Türkiye'nin yeni hedefi Şangay Beşlisi mi?
Alkan'dan Erdoğan ve Putin arasındaki diyalogların reel politikteki karşılığına ilişkin önemli satırlar...
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in 'ne işiniz var AB'de' takılmalarına Başbakan Tayyip Erdoğan'ın 'Alın bizi Şanghay Beşlisi'ne, biz de AB'yi gözden çıkaralım' diye cevap vermesi önceki gün Türkiye'de ve dış basında gündem oluşturdu.
Peki gündemi bu denli meşgul eden Şanghay Beşlisi nedir? Ve gerçekten de AB'ye bir alternatif oluşturabilir mi?
USA Sabah yazarı Abdülkadir Alkan, bir çok denklemli Şangay Beşlisi'ni ve Türkiye'nin örgüte katılımının avantaj ve dezavantajlarını yazdı.
İşte o yazı
NATO'YA ALTERNATİF KUTUP
NATO ve Doğu Bloğu'nun 1955'te NATO'ya karşı denge olarak kurduğu Varşova Paktı, Soğuk Savaş'ın dünyaya getirdiği iki zıt kutubu oluşturdu. Sovyetlerin çöküşüyle Varşova Paktı dağıtıldı, ancak NATO etkisini artırarak varlığını devam ettirdi. Bu durum Doğu Bloğu'nu alternatif kutup oluşturma gayretine itti. İşte bu minvalde kurulan en etkili işbirliklerinin başında Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) gelir.
ŞANGAY BEŞLİSİ'NİN GELİŞİMİ
1996'da Çin'in girişimleriyle Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan Şanghay Beşlisi'ni oluşturdu. Ancak 2001'de Özbekistan'ın katılımıyla örgüt Şanghay Beşlisi olan adını genişleme vizyonuyla Şanghay İşbirliği Örgütü olarak değiştirdi. ŞİÖ'nün kuruluş amacı öncelikle sınırlarda karşılıklı askeri güven tesisi ve sınır kuvvetlerinin tedrici olarak azaltılması olarak belirlendi. Potansiyel iç karışıklıklarda bölücü unsurlara karşı ortak hareket etmek, iki öncü üyesi yakın tarihte iç karışıklarla mücadele eden Rusya ve Çin olan örgütün 'oy birliğiyle' belirlediği bir diğer amaçtı.
TEK KUTUPLU DÜNYA KABUL EDİLEMEZ
Ağustos 2007 Bişkek zirvesinde Putin "Tek kutuplu dünya kabul edilemez." diyerek ŞİÖ'nün misyonunu açıkça ifade etti. Zira dünya petrol üretim ve kullanım pazarının yarısından fazlasını elinde bulunduran ve Hindistan, İran, Moğolistan ve Pakistan'ın gözlemci olarak bulunduğu örgüt, liderlerinin dünya nüfusunun yarısını temsil etmesiyle ABD'ye karşı etkili bir alternatif kutup oluşturmaktadır.
ŞİÖ ülkelerinin dünyanın gaz rezervlerinin 41.8% ine, petrol üretiminin 24%üne ve Rusya'nın tek başına dünyanın en büyük gaz rezervine sahip olduğu düşünüldüğünde, ŞİÖ'nün dünyanın enerji marketinde ne kadar önemli bir potansiyele sahip olduğu anlaşılabilir.
23 Eylül 2003 ŞİÖ zirvesinde Çin Başbakanı Vın Ciabao örgüt içinde serbest ticari bölge oluşturulacağını açıkladı ve bir yıl içerisinde üyeler arasında tam 100 tane özel ticari anlaşma imzalandı.
ÇİN'DEN 10 MİLYAR DOLAR KREDİ VAADİ
16 Haziran 2009'da birlikte düzenlenen BRIC ve ŞİÖ zirvesinde Çin, ŞİÖ üyesi ekonomik krizle mücadele eden ülkelere 10 milyar dolar kredi sağlayacağının taahhüdünü verdi.
Çin resmi haber ajansı Şinhua'nın 6 Haziran 2012 tarihli haberinde verilen Çin Ticaret bakanlığı istatistiklerine göre 2011'de üye ülkeler arasındaki ticaret önceki yıla göre 25.1% artış göstererek 4.65 trilyon dolara ulaştı. Söz konusu rakamlar ŞİÖ üyesi ülkelerin küresel markette ne kadar önemli bir ticari hacme sahip olduğunu gösteriyor.
ŞANGAY İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ AB'NİN DEĞİL NATO'NUN MUADİLİDİR
Uzun yıllar ABD'nin dış politika kararlarına yön veren ünlü statejist Zbigniew Brzezinski'nin teorisine göre 'Küresel hakimiyet Avrasya coğrafyasının kontrolünden, Avrasya coğrafyasına hakimiyetse Orta Asya'nın kontrolünden geçer.' Brzezinski'nin teorisini yakından takip eden Rusya ve Çin, ABD'nin ve NATO'nun bölgedeki nüfuzuna denge getirmek için Şanghay İşbirliği Örgütünün jeo-poli-stratejik faaliyetlerine hız verdi.
"ORTA ASYA'YI TERK ET" MESAJI
Çin'in People's Daily gazetesinde yer alan bir analizdeki ifadeye göre; ŞİÖ'ye üye ülkeler Orta Asya bölgesinin güvenliğini temin edecek kabiliyet ve sorumluluklarının bilincindedir ve batılı ülkeleri Orta Asya'yı terk etmeye davet eder. Yine Çin Askeri Bilimler Akademisi'nce yayınlanan bir makalede ABD'nin hâkimiyetçi stratejisinin hedef ülkeleri 'çevreleme' politikasıyla kuşatarak bunaltmak olduğu vurgulanıyor.
ŞİÖ İSTEDİ, ÖZBEKİSTAN ABD ÜSSÜNÜ KAPATTI
Irak ve Afganistan savaşları ABD askerinin Özbekistan ve Kırgızistan'da süresiz kalma niyetinin belirtisi olarak algılandı. 2005 Astana ŞİÖ zirvesinde ABD'den ŞİÖ üyesi ülkelerden birliklerini çekmesi için takvim belirlemesi istendi ve kısa bir süre sonra Özbekistan, ABD'nin K2 Karshi-Khanabad hava üssünden altı ay içinde çekilmesini istedi. Sonbahar 2005'te ABD ve koalisyon birlikleri Özbekistan'dan çekildi.
Şubat 2008'de Guardian'da yer alan bir analizde Kazakistan'ın petrol ve gaz rezervlerinden faydalanmak isteyen batının sınırlı vaktinin kaldığı ifade ediliyor. Aynı analizde ŞİÖ'nün ana amacının ABD ve NATO'nun bölgedeki müdahalelerine karşı denge unsuru oluşturmak olduğu ifade ediliyor. Bu yüzden ŞİÖ Doğunun Nato'su olarak adlandırılıyor. Dolayısıyla ŞİÖ bölgede AB'nin değil NATO'nun muadilidir.
ŞİÖ İÇİNDEKİ DENGELER: ÇİN SOĞUK BAKIYOR
Soğuk savaş sonrası kaldığı yerden devam eden Çin-Rusya stratejik partnerliği gelişerek ŞİÖ'yü oluşturdu. Ancak adından da anlaşılacağı üzere Çin öncülüğünde kurulan ŞİÖ'de, Çin'in Orta Asya'da ekonomik gücüyle etkisini artırması Rusya'yı Çin'e karşı yeni denge arayışına itti ve Ekim 2007'de Bağımsız Devletler Topluluğu ülkeleri arasında Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü adı altında Çin'in yer almadığı hükümetler arası askeri ittifak kurulmuştu.
RUSYA TÜRKİYE'YE SICAK BAKIYOR
ŞİÖ zirvelerinin ardından toplandığı gözlemlenen Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü zirveleri Çin'e karşı alınan tedbirlerin göstergesiydi. Akabinde Çin'in, Pakistan'ın üyeliğini teklif etmesi üzerine, Rusya'nın hiç beklemeden Hindistan'ın üyeliğini gündeme getirmesi, ŞİÖ içerisinde karşılıklı denge hamlelerinin ve güç mücadelesinin varlığına işaret ediyordu. Gözlemci olmak için başvuran Beyaz Rusya'nın üyeliğine Avrupa ülkesi olmasını bahane ederek soğuk bakan Rusya'nın şimdiye kadar AB ve Batı eksenli dış politikalar yürüten Türkiye'nin üyeliğine sıcak bakması manidar.
Bu noktada Türkiye'nin Orta Asya ülkeleriyle arasındaki tarihi ve kültürel bağların, dil, din ve ırk birliğinin varlığı dolayısıyla Çin'in çekinceli tutum sergilemesi, diğer taraftan Rusya'nın tüm bu ortak unsurlara rağmen Türkiye'nin üyeliğine sıcak bakması, bu güç mücadelesi kapsamında daha bir anlaşılır.
ÜYELİK SADECE BİR ESPRİ DEĞİLDİ
Türkiye'nin ŞİÖ üyeliği ilk defa Ocak 2005'te Başbakan Erdoğan'ın Rusya ziyaretinde ve Şubat 2005'te dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün Çin ziyaretinde gündeme gelmişti. Yani Türkiye'nin Örgüt'e üye olmaya sıcak bakması Başbakan Erdoğan'ın geçtiğimiz günlerde gündeme gelen esprisinden ibaret değil.
TÜRKİYE ŞİÖ'YE ÜYE OLMALI MI?
Başbakan espri yoluyla da olsa açıkça AB'ye bir kez daha Türkiye'nin AB'den başka alternatiflerinin olduğu mesajını verdi. Ancak eğer Türkiye'nin AB'ye üye olmak istemesindeki ana amaçlar, AB standart ve normlarına erişmek ve demokratikleşmekse, ŞİÖ üyeliğiyle bu amaçlara ulaşılamayacağı açık. Dolayısıyla verilen mesajda Ankara kriterleriyle yüzünü Asya'ya çeviren bir Türkiye ihtimali üzerine duruluyor olabilir. Bu mesajın da AB'den ziyade ABD'yi tedirgin edeceği ortada. Önümüzdeki dönemde ABD'nin Türkiye'nin üyeliğiyle alakalı AB'ye her zamankinden daha güçlü baskı yapacağını öngörebiliriz.
NATO İÇİNDEKİ TEK ŞİÖ ŞİÖ İÇİNDEKİ TEK NATO ÜLKESİ
Bununla beraber Çin'in tutumundan dolayı Türkiye'nin kısa vadede ŞİÖ üyeliği ihtimali oldukça düşük, ancak örgütün kuruluş amaçlarından biri olan karşılıklı sınır bütünlüğüne katkı yapılması kapsamında Çin ve Türkiye arasında 'Uygur Azınlık Sorunu' konusunda yapılabilecek muhtemel bir işbirliği, Çin'in tutumunu değiştirebilir ve Haziran 2012'de diyalog partnerliği başvurusu kabul edilen Türkiye'nin tam üyeliğinin önü açılabilir. Şayet Türkiye ŞİÖ üyesi olursa, işbirliği içindeki tek NATO üyesi ve aynı zamanda NATO içerisinde tek ŞİÖ üyesi ülke konumuna gelecektir ki bu Türkiye'yi Batı ve Doğu medeniyetleri arasında bir köprü ve merkez ülke konumunu güçlendirecektir.