Hasan Cemal ‘Kürtler’ kitabında nasıl anlatmıştı?
.
Hasan Cemal’in “Kürtler” kitabı Diyarbakır Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Felat Cemiloğlu ile iş ortağı Bedii Tan’ın Diyarbakır 5 No’lu Askeri Cezaevi’ndeki ’hikayeleri’ ile başlıyor. Diyarbakır Cezaevi’nde Tan’ın nasıl öldürüldüğünü Cemiloğlu, Cemal’in kitabında şöyle anlatmıştı: “1980’in Temmuz ayı sonları. Kurtalan’daki işleri idare eden (Şirket Şırnak kömürlerinin bölge bayisi idi ve Kurtalan’daki şantiyeden demiryolu ile bölge illerine nakliye yapılıyordu) Aziz İpekçi Diyarbakır’a geldi, yalnız görüşmek istedi. 18-20 yaşlarında bir gencin geldiğini, Apo örgütünden olduğunu, 5 Ağustos’a kadar şirketimizin 2 milyon lira ödemesine örgütün karar verdiğini, para verilmediği takdirde kamyonların geçişine müsaade etmeyecekleri gibi, loderimizin de dinamitleneceğini söylediğini anlattı. Bedii Tan’la ne yapabileceğimizi tartıştık. İpekçi bu iş halledilmediği takdirde işin ucunda ölüm olabileceğini söyledi. Loderin yedek motorunu 1 milyon 600 bin liraya satarak, 400 bin daha ilaveyle Tan ve İpekçi’yi Kurtalan’a gönderdim. (...) 12 Eylül darbesi oldu... Şirketten haraç alan PKK’lı Kazım Türkan yakalandı, haraç değil, 2 milyon yardım aldığını söyledi. Felat Cemiloğlu gözaltına alındı, 3 gün sonra Bedii Tan. Bu şahıslarla ilgili tutuklama kararını hiçbir haklı gerekçe olmamasına rağmen 10 Haziran 1982’de Mardinli askeri savcı Yüzbaşı Oktay Yüksel verdi. Ramazan geldi. 1982’nin Temmuz ayı. Oruç serbest dediler. Sahura kalkmak yok. İftar saat 20’den sonraydı. Bu ’Oruç tutma’ mesajıydı. Tan oruç tuttu. Betonda, üstümüz çıplak halde dünyanın idmanını yaptırıyorlar. Bedii’nin orucunun farkına vardılar. Kanalizasyon kapağını kaldırdılar, avuçla pislik yedirdiler. Bedii dayak yedi, yatağa düştü. Gardiyan çağırdı, kafasından bir bidon soğuk su boşalttılar. Yere yığıldı. Kalkması emredildi, güçlükle kalktı. Kalkmasıyla beraber, gardiyan bir tekvando hareketiyle dönüş yaptı ve botunun tabanını Bedii Tan’ın göğsüne indirdi. Adamcağız kafa üstü yere düştü. Yerde yatan Bedii Bey’in karnına bastılar. Bağırsakları ve böbreği patladı. Bedii Bey, 33 nolu koğuşa girdikten 33 gün sonra öldü (...)”