Türkiye'de AİDS'li sayısı artıyor
Türkiye'de AIDS'li hasta sayısı artıyor. Türkiye'de AIDS'in arttığını kaydeden Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK), HIV/AIDS Çalışma Grubu Genel Sekreteri Doç. Dr. Asuman İnan, “Vakaların çoğunluğu 25-49 yaş aralığındadır ve etkilenen bireylerin yüzde 83’ü erkektir. Yeni olgu sayısı her yıl artmaktadır.2014 yılının ilk 6 ayında 632; 2015 yılının ilk 6 ayında ise 893 yeni olgu bildirilmiştir” dedi.
Birleşmiş Milletler tarafından ilk kez, 1988 yılında ise 1 Aralık ”Dünya AIDS Günü” olarak ilan edildi. Bu tarihten itibaren 1 Aralık’ta HIV/AIDS’e dikkat çekmek için çok sayıda etkinlik düzenleniyor. Bu yılın teması “harekete geçme zamanı: şimdi” olarak belirlendi. Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK) Başkanı Prof. Dr. Önder Ergönül, Birleşmiş Milletler’in AIDS ile mücadele kuruluşu UNAIDS’in 2015 raporuna göre , dünya genelinde 36.9 milyon kişinin HIV virüsü taşıdığını kaydetti.
Prof. Dr. Önder Ergönül, “Raporda, AIDS ile küresel mücadele kapsamında önümüzdeki beş yıl içinde çabalar iki katına çıkarılırsa, 22 milyon AIDS’e bağlı ölümün ve 28 milyon yeni HIV vakasının önlenebileceği vurgulandı. Rapora göre, dünya genelinde yaklaşık 36,9 milyon kişi HIV virusu taşıyor. Ancak 17,1 milyon kişinin HIV virusu taşımasına rağmen durumun farkında bile olmadıkları tahmin ediliyor. Bunun yanında, 22 milyon HIV taşıyıcısının tedaviye erişimi bulunmuyor ve bunların 1,8 milyonunu çocuklar oluşturuyor. UNAIDS, 2030 yılına kadar AIDS’i tamamen bitirmeyi hedefliyor. 2000 yılından bu yana 25,3 milyon kişi AIDS ile ilişkili hastalıklar nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Her yıl 220 bini çocuk olmak üzere, 2 milyon kişi HIV ile infekte olmaktadır. Yine her yıl 150 bini çocuk olmak üzere, 1,2 milyon kişi bu hastalık nedeniyle ölmektedir. Bu son derece yüksek rakamlara rağmen, genel olarak bakıldığında dünya çapında yapılan çalışmalar sonucunda, HIV ile infekte olma oranı erişkinlerde yüzde 35, çocuklarda yüzde 58; hastalığa bağlı ölüm oranı yüzde 42 oranında azalmıştır” dedi.
Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK), HIV/AIDS Çalışma Grubu Genel Sekreteri Doç. Dr. Asuman İnan, Türkiye’de 1985’ten, Haziran 2015’e kadar toplam 10 bin 475 HIV/ AIDS vakasının görüldüğünü belirtti.
Doç. Dr. Asuman İnan, “Gerçek sayının daha fazla olduğu tahmin edilmektedir. Vakaların çoğunluğu 25-49 yaş aralığındadır ve etkilenen bireylerin yüzde 83’ü erkektir. Ülkemizde hastalığın görülme sıklığı düşük olmasına rağmen, yeni olgu sayısı her yıl artmaktadır. 2014 yılının ilk 6 ayında 632; 2015 yılının ilk 6 ayında ise 893 yeni olgu bildirilmiştir. Ülkemiz nüfusunun genç olması, nüfus hareketliliği, turizm ülkesi olmamız, kayıtsız çalışan seks işçilerinin artması, damariçi uyuşturucu kullanımının artması, korunmaya yönelik düzenli eğitim programlarının olmaması, HIV ile yaşayanlara yönelik ayrımcılığın devam etmesi gibi çok sayıda faktör bu artışın nedeni olabilir. Kesin sayı bilinmemekle birlikte kadın olguların çoğuna virüs eşinden bulaşmaktadır. Özellikle eşleri ileri dönem HIV/AIDS olgusu ise ve hayatını kaybederse, kadınlar hastalığın getirdiği yükün yanı sıra, çocuklarının ve kendilerinin yaşamlarını sürdürmeye çalışırken, hem ekonomik hem de sosyal olarak çok büyük sorunlar yaşamaktadırlar” diye konuştu.
Doç. Dr. İnan, yıllar içerisindeki gelişmelere göz attıklarında Sağlık Bakanlığı’nın bu konuda oldukça duyarlı olduğunu belirterek, “Örneğin ülkemizde HIV/AIDS olgularının tanı ve tedaviye ücretsiz olarak ulaşabilmeleri, gönüllü test ve danışmanlık merkezlerinin kurulması, HIV tanı ve tedavi rehberinin yayımlanması bu yaklaşımın sonuçlarıdır. Ancak olguların artışı da göz önüne alındığında bu konuda daha yapılacak çok iş olduğu açıktır. Dolayısıyla korunmasız cinsel temas, kan ve kan ürünleri, damariçi uyuşturucu kullanımı sırasında ortak enjektör kullanımı ve anneden bebeğe geçiş başlıca bulaş yollarıdır. Virüs dış ortamda uzun süre canlı kalamaz ve çamaşır suyu gibi dezenfektanlara duyarlıdır. Dokunmak, el sıkışmak, öpüşmek,sarılmak, aynı saunayı, havuzu, banyoyu, tuvaleti, tabağı, bardağı, çatalı, kaşığı kullanmak, aynı giysileri giymek, telefon kulaklığı, gözyaşı, ter, tükürük, sivrisinek, böcek, arı sokması ile HIV bulaşmamaktadır. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de HIV/AIDS vakalarının yaşadığı en büyük mağduriyet hala damgalanma ve ayrımcılıktır. Yeni ilaçların kısa ve uzun dönemde etkinlikleri daha fazladır ve bu ilaçlar ile hastaların fiziksel görünümünü bozan, yaşam kalitesini düşüren yan etkilerin görülme riski büyük ölçüde azalmıştır. Ayrıca son dönemde kullanılan ilaçların tek tablette sunulması ile hastalara kullanım kolaylığı da mümkün olmuştur. Yine aşılar ve özellikle virüsün vücuttan tamamen atılması yani “kür” son dönemde üzerinde en çok çalışılan ve konuşulan konulardır. Yani yakın bir gelecekte hastalığın tamamen tedavi edilmesi mümkün olacak gibi görünmektedir” ifadesini kullandı.
Doç. Dr. Asuman İnan HIV/AİDS’in önlenmesi için yapılacaklar olduğunu vurgulayarak, “Sonuç olarak, HIV/AIDS artık ölümcül değil kronik bir hastalıktır. Ülkemizde vaka sayısı artmaktadır ve hastalığın tanı ve tedavisinin yanında önlenmesi de çok büyük önem taşımaktadır. Bunu sağlamanın ilk adımı toplumun öncelikle cinsel aktif yaştaki bireylerinin hastalığın bulaşma yolları ve korunma yöntemleri konusunda eğitilmesi, bu konudaki farkındalığın arttırılmasıdır. Tek eşlilik ve kondom kullanımı bilinen etkili korunma yollarıdır. Yine erken tanı ve tedavinin sağlanması, sadece hastaların yaşam kalitesi ve süresini arttırmayacak, aynı zamanda virüsün toplumda yayılmasının önlenmesine de önemli katkıda bulunacaktır” dedi.