Aşk gelip geçici aslolan ise sevgidir

Oyuncu olmaya nasıl karar verdiniz, eğitim aldınız mı?

Oyuncu olmaya karar vermek gibi bir aşama içersinde bulunmadım aslında diyebiliriz ki çocukluğumdan beri yani kendimi bildim bileli sahne sanatlarına karşı özel bir ilgim vardı zaten. İlkokul yıllarımdan itibaren tüm eğitim hayatım boyunca da tiyatronun içerisinde bulundum. Tabiki bu ilgimin profesyonel bir boyut alması ilk olarak yurt dışında drama eğitimi almamla başladı. Daha sonra istanbula yerleşerek burada oyunculuk eğitimi aldım ve profesyonel olarak devam etmek istediğim bu yolda bir aşama daha kaydederek televizyon ile buluştum.

Şimdiye kadar hangi dizilerde rol aldınız ve mutlaka oynamak istediğiniz bir karakter var mı?

Dizi serüvenim ilk olarak “Zengin Kız Fakir Oğlan” ile başladı daha sonra “Hıyanet Sarmalı” dizisi uzun soluklu güzel bir iş oldu. Kısa bir süre sonra çok güzel kadrosuyla “Home Ofis” dizisi ve arkasından “Kardeş Payı” derken kendimi “Şevkat Yerimdar” dizisinde buldum. Dram ve komedi tarzında dizilerde oynadım ama dönem dizisi, polisiye, romantik komedi gibi birçok farklı işin içinde bulunmak isterim.

Aşk şiddeti affeder mi?

Aşk anlık bir duygu. Şöyle ki doğaya, hayvana, anneye o anda duyulan aşk ile bakmak gibi. Önce aşık olursun dış görünüşüne insanın ama daha sonra tanır, zaman geçirir ve sevmeye başlarsın ki sevgi içinde emek barındırır. İnsanın içini, huylarını, uyumunu seversin ve anlık bir duygu değildir zaman alır. O yüzden aşk gelip geçici aslolan emek harcadığın sevgidir. Umarım hayırlı olan gerçekten aşık olabileceğim bir insan karşıma çıkar ve bir ömür boyu sevgi, saygı içerisinde yaşarım. Dileğim en başta herkesi hayırlı insanlara denk getirmesi ki bir ilişki bittiği zaman bile güzel hatırlarla tebessüm edilebilsin. Şiddetin psikolojik, bedensel diye ayrımı olmamakla birlikte hiçbir şekilde hafifletilebilecek mantıklı bir açıklaması yok. Şiddetin her şeklinin af edilebilecek bir tarafı olamaz ve aşk denen duygunun içinde barınması kesinlikle mümkün değildir ve kabul edilemez.

Hayatın kontrolü elimizde

Türkiye’de kadına karşı yaşanan şiddeti nasıl yorumluyorsunuz kadınlara önerileriniz neler?

Türkiye’de malesef erkek egemenliğin hakim olduğu ve erkeğin herşeyi yapabildiği bunun yanında kadının ise yaptığı her şeyde sorgulandığı büyük kıyametler koparılıp , ayıplanıp , kınanarak kabul görmediği ciddi bir kesim bulunmakta. Oysa ki en başta İnsan olarak değerlendirmeli insan ve eşitlik denen kavramdan herkesin haberi olarak buna uygun yaşanılmalı. Hemcinslerime tavsiyem asla utanmasınlar, sıkılmasınlar şikayetlerinde bulunsunlar yasal süreçte kendilerini korumaya alsınlar ve korkmasınlar. Normal insanların yapması gereken davranış şekli eğer birşeyler doğru gitmiyorsa ikili ilişkilerde terbiyeli ve seviyeli şekilde ayrılmalarıdır. Dediğim gibi bu durum normal insanlara uygun bir davranış şekli ki normal olmayan insanlardan uzak dursunlar. Mümkünse o kişilerden uzaklaşıp net bir şekilde sevmediklerini ve istemediklerini bildirsinler. Hayatlarının kontrollerini kendi ellerinde tutmaya çalışsınlar ve ekonomik anlamda kimseye muhtaç olmamaya çalışsınlar. Hayat çok güzel ve kimsenin kimsenin üzerinde baskı kurmaya hakkı yok. Ne tehdit ne de şiddete maruz kalarak sindirilmeye çalışılmamalı kadınlarımız. Açıkçası ben şu anda çok daha güçlüyüm ki bazen insanların duygusal boşlukları ve ne yapacaklarını bilmedikleri zamanları olabiliyor.

Örnek aldığınız bir oyuncu var mı yerli veya yabancı?

Şöyle söyleyebilirim ki bir çok oyuncu büyüğümün sergilemiş olduğu performanslarını izleyip ne güzel deyip hayran olarak fazlasıyla feyz alıyorum. Ama net onun gibi olucam diyebildiğim tek bir isim yok hatta birkaç isim aklıma geliyor güzel enerjileriyle. Nebahat Çehre , Zerrin Tekindor, Salma Hayek inanılmaz ferformanslarıyla aklıma hemen gelen isimler fakat şunu bildirmek istiyorum popüler olmayan ama cidden müthiş yetenekli oyuncularla dolu sektörümüz.