Her iki öğrenciden biri yaşıtlarının şiddetine uğruyor
Trabzon’da geçen hafta bir genç kızın arkadaşının burnunu kırması şiddetin gençler arasında arttığının son örneklerinden. Araştırmalara göre gençlerin yüzde 57.4’ü yaşıtlarının saldırısına maruz kalıyor. Hızlı değişim, gençlerin içsel dengelerini bozuyor
Bu hafta gündeme iki olay damga vurdu, ilki, Trabzon’daki Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde öğrenim gören 25 yaşındaki Hasibe H., 19 yaşındaki Nurcan Ç. ve 19 yaşındaki Mihriban Y., sosyal medya hesabından tartıştıktan sonra kaldıkları eve çağırdıkları 25 yaşındaki Kübra T. ve Esra K.’yı biber gazıyla etkisiz hale getirdikten sonra döverek, cep telefonu görüntülerini de sosyal medya hesabından paylaşmasıydı. Olayın duyulması sonrasında üç öğrenci gözaltına alındı. İfadeleri alınan üç kız "Kasten yaralama ve tehdit” suçlarından sevk edildikleri mahkemece serbest bırakıldı.
İkinci olayda, İstanbul Ataşehir'de 20 yaşındaki üniversite öğrencisi Banu Kuru, yurt penceresinden düşüp ağır yaralandı. Genç kızın dayısı, "Yeğenimi iki kız oda arkadaşı aralarındaki husumetten dolayı pencereden attı" iddiasında bulundu. Tartıştığı kız öğrenciler tarafından yurt penceresinden atıldığı öne sürülen Banu Kuru, kaldırıldığı Göztepe Hastanesim yoğun bakım servisinde yaşam mücadelesi veriyor.
Gazete sayfalarında yer alan bu iki olay, gençler arasındaki şiddetin ulaştığı boyutu gösteriyor. Artık genç ve ergenlerde şiddet vaka-ı adiyeden sayılıyor. Her gün ergen ve gençler arasında bu örneklere benzer onlarca şiddet olayı yaşanıyor. Sokak hayvanlarına işkence yapan çocuklar, çete kuran liseliler, sınıf arkadaşını bıçaklayan ergenler, 'kız meselesi' yüzünden yakın arkadaşını öldüren gençler...
Sosyolog Nilüfer Narlı, şiddetin eskiden de var olduğunu şehirleşme ve medyanın yaygınlaşmasıyla görünür olduğunu söylüyor.. Narlı, "Değişimin daha hızlı olduğu bu çağda gençlerin içsel dengeleri de sarsıntıya uğradı. ‘Anomi’ yani neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlayamaz hale getirildiler. Toplum hızla normlarını kaybetti. Genç kızlar en fazla sözel bir kavga ortamında bulunurlardı. Oysa şimdilerde kızlar çete kuruyor. Ellerinde falçatalarla birbirlerinin canlarına kastedebiliyorlar" diyor.
"Ergen ve yetişkinler şiddete en çok okulda uğruyor."
Kızlar sözel erkekler fiziksel şiddetle karşı karşıya
Peki ergen ve gençlerde şiddet neden artıyor? Genç Hayat Vakfı'nın 2015'te yaklaşık 2 bin öğrenciyle görüşerek hazırladığı Liseli Gençler ve Şiddet Algısı Araştırması, gençlerin okulda ve sokakta şiddetin her türlüsüyle karşı karşıya kaldıklarını ortaya çıkarıyor. Gençler şiddet görme nedenlerini de etnik kökenleri, engelleri ve zayıflıklarına bağlıyor. Vakfın şiddet algısına yönelik araştırması kapsamında 1714’ü öğrenci, 173’ü öğretmen ve 42’si okul yöneticisi olmak üzere toplam 1929 kişiyle görüşüldü. Genel lise, İmam Hatip Lisesi, Endüstri Meslek Lisesi ve Ticaret Meslek Lisesi gibi tüm okul türlerinde eğitim veren İstanbul’daki 50 lisenin 9. sınıf öğrencilerine şiddetin sorulduğu araştırmaya göre, gençler şiddete en fazla sınıflarda maruz kalıyor. Kız öğrenciler sözel, erkek öğrenciler ise fiziksel şiddetle karşı karşıya.
En çok 16 yaş grubu şiddet görüyor
Gençlerin şiddet algısına yönelik araştırmada öne çıkan sonuçlara göre gençlerin yüzde 57.4’ü yaşıtı öğrencilerin şiddetine uğruyor. Gençler şiddete en fazla sınıflarda maruz kalıyor. Sınıflardaki şiddet oranı yüzde 42.2 iken gençlerin yüzde 15.1’i okuldan sonra okul dışında, yüzde 13’ü okul bahçesinde ya da okul koridorunda, yüzde 4.4’ü okul tuvaletinde, yüzde 2.6’sı okul servisinde şiddet görüyor. Sözel şiddet türü olarak kendisine lakap takılan öğrenci oranı yüzde 50.1. Öğrencilerin yüzde 41.2’si kendisine kötü şakalar yapıldığını, yüzde 31.7’si alay edildiğini, yüzde 11.6’sı tehdit edildiğini söylüyor. Kimsenin kendisiyle konuşmaması yoluyla şiddete maruz kaldığını belirten öğrencilerin oranı ise yüzde 7.8. Araştırmaya göre; kız öğrenciler lakap takılması, alay edilmesi, kötü şakalar yapılması gibi sözel şiddete maruz kalırken erkek öğrenciler ise fiziki şiddete maruz kalıyor. Tüm şiddet türlerine en çok 16 yaş grubu şahit oluyor. Gençler şiddet görme nedenlerini etnik köken, engel, zayıf ya da kilolu, zengin ya da fakir, çalışkan ya da tembel olmalarına bağlıyor.
Dışlanan öğrenci de şiddet görüyor
Genç Hayat Vakfı Genel Müdürü Uğur Gülderer, ergen ve gençler arasında şiddetin bir çok farklı şekli olduğunu söylüyor. "Üç gençten biri sanal şiddete maruz kalıyor artık. Okuldaki şiddet ise daha çok kendi yaşıtı ve tanıdığı kişiler üzerinden uygulanıyor. Yaşça küçük öğrencilerin yüzde 14.7'si büyük öğrenciler tarafından şiddete maruz kalıyor. Dışlanma da bir şiddet, arkadaş grubuna alınmayarak şiddete uğrayan öğrencilerin oranı yüzde 11.4, okulda ya da sınıfta kimsenin konuşmadığı öğrencilerin oranı yüzde 7.8, ki bu da bir şiddet çeşidi. Öğrencilerin yüzde 23'ü bu yöntemin sıklıkla uygulandığını söylüyor. ‘’
%57
Sıradan olaylarda kendi yaşıtı öğrencilerin yüzde 57'si birbirine şiddet uyguluyor.
%50
Sözel şiddet türü olarak kendisine lakap takılan öğrenci oranı yüzde 50.
Gençlerde flört şiddeti zirvede
Kızlar arasında daha çok sözel şiddet uygulanıyor. Ama artık erkek ve kızlar arasında çok fark yok. Kızlar arası fiziksel şiddet yüzde 4.3. Erkekler arası fiziksel şiddet tam iki katı fazla 8.2. ‘Saldırıya uğradım, dövüldüm’ diyen erkelerin oranı yüzde 12.8, kızlarda ise 4.1. Gençler arasında flört şiddetine dikkat çeken Güldener, duygusal birliktelik yaşayan iki kişiden birinin, genelde bu erkek olur, diğerini kontrol etmek, cezalandırmak, korkutmak ve baskı kurmak amacıyla sözel ya da fiziksel şiddet uygulamasıdır. Erkeğin cinsel istek ve fantezilerini kız arkadaşına empoze etmesi flört şiddetine bir örnek. Ya da erkeğin genç kızın ne giyeceğine, nereye gideceğine, kimlerle buluşacağına karar vermesi flört şiddetine girer. Kızlar ise erkeklerin kıskanmasını bir sevgi belirtisi olarak görüyor ve eğer erkek kıskanmıyorsa 'beni sevmiyor' diye algılıyor. Birey olmanın gerekliliğini yaşayamıyor gençler. Bu da ciddi bir baskı patlaması yaratıyor.
Prof. Dr. Özgür Öner / Çocuk ve Ergen Psikiyatristi
3-4 yaşındaki şiddet eğilimi kontrol altına alınmalı
Şiddeti içselleştirdik mi?
Ülkemizde uzun yıllardan beri devam eden şiddet ortamı, ölümün yüceleştirilmesi, ölme ve öldürmenin, şiddetin, “kahramanlık” veya “örf ve adetlerin, toplumun, grubun korunması için gerekli bir davranış” haline gelmesi şiddetin bireyler tarafından içselleştirilmesine neden olmaktadır.
Şiddet eğilimi ne zaman kontrol altına alınmalı?
Çok küçük çocuklarda (2 yaş) belirgin şiddet davranışlarına yol açabilir. Bu nedenle, 3-4 yaşındaki çocukların şiddet eğilimi mutlak şekilde kontrol altına alınmalıdır ve görmezden gelinmemelidir. Bu dönemde şiddet davranışının görmezden gelinmesi ve işe yaraması davranışı pekiştirecek ve kuvvetlendirecektir. Aynı şekilde, okul öncesi eğitimde de şiddet davranışları uygun şekilde ele alınmalı ve sınırlandırılmalıdır. Bunun yapılmadığı durumda, şiddet, işe yarayan bir davranış olarak yaygınlaşmakta ve daha önce şiddet göstermeyen çocuklara da bulaşmaktadır.
Ebeveynler ne gibi tedbirler almalı?
Şiddet asla hoş görülmemeli ve görmezden gelinmemelidir. Tekrarlayan şiddet davranışlarında profesyonel yardım almalı.
Evdeki şiddet gençlere nasıl yansıyor?
Aile içi şiddet, hem anneyi hem de çocukları etkiliyor. Şiddete maruz kalma hem şiddeti normalleştirmekte hem de şiddete uğrayan bireylerin kendi hayatlarında şiddet uygulamasına neden olmaktadır. Bu gençler, şiddetin normalleştiği sosyal ve arkadaş ortamlarını tercih etmektedir. Bu durum, şiddet sarmalını beslemektedir.