Pablo Larrain’den eleştirel duruş
.
Bu hafta vizyona giren beş film arasında Pablo Larrain’in The Club’ı öne çıkıyor.
Şili sinemasının son yıllarda öne çıkan yönetmenlerinden Pablo Larrain, Augusto Pinochet dönemini ele aldığı 2012’deki ‘No’ filmiyle adını duyurmuştu. The Club’da ise Katolik Kilisesi’ne sert eleştiriler yöneltiyor. Şili’nin Oscar adayı olarak gösterilen yapımda, geçmişteki günahlarından kurtulmaları için sahil kasabasına gönderilen dört rahibin hikayesi izleyicilere aktarılıyor. Son olarak geçen hafta Altın Küre’de ‘En İyi Yabancı Film’ kategorisinde yarışan The Club, vizyona girenler arasında en çok öne çıkan film.
Kardeşim Benim, babalarının vasiyeti üzerine yıllardır küs olan, biri ünlü sanatçı diğeri de pop yıldızı olarak tanınan iki kardeşin hikayesini ele alıyor. Yapım, Pardon (2004) filminin yönetmeni olan Mert Baykal’ın ikinci uzun metrajı.
Önceki filmlerinde kadın karakterlere odaklanan ve feminist bir tavrı yansıtan Sarah Gavron’un yönettiği Suffragette, Birinci Dünya Savaşı öncesinde İngiltere’de işçi olarak çalışan Maud Watts’ın feminist mücadeleye katılmasını aktarıyor. Özellikle oyuncu kalitesiyle ön plana çıkan yapım, politik altyapısıyla bir dönemi izleyiciye sunuyor.
Türkler ve Mayalar karşılaşırsa
Gani Müjde’nin yönetmenliğini üstlendiği Bizans Oyunları, Güney Amerika’dan gelip Anadolu’ya yerleşen Mayalar’ın Türk boyları ile kaynaşıp Bizanslılarla mücadele etmesini anlatıyor. Komedi türündeki yapım, ‘Kahpe Bizans’ın devamı niteliğinde.
Çocuklar IçIn alternatIf
Dinozorun hikayesi
Haftanın animasyon türündeki olan yapımı İyi Bir Dinozor, ailesinden ayrı düşen ve uzun bir yolculuğa başlayan Arlo’nun yolda kendine hiç beklemediği bir yoldaş bulmasıyla gelişen hikayesini anlatıyor.