En büyük hayalim
Allah çocuklarımı bana bağışladı, çocuklara hzizmet ederek O"na teşekkür ediyorum
En büyük hayalim; 15 yıl sonra oğlumun göğsüne “Çocuklar Gülsün Diye” rozeti takıp, okul açması...
Gülben Ergen’in, 44 kişinin katledildiği Bilge Köyü’nün öksüz çocuklarını hediyelerle ziyaret edişinin üzerinden tam 7 ay geçti. “Buraya tekrar geleceğim” demişti ayrılırken... Sözünü tuttu. Arkadaşları Feride Edige ve Elvan Oktar’la başlattıkları “Çocuklar Gülsün Diye...” kampanyası için topladıkları bağışlarla önce Tokat’ın Bozcalı, sonra Mardin’in Duruca köyünde iki anaokulu açtı. Sırada Trabzon, Sinop, Hatay, Erzurum var.
Duruca Köyü’ndeki okulun açılışında ben de vardım. O çocukların ve annelerinin sevincini kelimelerle ifade etmem mümkün değil. Bu yüzden bu hafta fotoğraflar konuşsun diyorum. Fotoroman tadında size geçirdiğimiz şahane günü anlatmak istiyorum.
* Bilge Köyü’nde sana “Bu iş burada kalmayacak”
dedirten ne oldu?
Çocukların alçak gönüllülüğü, tok gözlülüğü... Ayağı 35 olan bir çocuk, “Benim ayağım 37. Teşekkür ederim” diyerek ayakkabıyı geri verdi. Büyük büyük giymeye çalışmadı veya 10 kardeşinden birine götürmedi. “Bir tane daha silgi cebime atayım” demedi hiçbiri... Fazla verildiğinde “Ben aldım, teşekkür ederim” diye iade eden oldu. “Bu kitaplar fazla biz paylaşırız” diyen bile çıktı. Götürdüğüm şeylerin hepsi geçiciydi ama o kadar minnettar oldular ki... Bu minnetin karşılığı kalıcı bir şeyler olmalıydı. Büyük şehirlerde biz bunları çocuklarımıza terbiyeyle vermeye çalışıyoruz ama o yöre halkının çocuklarının ruhunda müthiş bir asalet vardı. Bu beni çok etkiledi.
* Bilge Köyü’ne yaptığın yardımdan sonra “Reklam yapıyor” diyenler oldu.
Şimdi ne diyecekler? Mardin’e ikinci kez geldim. Sırada Trabzon, Hatay, Erzurum, Sinop var. İnsanların hayatında yer edinmek çok güzel bir duygu. Fırsat eşitsizliği yaşayan insanlara bu hakkı tanımak bana kendimi çok iyi hissettiriyor. Bunun başka bir izahı yok. Ama o lafları söyleyenlere kızgın değilim. Sağolsunlar, çalışma şevkimi artırdılar.
* Eşin Mustafa Erdoğan sana destek oldu mu?
Mustafa mani olmaya çalışmadı. Ama “İyi düşündün mü, gerektiği kadar vakit ayırabilecek misin, doğru yerlere ulaşabilecek misin?” gibi sorularla bu işin ciddiyeti konusunda beni uyardı. Türkan Saylan’a hayranım, minettarım. Tırnağının ucu bile olamayız ama... Mustafa şu uyarıyı yaptı. “Türkan Saylan, bu işlerde hep adıyla vardı. Sen bir süre görüntünle olmak zorundasın. Ama başarını ispat ettikten, güven kazandıktan sonra geri planda kalmalısın.”
* Yani senin resmin olmadan da kampanya destek görsün.
Evet. Şu anda sahip olduğum şöhret vakit olarak da, nakit olarak da çok işe yarıyor. Ama bir süre sonra kendi ayakları üzerinde durması en büyük amacım.
* Bu işle kaç kişilik bir ekip uğraşıyor?
Ben ofisimi bu işe ayırdım. Feride ve Elvan’ın ekibinde de bu işle bizzat ilgilenen kişiler var. Toplam 10-15 kişi bu okulların hayata geçmesi için çalışıyor.
* Hayatın nasıl değişti peki?
Sorma. Ben nereden bilirdim makbuz kesmeyi, servisin ÖTV’sini, inşaat malzemesini... Duvara bir şey çakıyorlar. Tak tak vurup alçıpan mı, beton mu kontrol ederken buluyorum kendimi... Evimle bu kadar uğraşmadım. Mutluluğu her şeye değer.
* Anne olmadan önce aklına bu tür şeyler gelir miydi?
Gelirdi. “Haydi Kızlar Okula”, “Sağlıklı Hamilelik”, “Kadına Karşı Şiddet” kampanyalarında aktif rol aldım. Atlas’ın doğumunda “Çiçek yerine ormana fidan” diye bir dilekte bulundum. Atlas’ın 6500 fidanlık iki ormanı oldu.
* Aileden de böyle gördün herhalde...
Hem öyle, hem yapımda var bu. Bunun şöhretle, yaşımla, konumumla ilgisi yok. Ama Ares ve Güney’in 2.5 ay erken doğması galiba bu projede beni tetikleyen unsur oldu.
* Anlatsana biraz o günleri...
Biri 1200, diğeri 1300 gramdı. Kuvözde değil, yoğun bakımda kaldılar. Onları bana bağışladığı için Allah’a çok şükrediyorum ve 0-6 yaş çocuklarına hizmet vererek sanırım bir nevi teşekkür ediyorum. Bu projede öyle bir maneviyat da hissediyorum. Yoksa bu kadar güçlü ve bu kadar istekli çalışıyor olmam normal değil.
* Şimdi iyiler değil mi?
Bak “Çok şükür” diyeceğim yine... Aradaki farkı kapattılar. Önümüzdeki ay 1 yaşına basıyorlar. Atlas 3.5 oldu.
ARTIK MAKBUZ TAŞIYORUM
* Peki kampanya için bu kadar çalışırken, çocuklarına ayırdığın zamandan çalmıyor musun?
Hayır. Biri kucağımdayken telefon açıp, Mardin’deki sınıfın eksiklerini listeleyebiliyorum. Gecenin yarısı Ares’i uyutup, sonra Güney’in mamasını verip dadıya teslim ettikten sonra internet sitesini güncellemekten veya twitter’a girip “SMS atın” demekten, makbuzu çantamda taşımaktan hiç gocunmuyorum.
* Sen tam zamanlı annelik yapıyorsun değil mi?
Evet, zaten bir sanatçının en çok vaktini alan şey dizidir. Dizi çekmiyorum. Konsere gidip, gelmem toplam üç saattir. Konser şehir dışındaysa ertesi sabah dönerim. Dolayısıyla ben evden çalışan, işlerini takip eden bir anneyim. Dadı bana yardım eden kişidir.
* Galiba karakter olarak da bir şeyi kafaya taktın mı, ucunu bırakmayan bir kişisin. Aileden birine çekmiş misin?
Babam... O çok güçlü, becerikli, pratik zekalı ve çözüm üreten bir adamdır. Bugün okul açılana kadar klima çalışmıyordu, fişlerde arıza vardı, aynalar takılmamıştı ve matkap yoktu. 45 dakikada hepsi halloldu. İnsanlara avucunun içiyle dokunarak, “Hadi, bu bizim işimiz” dediğiniz zaman oluyor. O mesaj kalplerine dokunuyor. Ben tatlı dili beceremem ama elimin ayasıyla dokunmayı iyi bilirim.
Zengİnler destek olmadI
* Projede en çok kimlerden yardım topladınız?
Şu ana kadar açılan iki okulu da halk yaptırdı. 1 TL bağış yapan da var, 25 bin TL de... Biz seçtiğimiz illerin zenginlerinin çok destek olacağını zannediyorduk. Hiç öyle olmadı. Üstelik haber gönderdim, araya aracı soktum, bizzat görüşme talep ettim. Bir tek Trabzon’daki anaokulunun yapımını tek başına Eyüp Sabri Tuncer kolonyalarının sahibi Engin Tuncer üstlendi, bir de Duruca’nın servisini Aras Kargo aldı. Sağolsunlar.
* Bu ilgisizliği neye bağlıyorsun?
Anladım ki bağış toplamak için ya canlı yayına çıkacaksın, ya da kermes düzenleyip sosyeteyi davet edeceksin. İsimleri televizyonda yayınlanacak veya resimleri Alem’de, Hello’da çıkacak. Böyle bir şey varmış meğer. Beş yıldızlı otelde bu proje anlatılmıyor ki canım. İşte burada, bu toprakta anlatılıyor. Sessiz sedasız 25 bin TL yatıran bir kişi oldu. Şok oldum. Bizzat arayıp, teşekkür ettim. Gerçi mecbur kalırsam kermes de yaparım, konser de veririm.
* 1 TL bağış yapan çok oldu mu?
Oldu. Bir simitçi televizyonda izlemiş beni. “1 TL bağış yapan da bizim kahramanımız” dediğimi duymuş, utanarak bankaya gitmiş, sırası geldiğinde 1 TL’ sini yatırıp bağış makbuzunu almış. 1 TL, 5 TL deyip geçmeyin. Beyaz’ın programında 30 bin SMS aldık.
30 bin 5 TL, etti 150 bin TL. Yani bir okulun parası çıktı o programda. Bu projeye katkıda bulunmak için zenginlik şart değil, kalp sahibi olmak yeterli.
ALTI DEĞİL 66 OKUL İSTİYORUM
* Daha yapmak istediğin neler var?
Altı anaokulu bana başta çok cazip geliyordu şimdi az geliyor. Altı değil 66 olsun istiyorum. Bunu yapacak enerjim var ve ihtiyaç var. İşin en zor kısmını hallettik. Sistemi biliyoruz. Ekibimiz var. Ben artık kafamda burayı bitirdim, Trabzon Deregözü’nü düşünmeye başladım. Deregözü’nün açılması 1.5 ay. Müthiş hızlı ilerliyoruz.
* İlerisi için hayal ettiğin bir kare?
15 sene sonra Atlas liseli genç bir delikanlı olmuş. Göğsüne aslanlar gibi “Çocuklar Gülsün Diye...” rozeti takmış, kampanya için çalışıyor, okul açılışı yapıyor. “Annem altı okul diye yola çıkmış ama biz bugün 1000’inciyi açıyoruz” diyor. Ben de şık şık giyinmiş, bir köşeden konuşmasını dinliyorum.
1. Söyleşiye başlıyoruz. Ardımızda uçsuz bucaksız Mezopotamya toprağı....
2. Masal saati.
3. Ve okul açılıyor. Mardin Valisi Hasan Duruer, Gülben Ergen, Elvan Oktar, Okul Öncesi Eğitim Genel Müdürü Remzi İnanlı. Remzi Bey de bu işe baş koymuş.
4. Çocuklar bize çay yaptı!
5. Çok değil 8 ay önce bu çocukların okudukları anaokulunun tuvaletinden fare çıkıyordu. Şu sınıfın güzelliğine bakar mısınız?
6. Minik Dila sınıfının öğrencileri. İstanbul’da gerçekleşen sel felaketinde henüz 2.5 yaşındayken hayatını kaybeden Dila’nın annesi ve babası projenin en büyük destekçilerinden...
7. Yöre halkının sevinci görülmeye değerdi.
8. Mardin’in Menengiç kahvesi meşhur. Ama Gülben için varsa yoksa Türk kahvesi...
9. Hiç büyüyemeyen çocuklar da bu anaokulunda yaşıyor. İşte 8 yaşında hayatını kaybeden Ahlam’ın oyun parkı ve okuldan çok parka ilgi gösteren çocuklar...
Kampanyaya destek olmak için www.cocuklargulsundiye.com’u tıklamanız yeterli.