceden gidiyorum zaten.
MARİO GOMEZ BEĞENDİYE BAYILIYOR
Mario Gomez en çok hangi yemeğinizi sever?
Gomez yemeklerimi çok seviyor, hiç ayırt etmiyor. Beğendiye bayılıyor. Sürekli olsa sürekli yiyecek hale geldi.
Quaresma?
Genelde fırın tavuk yer. Beyaz et ağırlıklı besleniyor. Q7 formuna çok dikkat ediyor.
Hangisi en iştahlı?
Oğuzhan, İsmail, Olcay, Tolga. Bunlar yemek yemeyi çok seviyorlar...
Hocalara ve başkanlara gelecek olursak …
Şenol Hoca daha çok sebze ağırlıklı besleniyor. Fikret Başkan, diyette ama buraya gelince diyeti kaçırıyor.
Bir de menemeniniz çok ünlüymüş, nedir onun hikayesi?
Biz her maçtan sonra takım halinde kulübe dönüyorduk. Gelir gelmez, ben yumurtalı bir şeyler yapardım. Futbolcular daha çok menemen isterlerdi, kaptan İbrahim Toraman başlattı aslında. Sonra Samet hoca basın mensuplarına konuşurken, “Şimdi tesisimize gideceğiz, menenemizi yiyip önümüzdeki sürece bakacağız”, dedi.
Çok mu lezzetli yapıyorsunuz?
Bilmem, öyle diyorlar, Bilic tarifini aldı götürdü mesela.
Süreyya Soner (Malzemeci)
SEBA BABAM GİBİYDİ ONA ÇOK ŞEY BORÇLUYUM
Beşiktaş Kulübüyle yollarınız nasıl kesişti?
Ben sürekli sınıfta kalıyordum, okuyamadım. Bu yüzden set elemanı olarak Yeşilçam’da çalışmaya başlamıştım. Babam denizaltı subayıydı, okumamızı istiyordu, Yeşilçam olayına sıcak bakmıyordu. Ben biraz da gizli olarak o dönem çalışmadığım oyuncu kalmadı. Türkan Şoray, Filiz Akın, Cüneyt Arkın, Ferdi Tayfur, İbrahim Tatlıses, hepsiyle çalıştım. Ama sigortalı da bir işe ihtiyacım vardı. Kafaya koydum, Beşiktaş’da altyapıda çalışmak istiyorum. Zaten amatör takımda 7 sene oynadım, kaleciydim. Herkese söylüyorum bir türlü referans bulamıyorum. Bir gün amatör takımdan Mehmet diye bir arkadaşım var, beni bir turnuvaya davet etti, orada şöhretlere karşı futbol oynayacağız. Baktım o turnuvada Ziya Doğan’da var. Kulüpte çalışma talebimi ilettik, “Yarın Şeref Stadı’na gel konuşalım” dedi. O gece beni hiç uyku tutmadı, sabah erkenden gittim. Ziya Doğan kefil oldu ve Beşiktaş serüvenim başladı.
35 yıldır kulüpteymişsiniz, ‘derin Beşiktaş’ demek mi lazım size?
Öyle demeyelim ama çok başkanla çalıştım. İlk başkanım Mehmet Üstünkaya’ydı, sonra Süleyman Seba, Serdar Bilgili, Yıldırım Demirören, Fikret Orman...
Seba dönemini konuşsak…
Seba, babam gibiydi benim. Ona çok şey borçluyum. Yeşilçam’da setlere de giderdim, başkası olsa bir şey der, o izin verirdi.
KANKAM QUARESMA
Şu anda kimlerle iyi anlaşıyorsunuz?
Ben hepsiyle iyi anlaşıyorum. Quaresma’yı çok seviyorum.
Quaresama’yla hangi dilde anlaşıyorsunuz?
Ellerle kollarla gidiyor işte. Yeterli oluyor, zorlanırsam tercüman çağırıyorum. Bir gün kulüpten çıkıyorum, Quaresma, “Süreyya nereye gidiyorsun” dedi? Ben de “Beyoğlu’na” dedim. “Ben de seninle geleceğim”, dedi. Aslında Yeşilçam’a götürecektim ama cesaret edemedim.
BENİ RIZA ÇALIMBAY EVLENDİRDİ
Eskilerden biraz daha bahsedecek olsak…
Şunu söylemeliyim, Rıza Çalımbay’ın iyiliğini hayatta unutmam. Babamın yapmadıklarını, Rıza Çalımbay yaptı bana. 91-92 sezonu, o sıralar ben hanımla evlenmek istiyorum. Rıza, “2-3 ay dayan, şampiyon olalım öyle evlenirsin” dedi. “Tamam” dedim. Fenerbahçe’yi yendik şampiyon olduk. Meğer Rıza benim için düğün salonu tutmuş, Cumartesi günü şampiyon olduk, Pazar günü benim düğünüm oldu.
Hala görüşüyor musunuz Rıza Çalımbay’la?
Tabii ki, görüşmem mi. Ben bütün futbolcularla görüşüyorum. Sergen Yalçın benim elimde büyüdü. Okula bile ben götürürdüm. Babası bana emanet etmişti. Metin’le (Tekin) birlikte hanımı istemeye gittik. Kayınpeder vermiyordu hanımı. Birlikte gidip istedik. Kayınpeder hasta Beşiktaşlı, Metin’i görünce hanımı hemen verdi. Burası başka bir camiadır..
Bu seneki şampiyonluğa gelelim, nasıl geldi şampiyonluk?
Beşiktaş’ın 14. Şampiyoluğu. Ben 8’ini gördüm. Valla başka sahada oynamak aslında çok zor, bütün takım zorlandık. Herkesin büyük çabası var. Neyse ki sahamız çok güzel oldu.