Köln’ün hafif içimli birası: Kölsch

İşadamlarımızın Köln veya Düsseldorf’taki fuarları ziyaretlerinin dışında Ren nehrinin kıyısındaki bu şehirlere gitmeyi nedense pek düşünmeyiz

Haberin Devamı

Oysa Köln’ün güneyinden Mainz’a kadar nehrin iki kıyısından yükselen yamaçlarda göz alabildiğine Riesling bağları uzanır. Yamaçların üstündeki sivri tepelerde ise neredeyse sayısız kale ve şato serpiştirilmiştir. Buralardaki bir gemi gezintisine ve bölgenin beyaz şarabına doyum olmaz. Ama bizim konumuz şarap değil, bira ve onun için de Köln’e dönmemiz gerekecek. Buradaki 24 bira üreticisi hala modern trend ve modalara dayanmaya çalışan geleneksel biralarını üretiliyorlar. Kölsch, komşusu Düsseldorf’un Altbier’i gibi üstten fermantasyonla üretilen ve adı bile geçtiğinde bira meraklılarının iştahını açan bir bira.

Bizde de çeşit artıyor
Kölsch servis edilirken, üzerine en az iki parmak köpük olmasına dikkat edilir. Köpük biranın oksijen ile temasını geciktirdiği için, bardakta daha uzun süre taze kalmasını sağlar. Köln’de biranız bittiğinde bile dibinde biraz köpük kalması gerektiğini söylerler. Gerçi Kölsch bardaklarıyla bunu yapmak oldukça kolaydır. Çünkü Kölsch 20 cl bira alan küçük bardaklarda servis edilir ve çok yumuşak bir bira olduğu için içimi çok kolaydır. Birahanelerde garsonlar sürekli ellerinde dolu bardakların olduğu bizim kahvehane tepsilerine benzeyen tepsilerle dolaşıp, siz “istemiyorum” demedikçe biranızı tazelerler. Hesap bardak altlığına atılan çiziklerle görülür.
Köln’ün en ünlü ve birası en iyi birahanelerinin başında Dom’un hemen yanındaki Früh gelir. Bu parlak altın sarısı, doğal köpüklü, ipeksi bira ile tanışmak için burası ideal bir yerdir. Gene Altstadt’ta, yani şehrin tarihi merkezinde bulunan Peters, Paeffgen ve Sion hem biraları, hem de atmosferleri ile ziyaret edilmeye değer birahaneler. Altstadt’ın güneyindeki Malzmühle’de 1858 yılından beri bira üretiliyor ve üretildiği yerdeki kendi birahanesinde satılıyor. Geçen ay ülkemize gelen bira gurusu Michael Jackson, Malzmühle’nin Kölsch’ü için “Yumuşak ve yuvarlak bir tadı, içi ısıtan baharlı bir aroması var, karakterli ve lezzetli bir bira” demiş. Üstad güzel özetlemiş, başka ne eklenebilir ki?

Ren Nehri’nin Köln’ün güneyindeki kıyıları Almanya’nın en önemli şarap bölgesi olabilir, ama kentin birahanelerinde şarap istediğiniz takdirde, elinde Kölsch tepsisiyle dolaşan garson tarafından “Chateau Migren mi istiyorsun” şeklinde aşağılanmayı göze almanız gerekir.
Ülkemizde üstten fermente bira pek bulunmuyor. Bir zamanlar “Diebels Alt” ithal ediliyordu, ama ne yazık ki arkası gelmedi. Taps oldukça başarılı bir “Kölsch” yapıyor, tam Köln’dekiler gibi değilse de denemeye değer. Efes, Gusta ile en önemli bira türlerinden birisi olan buğday birasının iyi bir örneğini geçen ay piyasaya sürdü. Çok da iyi etti, bira dünyamız bir nebze de olsa zenginleşti, insanlarımız bu dünyanın bir tek Pilsen tipi biralardan oluşmadığını gördüler. Kimbilir, belki de yakında bir Kölsch veya Altbier de çıkarırlar. Ne demişler, nerede hareket, orada bereket!


Köln’de nerede, ne yenir?

Köln, THY’nin her gün uçtuğu, bir haftasonu geçirmek için hoş bir kent. Eski bir su kulesinin otele çevrilmesiyle ortaya çıkan Hotel im Wasserturm (üst katında Michelin yıldızlı çok iyi bir restoranı var), St Antonius ve Et Cetera (www.hopper.de) üçü de çok güzel butik oteller. Nehrin karşı yakasındaki Hyatt ise nehre bakan odalarının sunduğu Dom (katedral), eski şehir, nehir ve üzerindeki görkemli tren yolu köprüsü panoraması ile tercih edilebilir.




DİĞER YENİ YAZILAR