Hayata kutudan baktıran film Gişe Memuru
Psikolojik gerilime dönüşen dünyada bir Gişe Memuru
Altın Portakal Film Festivali’nde geçtiğimiz yıl Tolga Karaçelik’in yazıp yönettiği Gişe Memuru filmine üç ödül birden verildi. Film gişe memuru Kenan’ın bir kutu gibi gişeden diğer kutuya geçerek tükettiği, otomatikleşen hayatını anlatıyor. Ne kadar standart gibi görünse de aslında psikolojik-gerilime dönüşen bu dünyayı, yönetmen Tolga Karaçelik ve filmin esas kadını Nergis Öztürk ile konuştuk.
* Filmde gişe memuru Kenan’ın sıradan bir hayatı ile karşılaşacağımızı düşünürken fantastik bir dünya ile karşılaşıyoruz.
Tolga K: Kutu kutu yaşadığımız hayatımızda makineleşiyoruz ve iç güdülerimizi öldürüyoruz. İnsanlığımızdan bir şekilde feragat ediyoruz. Kenan aslında düz bir karakter. Bu da hayata devam etmesinin tek yolu. Fantastik hayalgücü ise savunma mekanizması. Yanında OGS var ve onunla aynı işi yapıyor. Ne anlamı var, o işi iyi yapmaya çalışmanın. 1 ay kadar Çamlıca gişelerinde gişe memurların hayatlarını izledim. Vücudu ve beyni OGS olup hayatlarına devam ederken, başka şeyler hayal ediyorlar. Rüya görebilmek gibi...
* Senaryoda sizi cezbeden neydi; neden rol almayı kabul ettiniz?
Nergis Ö: Kıskanmak filminden sonra beni cezbeden ilk senaryoydu. “Tolga ile çalışmalıyım” diye girdim bu işe. Burada bana oynamamı istediği rolü daha önce kimse teklif etmemişti. Filmde, mahalle kızıyım ve kendi halimdeyim. Hiçbir zaman mahalle kızını oynamamıştım. O yüzümü de görmüş olması orada olmam için önemliydi.
* İlk sinema filminizin bu kadar çok ödül alacağını düşünüyor muydunuz?
Tolga K: Kabul edilmesi benim için önemli olandı. Benim için başarı kriteri çekmek istediğim filmi beyazperdeye yansıtabilmek. Önümüzdeki filmler için de şevk verdi. Şu anda yeni bir film yazıyorum ama çok da streste hissetmiyorum kendimi.
* Kenan karakterinde sizi de görmemiz mümkün müdür?
Tolga K: Filmi tamamen özgürleşmek için çekiyorsun. Ama ben filmin başından sonuna kadar varım. Renginde, kıyafetinde, geçen arabasında... Hepsi benim dünyam tabii ki beni yansıtıyor. Kenan’ın içinde ben de varım.
Herkesin tabut dediği o gişe Kenan için bulunmaz bir yer
* Kenan’ın çemberden çıkmasının nedeni bomboş bir gişeye mi gitmesi?
Tolga K: Onun sesini yükseltmesini sağlayan arabaların ortadan kalkması. Issız gişeye sürülmesi monotonluğunu çözmesi bakımından bir sebep oluyor. Herkesin tabut dediği o gişe Kenan için bulunmaz bir yer. Düşünmüyor ve kendi küçük dünyasında rahat. Issız yerde meşgalesi kalmıyor ve hayatını düşünmeye çalışıyor.
* Kenan kadar standart bir karakterle neden evlenmek istiyor ve işini anlat mısını istiyor? Sizce kadının beklentisi ne yönde?
Nergis Ö: Aslında kızın merak ettiği adamın ne iş yaptığı değil. Kenan çok kapalı bir adam. Babası onları çay içmeyi ayarlıyor. Aslında kız Kenan’ın yaptığı işle değil Kenan’la ilgileniyor. Onunla evleniyim ve hayat kurayım derdinde. Laf açmak için işini anlattırıyor. Aşk değil bu. Sadece evde kalmamak ve yuva kurmak için evlenmek istiyor. İşi olması onun için yeterli.
* Kenan da kendine hayali bir kadın yaratıyor.
Tolga K: Birçok eksiklik var hayatımızda. Bizi en çok tamamladığını düşündüğümüz kişiye aşık oluruz. Kenan karakterinin annesinin olmayışının eksikliğini tetikleyen aşk ve aşık olma isteği. Hepimizin yaptığı gibi Kenan gitme dürtüsünü de aşık olmak ile çözmeye çalışıyor.
* Filmin seyirciye iğnelediği mesaj nedir?
Nergis Ö: O kutunun içindeki yaşamı dert ediyor. Bu bir Gişe Memuru’nun yaşadığı kutunun simgeleşmiş hali. Zaman zaman ben de giriyorum o kutunun içine. Oradan dünya nasıl görülüyor ya da oradan çıkış var mı onu sorguluyor.
Tolga K: Bu Kenan’ın hikayesi gişe memurların değil. Kullandığımız metafor gişe. Benzer şeyler yaşadığını söyleyenler çok fazla oldu. Fantastik tarafları da var.
Tolga Karaçelik: Memurlar arasında psikoloğa gidenler bile var
* Bir ay gişe memurların bulunmuşsunuz çok enteresan kişilerle ya da hikayelerle karşılaştınız mı?
Tolga K.: Memurlar arasında sakinleştirici kullanan ve psikoloğa gidenlerin sayısı çok fazlaydı. Bu insanlar her gün o kutunun içinde 8 saat kalıyor. Kanlarındaki mazot ve kurşun oranı çok fazla. Orada kaldığım sürenin 2’nci saattinden sonra başın inanılmaz ağrıdığına şahit oldum. Ne kadar duş alırsan al egzoz kokusu da çıkmıyor. Bir gişe memuru şunu anlattı: Bir gün yeğeni kapısını çalmış, “Dayıcım biz küsmüyüz” demiş. Köprüden geçerken “Kolay gelsin dayı” diyormuş ve adam hiç cevap vermiyormuş. anlayacağınız orada kafayı kapatıyorsun. Parayı veriyorsun alıyorsun ve kafanı kaldırdığında yine araba var.
Nergis Öztürk: Dizilerde insan kendini makine sanıyor
* Hayatınızı makineleşen hayatlar klasmanına sokuyor musunuz?
Nergis Ö.: Girmemeye çalışıyorum. Dizilerde insan kendini makine gibi hissedebilir. 2 yıl devam eden dizi boyunca haftanın dört günü aynı kişiyi oynamak, insanı bir müddet sonra otomatiğe bağlıyor. Sürekli dizide oynamayarak kutudan çıkmış oluyorum. Sadece biraz daha şanslıyız renkli bir iş yaptığımız için.
* Bu aralar ödül alan sanat filmlerinde izliyoruz sizi...
Nergis Ö.: Ağır bir insanım ondandır. (gülüyor) Öyle filmler teklif ediliyor bana. Kapımda senaryolar yığılmıyor, kimsede yığılıyor demesin. Neden geliyorlar değil de ben neden içlerinde bulunuyorum demek daha doğru. Şanslı bir sinema oyuncusu oldum.
Gişe Memuru
DRAM Y: Tolga Karaçelik O: Serkan Ercan, Zafer Diper, Nergis Öztürk, Nur Aysan, Büşra Pekin, Sermet Yeşil Yapım: 2010 Türkiye, 96 dk.
"Kimsenin küçükken gişe memuru olmak
isteyerek büyüdüğünü zannetmiyoruz. Memur olmanın bir diğer yolu da gişe memuru olmak."