Dünyanın durumu Birinci Dünya Savaşı şartlarına benziyor mu?
.
Eski Devlet Bakanı ve ABD’li düşünce kuruluşu Brooking Enstitüsü’nün Başkan Yardımcısı Kemal Derviş, Ukrayna’daki kriz ve Ortadoğu’daki kargaşanın finansal piyasalara yansımamasının kimseyi gevşetmemesi gerektiğini belirterek şartların 1’nci Dünya Savaşı öncesini andırdığını savundu. Derviş’in bu gelecek senaryosunu iktisat tarihi uzmanlarına sorduk...
KEMAL DERVİŞ
Bugünün şartları 1’nci Dünya Savaşı ile benzer
1914’te patlak veren I. Dünya Savaşı’nın 100’üncü yıldönümü içindeyiz, şu andaki şartların da bir asır öncesine benzer. Küresel yönetim gücünün’ zayıflamasıyla ‘uluslararası düzenin’ güvenlik açıklarının genişledi, bu durum dünya ekonomisi önündeki en büyük riski yarattıyor. 1914 öncesinde küresel ekonominin göreceli olarak iyi işliyordu. Örneğin bugün, ekonomideki beklentiler oldukça iyimser. Ancak son birkaç ay içinde Ukrayna’nın doğusunda bir yolcu uçağı Rus yapımı bir füzeyle düşürüldü. Güney ve Doğu Çin denizlerinde tartışmalı Adalar yüzünde sinirler gerildi. Ortadoğu’daki kaos yayılıyor. İsrail - Filistin çatışması en kötü dönemlerinden birini yaşıyor. Batı Afrika, korkunç bir Ebola salgınıyla karşı karşıya. Bir hastalığı ya da terörist tehdidi uluslararası ulaşımı kısıtlayarak kontrol altına almak ise dünya ekonomisini mahveder.
PROF. DR. BİLSAY KURUÇ
Bölgesel savaşlar yaşanır
Ekonomik olarak 1’nci Dünya Savaşı şartları ile benzerlik yok. 1914’te İngiltere dünyanın ağasıydı ve İngiltere dünyayı finansal olarak idare ediyordu. Kapitalizm gelişiyordu ve Almanya İngiliz kapitalizmine meydan okumaya başlamıştı. 4 yıl süren savaşta bu iki kapitalizm savaştı. Dünyanın çeşitli yerlerinde bugünküne benzer sorunlar yoktu. Bugünküne benzeyen tek şey kapitalizm. Kaptalizmin “dünya ağası” olan ABD, dünyayı uzun süredir kuralsız bir kapitalizmle idare etti. Tüm dünya ABD’yi finanse etti, ediyor. 1’nci Dünya Savaşı’nda İngiltere dünya kapitalizminin kreditörüydü, ABD ise bugün uzun süredir dünyanın en büyük borçlusu. Dünyanın yeni gelişen kapitalizmleri “ABD’yi daha ne kadar finanse edeceğiz” diyor. Çin ve Avrupa bu durumdan oldukça hoşnutsuz. Yakın gelecekte daha çok bölgesel savaşlar yaşanır. Nükleer silahlar çok gelişti, bu nedenle dünya çapında bir savaşı kimse göze alamaz.
PROF. DR. KORKUT BORATAV
Dünya bugün sınıf savaşına teşnedir
Bugünkü dünyadaki çatışmalara ve ekonomik gidişata baktığımızda dünya 1’nci Dünya Savaşı’nın gerilimlerini taşımıyor. 1’nci Dünya Savaşı’na kadar ekonomik çoküş yoktu. Büyük çöküş 1’nci Dünya Savaşı sonrası 1929’da yaşandı. Bugün Ukrayna’daki durum, 100 yıl önceki Balkan Savaşı’na benzetilebilir. Balkan Savaşı, Rusya’nın ve büyük güçlerin Osmanlı’nın yani zayıf bir halkanın üzerine yüklenmesiydi. Bugün benzer bir durum Ukrayna üzerinden Rusya’yı daha fazla zayıflatmak için oynanıyor. Amerika, Almanya, İngiltere, Fransa ve Japonya arasında bugün bir savaş eşiğine gelecek bir durum yok. Bu büyük güçlerin hepsinde Ukrayna ve Ortadoğu’ya karşı bir fikir birliği var. Libya’yı bu güçler beraber yoketti, Suriye’yi beraber mahvetti, IŞİD’e karşı bunlar şimdi beraber savaşıyor. Fikir birliği var bugün. 1914 öncesinde bu yoktu. Bu nedenle buradan savaş çıkmaz. Bugün dünya ekonomisi kırılgandır, krizlere mahkümdur ve bu dünya savaşına gidecek bir kırılganlık değil, sosyal patlamalara gidecek bir kırılganlıktır. Bugün sınıf savaşına teşnedir dünya, ama emperyalist bir dünya savaşına değil.
PROF. DR. HAYRİ KOZANOĞLU
McDonalds’ların kapatılması savaş çıkartır!
2007’de tetiklenen küresel krizle birlikte, ”kapitalist küreselleşmenin“ insanlığa çare olabileceği, ”tarihin sonunun” geldiği yolundaki iyimserlik kayboldu. Küreselleşmenin ekonomik mekanizmalarının artık lehine işlemediğini gören ABD Soğuk Savaşı dirilterek askeri gücünün öne çıkacağı bir yönelime girdi. İlk hamlesini, askeri ağırlığını Pasifik’e kaydırarak Çin’i kuşatma stratejisiyle gerçekleştirdi. Polonya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Baltık ülkeleri derken, Nato’nun Ukrayna üzerinden Rusya’nın sınırlarına dayanması, bir anlamda 2’nci Soğuk Savaş’ın ilanı kabul edilebilir. Irak işgaline karşı çıkan, ama şimdilik ABD’nin dümen suyundan ayrılmayan Almanya ve Fransa’nın tavırları, “gevşeme veya gerilme” yönünde süreci belirleyebilir. Küreselleşme ideologlarından Thomas Friedman’ın, “sınırları içerisinde McDonalds estoranı bulunan ülkeler birbiriyle savaşmaz” yolunda bir tezi var. Umarız Rusya’nın bir biri arkasına McDonalds’ların kapısına kilit vurması, yeni bir Soğuk, hatta sıcak savaş anlamına gelmez.
PROF. DR. HASAN KÖNİ
ABD’ye karşı ittifaklar nükleer kıyamet demek
1’nci Dünya Savaşı ile günümüzü karşılaştırdığımızda en başta silah sistemleri değişti. Bu şu demek, 3’ncü Dünya Savaşı dünyanın tahammül edemeyeceği ölümlere neden olur artık. Çünkü işin içinde artık nükleer silahlar var. Dünyadaki küçük problemleri zaten bölgesel operasyonlarla temizliyorlar bugün. Büyük devletler de günümüzde silah gücüyle değil, ekonomik olarak birbirlerini sınıyor. Çin’in ekonomik büyümesi karşısında ABD savaşı göze almıyor, ama Çin de ‘benim de bir gücüm var’ diyerek 2’nci kalite silahlar üretiyor bu sürede. Bu bir köylü ordusudur, ama 30 sene sonra o da ABD’nin ordusu gibi bir noktaya gelir. İşte o zaman dengeler eşitlenir. Ekonomik rekabette ABD çok başarılı olamadı. Almanya ise “süper güç” seviyesine yükseliyor. Üretimde de finansta da Almanlar çok güçlü artık. ABD’ye karşı Almanya, Rusya ve Çin birleşirse bir dünya savaşına girer. İçinde bulunduğumuz zamanda uluslar üzerinden karşılıklı lokal çatışmalara gebe bir dünya var. 3’ncü dünya savaşı şartları ise kesinlikle yok.